GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/1806, 1813, 1827, 1828, 1829, 1830) No.lu Çocukların Her Türlü Şiddet, İhmal ve İstismardan Korunarak Akıl, Ruh ve Beden Sağlıklarının Gelişimi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:4
Tarih:08.10.2024

CHP GRUBU ADINA ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Konuşmaya aslında nasıl başlasam diye düşündüm çünkü çok üzgünüz, çok öfkeliyiz. Hiçbiri tesadüf olmayan, aksine sizin yerle bir ettiğiniz hukuk sisteminin sonucu olan bir karanlıkla karşı karşıyayız aslında. Bu ülkede tüm kız çocukları ve kadınlar tek bir ağızdan sesleniyorlar "Can güvenliğimiz yok." diye ama maalesef duyan yok AKP sıralarında.

Bu yüce Mecliste daha önce, içinde "çocuk" kelimesi geçen ve bugün yaşadığımız tüm bu çocuk istismarlarının, cinayetlerinin önüne geçebilecek tüm tedbirleri, önlemleri tek tek anlatan, devletin tüm kurumlarına aslında tüm yükümlülüklerini hatırlatan ve de raporları bu Genel Kurulda görüşülmüş olan 8 komisyon kurulmuş. Bugün biz 9'uncu komisyon kurulsun diye burada konuşuyoruz; tarih tekerrür ediyor ama maalesef bu yüce Meclis, iktidar hiçbir zaman için ders çıkaramamış; ne acı. Geçen hafta çocukları mağdur eden tüm sorunları ortadan kaldırarak hak ihlallerinin önlenmesine yönelik araştırma önergemizi vermiştik, bu kürsüden size seslenmiştik ve reddetmiştiniz ama görüyoruz ki geç de olsa bizim sesimizi duydunuz; hepinizin içinde aklın, vicdanın olduğunu biliyoruz.

Siz sustunuz ama sokaklar susmadı elbette. Siz sessizce mezar başlarına geldiniz ama Türkiye'nin her yerinden çocuklar şiirler, notalar okumaya devam etti, susmadı. Siz sokakları sonunda duymak zorunda kaldınız çünkü halk isyanda; kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler isyanda. Hayattayken dirisine sahip çıkamadığınız, okula gitmesi gerekirken bugün ufacık bedenleri toprakta yatan kız çocuklarımızın ahı maalesef görevini yapmayanların boynunda.

Bugün bu ülkede biz 2 yaşındaki çocuğu, Sıla bebeği içimizde öfkemizle, gözümüzde ise acıyla, hakikaten gözyaşıyla toprağa verdik. Bugün insanlığımızı, vicdanımızı, merhametimizi toprağa verdik; zaten adalet çoktan toprağa gömülmüş durumda. 2 yaşında bir bebekti Sıla, cinsel istismar sonucu hayatını kaybetti Türkiye'de; utanıyoruz. Ülkemiz bu hâle mi geldi, ne zaman oldu? "Amasız fakatsız, şiddete sıfır tolerans." diye "tweet"ler atanları; sürekli her cinayette, her şiddette aynı cümlelerle "tweet" atanları hiçbir zaman için göremiyoruz; tabii, bundan da utanmıyor değiliz.

