GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ankara Gar katliamının yıl dönümüne, Ankara Barış Derneğinin 9 Ekimdeki anıt açma törenine, 6-8 Ekim olaylarının yıl dönümüne ve Kobani kumpas davasına, bu sabah Iğdır il örgütlerinin etrafının polis tarafından kuşatıldığına, önceki dönem Diyarbakır Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın aldığı cezayı Yargıtay 3. Ceza Dairesinin onadığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:10.10.2024

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın vekiller, ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bugün, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin düzenlediği barış mitingine IŞİD tarafından yapılan bombalı saldırının yıl dönümü. O bombalı saldırıda, “Ankara Gar katliamı” diye tarihe geçen o katliamda 104 barış güvercinini, 104 canımızı kaybettik. Ben, bu vesileyle, onları saygıyla, minnetle andığımızı ifade etmek istiyorum. Dokuz yıldır bu ülkede, Ankara Gar katliamı için ailelerin ve birçok örgütün aslında adalet talebi hâlihazırda devam ediyor ve biz gördük ki aslında Ankara Gar katliamı yargılamasında bazı hakikatler açığa çıktı. Neydi onlar? Örneğin, 10 Ekim günü tüm arama noktalarının kaldırılmış olduğu, IŞİD’lilerin ellerini kollarını sallaya sallaya miting meydanına ulaşmış olduğu. Yine, İçişleri Bakanlığının kendi soruşturmasında açığa çıktığı gibi, Emniyet ve MİT’in IŞİD’in terör saldırısı düzenleyeceğine dair 62 ayrı istihbarat notu olduğu ama bu 62 istihbarat notunun gereğini yerine getirmediği ve hiçbir önlem almadığını biz bu yargılama sürecinde görmüş olduk. Ayrıca, yargılama sürecinin kendisi tam bir haksızlık ve hukuksuzluk süreciydi. Avukatların sunduğu 256 talep mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Bakanlık müfettişlerinin hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporda, dönemin Ankara Emniyet Müdürü, İstihbarat Şube Müdür Vekili, TEM Şube Müdürü, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili ve TEM Şubesi C Büro Amirinin ihmali olduğuna yönelik tespitler vardı. Fakat Ankara Valiliği soruşturma izni vermedi, o yüzden de sorumluluğu olan tek bir kamu görevlisi Ankara Gar katliamında yargılanmadı, bu sürecin üzeri idari açıdan aslında kapatılmak istendi. O anlamıyla söyleyelim, Ankara Gar katliamında katledilenlerin aileleri olarak; bu ülkede barışa, eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye inanan insanlar olarak; o gün o meydanda olan ve tesadüfen yaşayan insanlar olarak adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Yine, bu vesileyle, Ankara Barış Derneğinin, Gar katliamında yaşamını yitirenlerin bir araya gelip kurduğu Barış Derneğinin aslında bir anıt açma töreni vardı. Bu anıt 9 Ekim tarihinde açıldı ama ne yazık ki bugün yine anma töreninde de ifade edildiği gibi, oradaki bütün paydaşların ve özellikle de Derneğin, ailelerin ve heykeli yapan heykeltıraşın yok sayılarak bu açılışın yapılmasının da kabul edilemez olduğunun altını çizmek istiyorum ve bu aklın hiç de doğru bir akıl olmadığını, orada yaşamını yitirenlere ve onların ailelerine yönelik de bir saygısızlık olduğunun da altını çizmek istiyorum. Sayın Başkan, sayın vekiller; evet, IŞİD’i konuşuyoruz, IŞİD’in Ankara Gar katliamını ve orada hakikatin nasıl karartıldığını konuşuyoruz ama aynı zamanda 6-8 Ekim olaylarının da yıl dönümündeyiz ve yine, 6-8 Ekim olayları vesilesiyle açılmış Kobani kumpas davasını konuşmadan aslında buradan söz kurmanın anlamsızlığını da çok iyi biliyoruz. Bakın, Kobani kumpas davasının kendisi, aslında tam olarak sarayın hukuk müşavirleri tarafından hazırlanmış ve araçsallaştırılmış, yargı tarafından adım adım örülmüş, HDP’nin kapatılması için bir siyasi zemin olarak, bir hukuksal zemin olarak düşünülmüş bir kumpas davasıydı; yargılamanın her aşaması tam bir hukuksuzluk örneğiydi, hukuksuzluk skandalıyla karşı karşıya kaldık. Bir taraftan hâkimin, ilk heyetin başkanının Ata Dedeler suç örgütünün üyesi olduğu ve tutuklanması meselesi; diğer taraftan, terörle mücadelenin aslında dosyanın içerisinde unuttuğu “Bu yargılamaya iyi bakın, bu yargılama HDP’yi kapatmaya zemin olacak.” notunun kendisi ve yine, günlerce süren ve bir eziyete dönen birleşik duruşmaların kendisi ve bir de tabii ki hiçbir şekilde gözetilmeyen AİHM kararlarının kendisi, bu sürecin nasıl siyasi saiklerle yürütüldüğünü bizlere açık ve net söylemiş oldu. Şimdi, yapılan yargılama sonucunda dört yüz yılı aşkın sürelerle arkadaşlarımıza cezalar verildi. Davanın açılma şeklinin kendisi, yine demin söylediğim gibi, davadaki hukuksuzluklar, yürütmenin davanın seyrine dair her zaman söz kurmuş olması… En üst düzeyde, Cumhurbaşkanı düzeyinde bu davaya müdahil olundu; bu anlamıyla açık ve net söyleyelim, AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan bu sürecin savcısıydı. