| Konu: | 3 Ekim 2017'de hayatını yitiren Celal Talabani'ye, 1990'larda Muş'ta yaşananlara ve Vartinis davasına, bir önceki dönem İzmir İl Eş Başkanları Berna Çelik ile Çınar Altan'ın yarın hâkim karşısına çıkacaklarına, TÜİK'in açıkladığı eylül ayı enflasyonuna, iktidarın ve TÜİK'in bütün hesaplarının sadece sermayeyi korumak için olduğuna ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 03.10.2024 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle, bugün, 3 Ekim 2017'de hayatını yitiren Celal Talabani'yi, Mam Celal Talabani'yi anarak başlamak istiyorum. Kendisi Kürt halkının gönlünde taht kurmuş, Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesinde büyük emekler harcamış ve özellikle de barışın sağlanmasında gerçekten yeri doldurulamaz katkıları olan bir Kürt siyasi lideriydi. Bu anlamıyla onu ölüm yıl dönümünde tekrardan saygıyla, rahmetle, minnetle andığımı buradan ifade etmek istiyorum.
Yine, 1990'lı yıllara bir gönderme yapmak istiyorum Sayın Başkan, sayın vekiller; devletin şiddetinin dört yanda kol gezdiği, köylerin boşaltıldığı, faili meçhul cinayetlerin sistematik bir şekilde işlendiği ve bütün bu cinayetlerin de cezasız bırakıldığı, bütün bu katliamların ve suçluların da cezasız bırakıldığı bir dönemdi 1990'ların kendisi. Örneğin orada, Muş'tan birkaç örnek vermek istiyorum: Zengök köyünde 5 yurttaşımızın elleri bağlı şekilde yakılması, Eralanı köyünde Murat Nehri kenarında gerçekleştirilen toplu infazlar ve Murat Köprüsü altında işlenen soğukkanlı infazlar sadece bunlardan birkaçıydı. Bunlardan biri daha vardı, Muş'un Vartinis beldesinde işlenen ve bütün Öğüt ailesinin yaşamına mal olan o büyük katliam; 7'si çocuk, 9 kişi diri diri yakıldı, katledildi ve o aileden geriye sadece kızları Aysel Öğüt kaldı. Yıllarca yargılama mahkeme mahkeme gezdi ama ne yazık ki Türkiye'deki cezasızlık, Kürtlere karşı işlenen suçlardaki cezasızlık politikası Vartinis katliam davasında da aynı şekilde devam etti ve en sonunda Yargıtayın bozmasıyla bir yüzbaşının tutuklanması konusunda bir karar vardı ama bu karar da hiçbir şekilde yerine getirilemedi ve Vartinis katliamı da diğer katliamlar gibi zaman aşımına uğradı. Ben, bu vesileyle bütün Öğüt ailesini saygıyla, minnetle andığımı ifade etmek istiyorum. Aysel Öğüt'ün, Vartinis halkının ve bütün Kürt halkının adalet talebinin burada baki olduğunu ve adalet mücadelemizi yürüteceğimizi de ifade etmek istiyorum.