Çocuklarımız cinsel istismardan ölürken, İstanbul'da vahşi kadın cinayetleri -annesinin gözünün önünde- işlenirken siz neredeydiniz? Günlerdir bu ülkenin Bakanının sesi hiç çıkmadı; tabii, sesi çıkmayan çok kimse var iktidardan ama bu hakikaten dehşete düşürüyor. Bu taciz haberleri gelirken maalesef seyrediyorsunuz. Önceki bakanlarınız ile kadın bakanlarınız aynı cümleleri kurmaya devam ediyor. Canileri; çocuklara, hayvanlara düşman olanları cesaretlendiren bu adaletsizlik iklimini maalesef AKP iktidarı yarattı. Hâlâ apaçık olan gerçeklere dahi "algı" diyenlere soruyorum: Günlerdir seyirci kaldınız olan bitene; neden bu korku ikliminin, şiddetin yaygınlaşmasına göz yumdunuz, şiddet sarmalının büyümesine göz yumdunuz? Sonradan anlıyoruz, adım atmadınız, bilerek atmamışsınız, atamamışsınız. Bakanlıklarınız birbirlerini şikâyet ediyorlar "Şiddet faillerini polis yakalıyor, yargı bırakıyor." deniliyor. 2 Bakanınız arasında soğuk savaş var maalesef, biz bunu izliyoruz. Çocuklarımız, kadınlarımız katledilirken, bebekler öldürülürken; İstanbul'da Şeyda Polise, Ayşenur Halil'e ve İkbal Uzuner'e ve dahi isimlerini takip edemeyeceğiniz kadar çok olan, katledilen kadınlara... Siz de farkındasınız son aylarda ne kadar da arttığının. Aslında sizin de içiniz acıyor ama elinizden bir şey gelmediğine inanıyorsunuz, hâlbuki çok şey yapabilirsiniz, iktidarsınız. Sadece mezar taşları olan, erkek şiddeti mağduru kız çocuklarımıza oldu her şey, olmaya da devam ediyor ama kime bir şey olmuyor biliyor musunuz? Burası hakikaten önemli; yıllar önce, aylar önce internette ölüm videoları çekip yayınlayanlara, dijital mesajlaşma sistemlerinin üzerinden küçücük kız çocuklarını tehdit edenlere hakikaten bir şey olmuyor. Polis yakalıyor, yargı denetimli serbestlikle salıveriyor bu psikopatları, canileri; hiçbir şey olmuyor ama sanki birileri göz yumuyor buna. Bugüne kadar tüm bu olan bitene göz yummuş olanlar ne olduysa dün akşam tabii bir anda karar verdiler, aynı İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmaya bir anda karar verdikleri gibi. Çocuklarımızın her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korunmasına yönelik tedbirleri belirlemek için ortak Meclis araştırması açılması önergesi verilmesini ne hikmetse kabul etmişler ama tabii, biz biliyoruz etraftaki huzursuz anneler, babalar, insanlar baskı yaptı, onlar uyandırdı.

Narin'in kaybolmasından sonra 2 defa Diyarbakır'a gittim, Narin'in günlerce bulunamadığı o küçücük köyü gördüm ben. Ağustos ayı başından beridir de tüm illerdeki, Türkiye'nin dört bir yanındaki tüm kadın cinayetlerini, cinayetleri bire bir takip ettim. Önce kız çocuklarının, sonra kadınların, bugünün kadınlarının tabutlarını omzumda taşıdım. Parke taşlarıyla öldürülen kadınların -tabii, buradan söylemesi kolay ama o an onu yaşamak çok zor- parke taşlarıyla kafası kaldırımda ezilen, kafası parçalanan kadınların yanına gittim. İşte o çocukları, o kadınları siz korumadınız; şiddetten korumaya çalıştınız ama toplumda her geçen gün artan şiddetin bir şekilde mağduru olmaya devam ediyorlar. Bunun da sebebi sizin cezasızlığınız, cezasızlığı hüküm kıldınız çünkü ama artık insanlar isyan ediyor, her geçen gün biz daha çok sesimizi yükselteceğiz.

