Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 26.07.2024 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Evet, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tartıştığımız kanun teklifinde görüyoruz ki gelir dağılımını daha da bozacak, enflasyonu daha da artıracak, körükleyecek vergi uygulamalarınızda ısrar etmeye devam ediyorsunuz. Daha önceki gibi bu vergi paketiniz de dar ve sabit gelirli vatandaşı, çiftçiyi, işçiyi, esnafı, emekliyi daha da ezecek vergilerden oluşmaktadır. Bu teklifiniz âdeta orta direğe kurulan bir sefalet tuzağıdır. Derde derman olmaktan uzak, aynı zamanda Anayasa'ya da aykırıdır. Vatandaş ve şirketler kendi bütçesi dışında bir de devletin bütçesini karşılamaya çalışacaktır. Yanlış ekonomi politikalarınızla enflasyonu ve beraberinde zamları da körüklüyorsunuz. Önce enflasyonun üzerine benzini döktünüz, sonra da bu paketlerle su tabancasıyla söndürmeye çalışıyorsunuz; tam bir kısır döngü. Hem kamu tasarrufu paketinde hem de vergi paketinde dağın fare bile doğurmadığını hep birlikte gördük. Ülkedeki sıkıntıları, sorunları iyileştirecek bir tablo yerine, vatandaşın ne çektiğinden, hâlden anlamayan bir hükûmet, bir iktidar zihniyetiyle yol almaya da devam ediyorsunuz. Bir yandan da yandaşı kayıracak "hep bana" anlayışının yansıması düzenlemelerinizi de görmeye devam ediyoruz ama artık şaşırıyor muyuz? Ne yazık ki hayır, şaşırmıyoruz. Bu zihniyete bizi özellikle son yıllarda alışmak zorunda bıraktınız. Millî gelirin adaletli dağılımının önünde en büyük engel sizsiniz; dar ve sabit gelirli vatandaştan kolayca ve hissettirmeden aldığınız, tahsil ettiğiniz vergi anlayışınız. Bugün Türkiye'de en zengin yüzde 10 millî gelirin yüzde 34'ünü yani üçte 1'ini alırken en yoksul yüzde 10'luk kesim sadece yüzde 2 pay alabiliyor; aradaki fark yaklaşık 17 kat.
Bütçe gelirlerinin 2002'de yüzde 76'sı vergilerden oluşurken bugün, 2023'te bu oran yüzde 90'a yaklaştı; yüzde 86,4. Bunun içinde dolaylı vergilerin payı ise yüzde 77. Bu şu demek: Paraya ihtiyaç varsa hızlıca sal vergiyi, ödet vatandaşa. 2023 yılında kişi başına ödediğimiz vergi tutarı 2.222 dolar, toplanan her 100 liranın 52-53 lirası ise ÖTV ve KDV'den; vatandaşın ödediği dolaylı vergilerden toplanıyor. "Vatandaş hâlâ daha arabaya biniyorsa, hâlâ cep telefonu kullanıyorsa demek ki parası var; hadi vergi salalım." diyorsunuz. Yani vatandaş varını yoğunu vermiş, daha ne istiyorsunuz Sayın Şimşek? Vatandaşı yediden yetmişe etkileyen, hatta kundaktaki bebeği bile etkileyen vergilerden bahsediyoruz bu yoksulluk krizinin içinde, âdeta bir hamala yük yükler gibi vatandaşın sırtına yüklediğiniz 2 vergi türü; dolaylı ve dolaysız vergiler...
Peki, vatandaşın anlayacağı dilde nedir bu dolaylı ve dolaysız vergiler? Ekmek, süt, yumurta, sebze, meyve, bebek bezi, temizlik malzemesi, benzin, mazot, ilaç yani temel yaşamsal ihtiyaçlar. Üstelik, vatandaş psikolojik baskı da hissetmiyor çünkü farkında olmuyor, alışveriş fişinin içinde vergileri ödüyor, geçiyor, aynen bir kurbağanın yavaş yavaş ısınan suda piştiğini anlamaması gibi.
Bu dolaylı vergilerin dışında bir de doğrudan alınan, ücret ve maaşlardan alınan, daha gelir cebe girmeden kesilen vergiler var. On iki aylık maaşların yaklaşık bir buçuk ayı vergiye gidiyor yani yaklaşık kırk beş-elli günü vergiye çalışıyor vatandaş.
Peki, ya vatandaşın alın teriyle doldurduğu hazineden para nerelere gidiyor, nerelere harcanıyor? Sadece kur korumalı mevduata 1,2 trilyon aktarıldı; tam bir ülkeyi batırma projesiydi. Peki, ya sonra bir hata itirafı, bir yüzleşme duyduk mu? Elbette hayır. Vatandaş hazineden yapılan harcamaları, har vurup harman savrulan zihniyeti gördüğünde de ayrıca kahroluyor. Bir yandan büyük şirketlerin vergilerini uzlaşma yoluyla sıfırlıyorsunuz, diğer yandan çuval çuval kazanana rant vergisi getirmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Esen, lütfen tamamlayın.
ELİF ESEN (Devamla) - Ve göz göre göre servet dağılımındaki bozulmayı engelleyebilecek kanun getirmiyorsunuz. Nerede hak, nerede adalet?
Sözün özü; bu yoksulluk krizinde gerçek anlamda kamu tasarrufu yapılmazsa, şatafata, lükse, yandaşlara sermaye aktaran anlayışınız, ihale sisteminiz devam ederse, 2-3 yerden maaş alanların gelirleri daha da garanti altına alınırsa, yolcu geçmeyen köprülere, yolcu uçmayan havalimanlarına para ödemeye devam edersek, şeffaflık olmadan, ülkeyi "Biz biliriz." kibriyle yönetmeye devam ederseniz vatandaş için sözün bittiği yer sizin bu anlayışınız olacaktır. Unutmayın, bir ülkenin vatandaşı temel ihtiyaçlarını rahatça karşılayabiliyorsa, onurlu yaşayabiliyorsa ancak o zaman bir ülkenin itibarından bahsedilebilir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)