Tabii, bu hukuksuzluklar, yargının siyasallaşması meselesi çokça yaşadığımız ve bizim partimize karşı da sistematik bir şekilde aslında bir Demokles'in kılıcı gibi günlük rutinimize girmiş bir şey. Bunlardan biri de İzmir'deki İl Eş Başkanlarımızın gözaltına alınması ve tutuklanmasıydı. İzmir'deki bir önceki dönem İl Eş Başkanlarımız Berna Çelik ve Çınar Altan tutuklandılar. Bakın, gözaltındayken kendilerine nasıl sorular soruldu. "Kadınlarla ilgili neden çalıştınız?" "Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği için neden parti binasında yer verdiniz? "Özgür Kadın Hareketi ve diğer kadın kurumlarıyla neden iş birliği yaptınız?" gibi akla sığmayacak sorularla karşılaşıldı. Peki, neden tutuklandılar? Her zamanki gibi AKP'nin alametifarikası, yargıda yarattığı alametifarika olan gizli tanık beyanları nedeniyle tutuklandılar ve uzun bir süre iddianameleri yazılmadı, bir yıl sonra da yarın hâkim karşısına çıkacaklar. Biz, şunu çok iyi biliyoruz: Ne Berna arkadaşımız ne Çınar arkadaşımız ne de hiçbir partilimiz AKP'nin araçsallaştırılmış yargısının karşısında boyun eğmeyecektir. Eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesini her koşulda devam ettireceğimizi ifade etmek istiyorum ve yarın da orada en azından mahkemenin tahliye etmesi yönündeki beklentimizi de ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, sayın vekiller; şimdi, TÜİK biliyorsunuz, eylül ayında eylül ayı enflasyon rakamlarını açıkladı ve bu anlamıyla da yıllık enflasyonun yüzde 49,39 olduğunu ifade etti. Tabii, TÜİK'in bu manipülasyonlarına çok alışığız, oysaki gerçek tabii ki böyle değil, ENAG'ın verilerine baktığımız zaman enflasyonun neredeyse 2 katı olduğu yani yüzde 50'nin 2 katı olduğunu çok iyi biliyoruz. Peki, TÜİK neden bu manipülasyonu yapıyor? Çünkü sonbahara giriyoruz, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanacak, memur maaş zamları açıklanacak ve aylık bazda da yıllık bazda da enflasyon oranını ne kadar düşük tutarlarsa en nihayetinde çalışanların, memur, emekli aylıklarına ve diğer bütün zamlara da bunun etki edeceğini çok iyi biliyorlar. Gerçek, TÜİK'in dediği gibi değil. Niye bunu buradan söylüyoruz? Çünkü siz sokağa çıktığınız zaman, çarşıya, pazara çıktığınız zaman, raflara baktığınız zaman her şeyin el yaktığını çok iyi görüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sadece okulların açıldığı eylül ayında aylık eğitim harcamalarının yüzdesine bakalım: Yüzde 14,21 oranında büyük bir artış olduğunu görüyoruz eğitim giderleri açısından değerlendirdiğimizde.
Yine, konuta bakalım: Konut fiyatlarında yüzde 97,87'lik yani neredeyse yüzde 100'lük bir artış var. Peki, soruyoruz: Dar gelirliler, asgari ücretliler, emekliler, memurlar gerçekten nasıl ev alacaklar? Her biri için ev almanın artık bir hayal olduğunu söylememiz gerekiyor.
Şimdi, icra dosya sayıları rekor kırdı, Hükûmet ve Merkez Bankası da bankalar zarar etmesin diye bu konuda düzenleme yapmak zorunda kaldı. Yani ezcümle, enflasyon düşmüyor, enflasyon uçuyor ve gerçek anlamda tam bir yoksullaşma, tam bir sefalet halkı tutsak etmiş durumda; her geçen gün, gün geçtikçe de enflasyon derinleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
O anlamıyla iktidar tarafında ne enflasyonu düşürecek bir anlayış olduğunu görüyoruz ne de gerçekten halkın refahını gözetecek bir bakış açısı görüyoruz. TÜİK'in de iktidarın bütün hesaplamalarının da sadece sermayeyi korumak için olduğunu çok iyi biliyoruz ama şunu söylememiz gerekiyor: Bunun hızlı bir şekilde değiştirilmesinin, hem TÜİK'in hesaplama yöntemini şeffaf yapmasının, bu algı ve manipülasyonlardan vazgeçmesinin hem de Hükûmetin artık işçinin, yoksulun sırtından, emekçinin sırtından ineceği bir düzenin kurulmasının zamanı gelmiştir. Bizler de DEM PARTİ olarak işçisiyle, köylüsüyle, emekçisiyle, çiftçisiyle böyle bir düzen kurma mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğimizi buradan ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.