Bir kadın milletvekili ve Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Başkanı olarak günlerdir bu Meclisteki bütün siyasi partilerin kadın kollarına, milletvekillerine, hepsine çağrıda bulundum; gelin, hep beraber çocuk istismarlarını, kadın ve çocuk cinayetlerini konuşalım, ortak bir masa etrafında birleşelim, neler yapabilirizi konuşalım, ortak bir noktada buluşalım dedik ama bir kısım siyasi partiden yanıt geldi fakat maalesef belli bir kesimden yanıt gelmedi. Biz yine de tabii, İstanbul Sözleşmesi'ni hatırlatmaya, imzaya tekrar çağırmaya devam edeceğiz fakat bu çağrımın bugün -kısmen de olsa- bir kısmı yani bu araştırma önergesiyle bu komisyonun kurulması çok önemli. Umarım bu komisyon kurulup istediğimiz sonuca da ulaşır ve ülkemizde çocuklar ve kadınlar biraz huzur bulabilirler çünkü bugün gelinen noktada biz biliyoruz ki çocukların haklarını koruyan, taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeleri uygulamıyorsunuz. Kız çocuklarını da kadınları da koruyan ve 6284'e temel olan İstanbul Sözleşmesi'nden çıktınız, 6284'ün de maalesef gereklerini yerine getirmiyorsunuz. Koruma tedbirleri yerine gelmiyor. Parke taşıyla kafatası parçalanan kadın koruma talebinde bulunmuştu ama maalesef bilirkişiye sevk edilip yanıt gelmemişti, o kadın da katledildi.

Kayıp çocukların sayısı günden güne artarken onların üstün yararını korumak için var olan kanunlar hayata geçirilmiyor. Çocuklarımızı hâlâ karanlık tarikatlara, cemaatlere teslim ediyorsunuz; bunun yolunu yapıyorsunuz, âdeta teşvik ediyorsunuz. Sizin teşvik ettiğiniz bu tarikatlar da cemaatler de bu kız çocuklarını, erkek çocuklarını istismar ediyorlar. Geçtiğimiz yıl -çok iyi hatırlıyorum- Adıyaman'da bir kursta bir çocuğumuz kendine özkıyımda bulunmuştu.

Bunların nihayetinde 2024 yılının ilk altı ayında 343, son iki buçuk yılda ise 3.364 çocuğumuz önlenebilir sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Adalet Bakanlığının verilerine göre çocuk istismarı dosyaları da -daha önceki hatiplerin belirttiği gibi- artmış durumda. Şu anda bir yılda görülen istismar dosyası sayısı 40 bin. Yine, Bakanlığın verilerine göre çocuk istismarı suçları da 2 kat artmış durumda sekiz yılda. 2023'te başsavcılıkta yürütülen 66 binden fazla kovuşturmaya konu olmuş dosyanın her birinde en az 1 çocuk maalesef mağdur. Bu rakamların sıkıcı geldiğini biliyorum ama maalesef gerçek bunlar; kendiniz yaşamayınca tabii, o gerçekliği algılayamıyorsunuz.

Geçen hafta burada bir hatip "Çocuk istismarları üzerinden siyasi prim yapıyorsunuz, çocuklarımızı siyasi malzeme yapıyorsunuz." diyordu ama biz çocuklarımız için ortak aklı, vicdanı harekete geçirmenin ne kadar önemli olduğunu söylüyorduk. Geç de olsa hatırladınız bunu, bunun için dahi olsa mutlu olabiliyoruz. 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASU KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlamak üzereyim.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kaya.

ASU KAYA (Devamla) - Biliyoruz ki bir kız çocuğu değişir, dünya değişir. Kız-erkek tüm çocukların, maalesef, eğitimden uzaklaştırılması değil tam tersine, hak ettikleri eğitime ulaşmaları için bu yüce Mecliste de bu Meclis araştırmasını açmalıyız çünkü bugün mezralarda, köylerde çocuklar taşımalı eğitimden yoksun bırakılıyor sizin tasarruf tedbirlerinizden dolayı. Tasarrufu taşımalı eğitimden değil itibardan yapmanızı bir daha hatırlatıyoruz. Her bir çocuğu geleceğin insanı yapmak için, öz güvenli bireyler, yarının güzel insanları olmaları için bu Mecliste yine bir araştırma açmalıyız. "Bir çocuk, bir kadın bir erkek şiddetine uğramasın." diye bu Mecliste daha çok çaba sarf etmeliyiz. Bu kadim topraklarda doğumdan ölüme kadar her bir çocuğun ve kadının güvenle ve huzurla yaşaması için artık bir somut adım atılması lazım, harekete geçelim diyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu önergeyi destekliyor, tüm milletvekillerine bu önemli araştırma önergelerinin tümüne destek çağrısında bulunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)