Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 26.07.2024 |
NERMİN YILDIRIM KARA (Hatay) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; saygı ve sevgiyle selamlıyorum herkesi.
Söz konusu teklifin 23'üncü maddesinde, mükelleflerin mal ve hizmet alımları dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisi indirim konusu yapılamazsa önümüzdeki aya, önümüzdeki dönemlere devreder. Devreden bu KDV'nin de ne zaman indirileceğine ilişkin olarak herhangi bir zorunluluk yoktur, mükellef bunu istediği dönemde indirim konusu yapabilir ancak Vergi Usul Kanunu'nda ve Türk Ticaret Kanunu'nda zaman aşımı süreleri vardır, belgelerin saklanması, defter, belge saklanması, tarh zaman aşımları vardır. Dolayısıyla devreden KDV tutarlarının incelenmesi ve kontrolü mümkün, bu sürelerİ aştıktan sonra mümkün olmayabilir.
Şimdi, yapılacak değişiklikle, indirilemeyecek KDV'nin yani devreden KDV'nin beş yıl süre zarfı içerisinde devrettiğiniz KDV'yi özel bir hesaba almak, bunu da bir incelemeye bağlamak doğru bir yöntem değil. Muhasebe tekniği açısından devreden KDV'yi incelemeye bağlarsanız hiçbir mükellef bunu istemez, korkar çünkü incelemeden korktuğu için herkes bilir ki bu madde bu açıdan ölü doğmuş bir madde sayılır. Kaldı ki bu hususta mükellefin devreden KDV'siyle ilgili olarak dönemin Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2022'de "Bu devreden KDV'nin devredilmezliği kuralını ortadan kaldıracağız ve bu devreden KDV'yi biz mükelleflere iade edeceğiz, dolayısıyla bunu da bir torba yasa içinde değil, müstakil bir kanun içerisinde yapacağız." demiştir. Dolayısıyla bunun mükelleflere iadesiyle alakalı düzenleme bu şekliyle olmalıdır.
Şimdi, deprem bölgesindeki bir milletvekili olarak, oraya gelmeden önce şu soruları sormamıza müsaade edin: İnceleme sonucu indirim konusu edilen vergiden, sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeye dayanılan, dayandığı düşünülen tutarlar yalnızca gider veya maliyet unsuru mu sayılacak yoksa ek bir tarhiyata sebep olacak mı? Gider, maliyet kabul edilmeyen bu katma değer vergisi tutarları idari yargıda dava konusu yapılacak mı? Bunlar da boşluk içeren süreçler olarak karşımızda duruyor.
Deprem bölgesiyle ilgili birkaç noktayı dün de ifade ettim ki bu Katma Değer Vergisi Kanunu'nu, Kurumlar Vergisi veya Gelir Vergisi Kanunu'nu ilgilendiren maalesef, deprem bölgesindeki mükellefleri, işçi ve emekçiyi ilgilendiren hiçbir düzenleme, hiçbir şey yok. Hepimiz gırtlağımıza kadar vergiyi ödüyoruz, asgari ücretli ise en ağırını ödüyor.
Şimdi, her zaman söyledik, sıfır ile 110 bin lira arasında birinci gelir vergisi dilimi maalesef, doğru bir uygulama değil çünkü yüzde 15 çok büyük bir oran. "Asgari ücret istisnası" deseniz de orada matrahtan bir indirimi ortaya çıkarmanız lazım. Biliyorsunuz ki Türkiye'de herkes asgari ücretle çalışıyor ve bu genel bir ücret kıvamına gelmiş durumda. Dolayısıyla asgari ücretten 10 lira dahi fazla brüt ücreti olan bir işçinin stopaj kesintisi oluyor yani asgari ücret istisnası sadece asgari ücretliyi korumanın dışında "diğer ücretli" dediğimiz kesimleri korumak zorundadır. Vergi diliminin daha yüksek düzeyde tutulması önemlidir.
Dün, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız sanırım "Deprem bölgesinde herhangi bir süre uzatımı vesaire bir şey düşünmüyoruz." demiş. Yanlış yapıyorsunuz, böyle bir şey olmaz. Deprem bölgesindeki mükelleflerin buna ihtiyacı var, mücbir sebep mutlaka uzatılmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Dün de ifade ettiğim gibi, mücbir sebebin dışında 6183 sayılı Yasa gereği 48'inci maddede vergi borçlarıyla ilgili rasyosuz, teminatsız kırk sekiz ay ve altmış aya yakın bir taksitlendirmeyi mutlaka yapmak zorundayız. Aynı akut dönemde, deprem döneminde -bunları lütfen sorun sayın vekiller- Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, Maliye Bakanlığına, bizler tutanak tuttuk; mükelleflerin makine teçhizatlarını, ticari mamullerini, ham maddelerini tutanaklarla devletin kurumuna teslim ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yıldırım Kara, lütfen tamamlayın.
NERMİN YILDIRIM KARA (Devamla) - Bakın, eşya yardımı gibi... Dün dönemin İçişleri Bakanı çıktı, dedi ki: "Eşya yardımı yapacağız." Bugün Vali çıkıyor, diyor ki: "Yapmıyoruz." 7269'u gerekçe gösteremez. 7269 mücbir sebebi veya eşya yardımını kapsamıyor; hepiniz biliyorsunuz. Dolayısıyla eşya yardımına benzemesin hem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına hem de Maliye Bakanlığına verdiğimiz tutanakları mükellefler adına talep ediyoruz, istiyoruz; bunu da burada sizlere yeniden hatırlatmış olayım.
Aynı zamanda, meslektaşlarım, mali müşavirler olarak büyük bir yük içindeler. BA, BS formlarının büyük bir angarya olduğunu her zaman söyledik; bu formlar kaldırılmalıdır ve geçici vergi, bu düzenlemenin de kaldırılması bizim için sağlıklı durum olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)