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Koçyiğit. GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bire bir talimatla bu yargılamanın yürüdüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz. Bugün de hâlâ bu sürecin devam ettirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Şimdi “Kobani kumpas dönemiyle, Kobani olaylarıyla yüzleşilsin.” çağrısı yapılıyor. Evet, yüzleşilsin. Örneğin, bizim bu Meclise indirdiğimiz onlarca Meclis araştırması önergesi neden reddedildi? Neden bu Meclis bir Meclis araştırması komisyonu kurup Kobani olaylarındaki hakikati açığa çıkarmayı tercih etmedi? İktidar neden hakikatin açığa çıkmasından kaçındı? Bütün bu soruları bugün bir kez daha sormamız gerekiyor. 6-8 Ekim olaylarını iktidar sadece Yasin Börü üzerinden ifade etti, oysaki 34'ü partilimiz olmak üzere 54 insan o olaylarda yaşamını yitirdi. İlk protestolar 6 Ekim günü, ilk ölüm 7 Ekim günü oldu, Muş Varto’da gerçekleşti ve HDP'li Hakan Baksur polis panzerinin açtığı ateş sonucunda yaşamını yitirdi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Koçyiğit. GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Görüntüler vardı, tespit vardı ama buna rağmen tespit edilemedi -tırnak içinde- edilmek istenmedi. Yine, Adana'da Yusuf Gülderen, Ahmet Albay, Kadri Bağdu IŞİD çeteleri tarafından katledildiler, failler Rakka’ya kaçtı. Batman’da Emrah Demir yine Hizbulkontra tarafından katledildi ama hiçbir şey yapılmadı. O anlamıyla, bir kez daha bu Meclisten, 6-8 Ekim olaylarındaki gerçek faillerin ve onun arkasındaki siyasi gücün, siyasi erkin açığa çıkarılması çağrımızı buradan yenilemek istiyorum ve buna kulak verecek Meclisin buna gerçekten olumlu adım atmasının öneminin, tarihsel öneminin de altını çizmek istiyorum. Bugün, hepimiz, bu Meclistekiler, bu ülkede yaşayan yurttaşlar olarak Kobani’de, Rojava’da IŞİD’e karşı savaşan insanlara yaşamımızı borçluyuz, yaşamımızı borçluyuz. Bence bunun hakkını bu Meclis vermelidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen. GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bu ülkede hâlihazırda IŞİD’in daha fazla katliam yapması gerçekleşmemişse, IŞİD bu ülkede katliamlara imza atamıyorsa yeni dönemde, bunu orada toprağa düşen 12 bin Kürt insanına ve orada savaşan enternasyonal devrimcilere borçlu olduğumuzu, bizimle beraber insanlığın da borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Tabii, Sayın Başkan, bir taraftan biz bunları konuşuyoruz, bir taraftan da haksızlık, hukuksuzluk, kanunsuzluk devam ediyor. Bu sabah Iğdır İl Örgütümüzün etrafı polis tarafından kuşatıldı. İl Örgütümüzde haksız hukuksuz bir arama faaliyeti gerçekleştirildi ve İl Eş Başkanımız da gözaltına alındı. Şimdi, biz AKP’ye sormak istiyoruz: Bu gittiğiniz yoldan nereye varmak istiyorsunuz? 2015'ten beri, yıllardır -2015'i kritik takvim olarak çiziyorum- bu ülkede siyaset yapan bizleri gözaltına alıyorsunuz, tutukluyorsunuz. Cezaevleri HDP’lilerle, DEM’lilerle dolu. 10 bin arkadaşımız cezaevinde. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit. GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Peki, geri adım attık mı? Size biat ettik mi? Demokratik siyaset mücadelemizden, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden, bu ülkedeki halklar için söz kurmaktan vaz mı geçtik? Cezaevindeki arkadaşlarımız sizin siyasetinize diz mi çöktüler ki hâlâ aynı haksız hukuksuz ve demokratik siyaseti yok edecek yöntemlerde ısrar ediyorsunuz? Bu saldırı, bu hukuksuzluk sadece DEM PARTİ’ye yapılmıyor; bu ülke halklarına yapılıyor, bu ülkedeki demokratik siyaset zeminine yapılıyor. Bunun iyi görülmesi, iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Sizin de sabrınıza sığınarak son bir başlığı ifade edip bitireceğim Sayın Başkan. Yine, önceki dönem Diyarbakır Belediye Eş Başkanımız Selçuk Mızraklı haksız hukuksuz tutuklanmıştı; dokuz yıl dört ay on beş gün ceza almıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu cezayı onamış. Meşhur ceza dairesi, biliyorsunuz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın, mikrofonu son kez açıyorum Sayın Koçyiğit. GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Türkiye siyasetindeki ve yargıdaki pozisyonunun kendisini ve bu haksız hukuksuz, hiçbir şekilde adil olmayan, gizli tanık beyanları üzerine kurulmuş bu hükmü onayladıklarını görüyoruz. Biz buradan söyleyelim: Bunun kendisi, en başta, halkın seçme seçilme hakkına yönelik bir saldırıdır, Kürt halkının demokratik siyaset mücadelesine vurulmaya çalışılan bir prangadır. Bu, ne bizi ne halkımızı ne de bu ülkede siyaset yapanları asla ama asla geri adım attırmayacaktır. Cezaevinde olan yoldaşlarımız bir milim geri adım atmadılar. Cezaevlerinde de içeride de dışarıda da zulme karşı duracağız, zulme karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Buradan, Selçuk Mızraklı şahsında, cezaevindeki bütün yoldaşlarımıza da sevgilerimizi, saygılarımızı gönderiyoruz. İyi ki varlar, iyi ki birlikte bu yolda mücadele ediyoruz. Onur duyuyoruz, gurur duyuyoruz onlarla. Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)