GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:110
Tarih:27.07.2024

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de dünden beridir bir furyaya dönüşen bu gözaltılara ilişkin birkaç söz söylemek istiyorum, sonrasında madde üzerinde konuşmaya geçeceğim.

Şimdi, hepinizin bildiği üzere propaganda yapmak kitleleri harekete geçirme sürekliliğini de taşıyan bir suç ancak mahkemede de aldığı ceza sonrasında "..."(*) yani "Yaşasın Başkan Apo!" diyen sanığa Yargıtay ceza verilmesine yer olmadığına dair karar vermişti ve bu kararın gerekçesinde de kitleleri harekete geçirme gücünün, etkisinin olmadığını gerekçe göstermişti. Şimdi, halaylarda gözaltına alınan ve tutuklanan şahıslardan bahsediyoruz, "halay esnasında slogan" diye bir furya öne atıyorsunuz. Halayda eğer bir slogan da varsa bunun propaganda suçuna vücut vermediğini hepiniz de bizden daha iyi biliyorsunuz ama bu cumhuriyet savcıları belli ki bir yerlere yaranmaya çalışıyor, sosyal medyanın gazıyla insanları tutukluyor ve bu şekilde belki terfi, belki de başka şekilde yol almaya kalkışıyorlar. Bu çok tehlikeli bir iş, bunu yapmaktan derhâl vazgeçin. Tutuklu bulunan vatandaşları derhâl serbest bırakın diyorum ve bu algıya da hukukun üstünlüğü ilkesinin hiçbir zaman boyun eğmeyeceğini, bu ülkeye hukuk gelene kadar, bu ülkeye adalet gelene kadar mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha bu kürsüden dile getirmek istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisinin bir asırdır arzuladığı atılımı gerçekleştirememesinin kökenlerinde çok boyutlu ve karmaşık nedenler yatmaktadır ancak bu nedenlerin arasında en önemli etkenlerden biri, bu ülkenin tarihsel ve yapısal sorunlarından biri olan Kürt meselesindeki çözümsüzlük iradesidir. Bu sorun, sadece toplumsal barış ve insan hakları açısından değil aynı zamanda ülkenin ekonomik geleceği açısından da derin etkiler yaratmaktadır. Bu kürsüden bizler, arkadaşlarımız, Kürt halkının haklı taleplerine samimi yaklaşan dostlarımız defaatle bunu dile getirdik fakat âdeta bir devlet geleneği hâline gelen Kürt meselesindeki çözümsüzlük ısrarı maalesef burada gelmiş geçmiş mevcut parlamenterlerin ezici çoğunluğunda ret ve inkâr anlayışını ortaya çıkarmaktadır her fırsatta, şimdi de olduğu gibi.

Kürt meselesinin çözümsüzlüğü yalnızca bir iç güvenlik sorunu değil, aynı zamanda ekonomik ve insani krizlerin de tetikleyicisidir. Bu bağlamda, bu meseleye dair yapılan askerî operasyonlar ve güvenlik önlemleri, ekonomik istikrarı tehdit eden unsurlardır. Yapılan yıllık operasyonlar, her ne kadar güvenlik gerekçesiyle savunulsa da uzun vadede ekonomik maliyetler açısından telafisi zor sonuçlar doğurmuştur. Türkiye'nin, bölgedeki askerî varlığı ve operasyonların sürekliliği hem insan kaybına hem de maddi zararlara yol açarak kaynakları tüketmekte, doğayı talan etmektedir. Son yıllarda, Kürt meselesindeki çözümsüzlük, tecrit ve adalet sorunsalı ekonomik krizle birleşerek derin bir ekonomik çıkmazın kapısını aralamıştır. Yüksek enflasyon oranları, işsizlik ve ekonomik daralma gibi göstergeler bu sorunun ekonomik boyutlarını gözler önüne sermektedir. İstatistiksel veriler, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik sorunların önemli bir kısmının Kürt meselesindeki derin çatışmalardan kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Birçok kaynakta belirtildiği gibi, çatışmalar nedeniyle kaybedilen tutar 350 milyar dolar civarı ve bunun ekonomik etkilerini, bu sorununun ne denli büyük bir ekonomik yük getirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Kürt meselesinin çözülmemesi Türkiye'nin dış politikadaki rolünü de zayıflatmaktadır. Uluslararası arenada Türkiye'nin barış ve güvenlik politikaları, ekonomik krizle boğuşan bir ülkenin stratejik öneme sahip olamayacağını gözler önüne seriyor. Türkiye'nin hem iç hem de dış politikada daha etkin olabilmesi için meselenin köklü bir çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Ekonomik göstergeler açısından bakıldığında, yüksek enflasyon oranları ve işsizlik gibi problemler ekonomik büyümenin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, askerî operasyonların yarattığı ekonomik maliyetler ve toplumsal etkiler halkın, ülkenin ekonomik kaynaklarını daralmakta ve ekonomik büyümeyi engellemektedir. Son yıllarda Kürt meselesindeki çözümsüzlük ekonomik krizle birleşerek derin bir ekonomik çıkmazın kapısını aralamıştır. TÜİK verilerine göre, 2024 yılı itibarıyla yıllık enflasyon oranı yüzde 69,97 seviyesine çıkmıştır. Bu oran, yaşam standartlarını doğrudan etkilemekte ve halkın geçim sıkıntısını artırmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Düşünmez, lütfen tamamlayın.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'a göre ise enflasyon oranı yüzde 156,86 gibi yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Bu durum gıda maddelerinden kiraya kadar birçok temel ihtiyacın karşılanmasında ciddi zorluklar yaşandığını göstermektedir.

Halkın geçim sıkıntısı sadece enflasyon oranlarıyla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda işsizlik oranları ve gelir eşitsizliği gibi sorunlarla da kendini göstermektedir. İşsizlik oranı özellikle genç nüfus arasında yüksek seviyelerde kalmakta ve bu durum toplumda ekonomik belirsizlikleri artırmaktadır.

Sonuç olarak, Kürt meselesindeki çözümsüzlük Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını ciddi şekilde etkilemektedir. Ekonomik istikrarın sağlanması yalnızca mali disiplinle değil, aynı zamanda toplumsal barış ve güvenlik politikalarıyla da doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda, Kürt meselesinin kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması Türkiye'nin ekonomik geleceği için de kritik bir öneme sahiptir.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)