| Konu: | Tokat'taki doğa ve çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 27.07.2024 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri, aziz milletimiz; hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
İki gün önce hiç olmasını arzu etmediğimiz bir olay yaşandı Zile'de. Zile Belediye Başkanımız 2'nci kez kazandı. İlk kazandığında belediyenin bütçesi 25,5 milyon, borcu 142 milyondu. Kentte -moda olan- herkes onun böyle çarşaf gibi asılmasını istediğinde o değerli insan "Ben bu kentin seçilmiş bütün Meclis üyeleriyle şehreminiyim. Bu kentin marka değerine zarar verme hakkını kendimde görmüyorum, biz bu yükün altından kalkarız." Bu kentte ticaret yapan, birikimini o kente yatıran, sanayicisine, iş insanına, onların emeklerine haksızlık etmemenin şehül-eminlik olduğu görevini hisseden biriydi. Halkımız teveccüh etti, 2'nci seçimde de 2'nci kez tekrar kazandı ama geçmişte birlikte yol yürüdükleri arkadaşlarının kentlilik aidiyetiyle, o kentin esnafı, sanatkârı siyaseten farklı da düşünse 2'nci kez, yeniden arkadaşımıza bir beş yıl daha o kenti yönetme görevini verdiler. Ama kendisi gibi düşünmeyen, böyle tercih kullanan insanları hain gibi, davayı satmış gibi göstererek, yanlış ithamlarla kenti gerdirip, olmaması gereken, kentlerimize yakışmayan bir olay yaşandı. Bunun bir kez daha yaşanmasını arzu etmiyoruz. Çok şükür hiç böyle şey de olmadı. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabii, ikincisi, üzüntümüz... Coğrafyası çok güzel, 3 büyük ovası olan ve tarihiyle ve tarihî zenginlikleri ve bağrında bulunan eserleriyle, değerli arkadaşlar, İstanbul'dan sonra en çok tarihî eser envanterine sahip bir il, Tokat. Ama gel gör ki yirmi iki yıllık AK PARTİ iktidarıyla coğrafyasının yaklaşık olarak yüzde 46'sı madenlerle ruhsatlandırılıp bu coğrafya tahrip edilmiş.
Kıymetli arkadaşlar, en son yine Tokat'ta 19.422 dönüm, çok kıymetli Gürlevik suyunun çıktığı, onlarca köyün içme suyunun kaynağının olduğu, yaylalarda koyun ve kuzuların meleştiği bir bölgeye ruhsat verildi ve yüzeyden arama izni var bu şirketin ancak bunun dışında hiçbir izni yok ama zannedersin, Karadeniz'de doğal gaz arar gibi ya da Gabar'da petrol arar gibi dev sondaj makinasını sokup o coğrafyayı talan etmek üzere orada bulunmakta. Bundan rahatsız olan Şehitler köylüleri ve bundan rahatsız olan, orada yaylacılık yapan Niksar'ın Sorgun Obası. Ve buradan içme suyu kaynaklarını götüren Erbaa'nın Canbolat, Hacıali, Kartosman, devamında, o derenin akışında Keçeci, Sokutaş, Derbentçi ve Yeşilırmak'a bağlanıyor. Bu Yeşilırmak Amasya Ovası'nı suluyor, bu Yeşilırmak Çarşamba ve Terme Ovalarını suluyor. Yine, bu dağın güney tarafında Akbelen köyü ve oradaki alan ile yine, Gökdere havzası, Avlunlar köyü ve oradaki havza, Kazova buradaki maden arayışı sonucu kirlenecek; o güzelim domatesler, biberler, fasulyeler, şeftaliler, kirazlar ve bütün bu alanda yetişen bitkiler kirlenecek. Ayrıca, Tokat endemik bitki varlığıyla da Türkiye'nin nadide illerinden biri.
Yine, tam da bu maden arama izni verilen bölgeden -hepinizin bildiği gibi- Erzincan'dan gelen Koyulhisar-Reşadiye-Niksar-Erbaa-Taşova diye devam eden, Düzce'ye doğru giden Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın güneyindeki küçük bir fay hattı olan Ezinepazar fay hattının da tam yanından geçmektedir. Tokatlı bundan rahatsız, rahatsız arkadaşlar.
Türkiye sanayi devrimini yapamamış bir ülke, Avrupa'nın da teknoloji çöplüğü oluyor yirmi iki yıldır tek başına ülkeyi yöneten iktidar sayesinde. Öyleyse aklımızı başımıza alacağız. Biz, bizden önceki medeniyetlerin bize bıraktığı, atalarımızın, ecdadımızın bize bıraktığı tarihî eserleri dünyayla paylaşarak bu coğrafyada doğaya, çevreye zarar vermeden bu ülkeyi hak ettiği noktaya taşıyabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Durmaz, lütfen tamamlayın.
KADİM DURMAZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bakın Paris'e 100 milyon turist gidiyor, İstanbul'a 10 milyon, 13 milyon geliyor; neden? Tabii, yaşanmaz kentler, nüfus yoğunluğu ve Anadolu'daki insanları doğduğu topraklarda doyuramadığımızdan. Turistlere soruyorlar "Neden İstanbul'a gitmiyorsunuz?" diye, "Ben günde bir iki eser geziyorum ama dünyanın farklı ülkelerine gittiğimde böyle değil." diyor. İşte, bunun yollarını aramamız lazım.
Tokatlı tabii yanı başında, Fatsa'da yaşanan faciayı biliyor; Tokatlı Akbelen'i unutmuyor, Tokatlı Kaz Dağları'nı unutmuyor ve inanıyorum, buradaki herkesin ve bizi dinleyenlerin de yüreğini acıtan İliç'i unutmadı. Öyleyse yeni facialara meydan vermeyelim, aklımızı başımıza alalım. Tokatlı, Günçalı'da aynı olay oldu, tepkisini verdi; gerek Tokat'ta yaşayanlar gerek gurbettekiler. (CHP sıralarından alkışlar)