GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:108
Tarih:25.07.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, Türkiye'de kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımlarında ve kademe yükselme görevlerinde kuşkusuz liyakat ve ehliyet ilkesi esas alınmalıdır. Kamu görevlerine liyakat ve ehliyet sahibi insanların getirilmesi, kurumların daha iyi yönetilmesinin yanı sıra aynı zamanda adaletin gerçek anlamda sağlanması için son derece önemlidir. "Liyakat" deyince dar anlamıyla yeterlilik, nitelik, ehil, uygunluk, iş bilirlik aklımıza gelse de geniş anlamıyla etik, erdem, adalet gibi pek de haberinizin olmadığı temel kavramlar gündeme gelmektedir. Bu iki kavram, Anayasa'da eşitlik ilkesiyle de doğrudan ilişkilidir. Bunun yanı sıra, hiç takmadığınız Anayasa'nın 70'inci maddesinde yer alan "Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilmez." ilkesi ve ifadesi tamamen tarafınızca sürekli ve sürekli ihlal edilmektedir. Bu ihlal edilmenin en açık göstergesini biz kamu kurumlarına, personel alımlarında kullanılan KPSS sınavları sonrasında yapılan mülakatlarda görüyoruz. Mülakat sınavlarında hiç konuyla ilgisi olmayan; yapılacak olan, alınacak olan görevle ilgisi olmayan, tamamen ideolojik sorularla gençlerin geleceğiyle oynanmakta. Kamuda görev vermemek için, sadece kendi yandaşlarınıza görev vermek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Biz bunun son örneğini ve maalesef, en acı örneğini hiç Meclise gelmemesini umduğum Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nde -yani ikinci bölümünün gelmemesini umuyoruz- görüyoruz. ÖMK'de şöyle diyor: İşte, bir KPSS sınavına girecek öğretmen adayları, ondan başarıyla geçecek, ardından mülakata girecek, oradan da başarıyla geçecek. O abuk subuk sorulara istediğiniz cevapları verecek, sonra akademiye girecek. İki yıl boyunca, işte, üç dönem ya da dört dönem boyunca akademide bir eğitime tabi tutulacak, ardından tekrar mülakata girecek. Yani bir engelli koşu gibi sürekli gençlerin geleceğiyle oynuyorsunuz ve kendi istediğiniz bir anlayışla kendi ideolojik anlayışınıza uygun olmayan insanları, gençleri göreve almıyorsunuz.

Kamuda personel alımları meselesi deyince mutlaka dile getirmek istediğimiz konular var. Bakın, kamuda gitgide küçülmenin olduğunu, özelleştirmenin sürekli önümüzde olduğunu görüyoruz. Şimdi, aslında ÖMK'yle önümüze koyduğunuz şey de bunun bir göstergesi. Kamuda güvenceli çalışmayı tamamen ortadan kaldırmak istiyorsunuz. Az bir miktar olan alacağınız görevlilerin de tamamen sizden olmasını, yandaş olmasını istiyorsunuz ancak insanların, bu toplumun ve gençlerin geleceğiyle oynuyorsunuz. İstatistiklere yansımayan ama sahada olduğum için bildiğim bazı verileri sizinle paylaşmak isterim; bakın, belediyede çalışan işçilerden, özellikle mezarlıklar müdürlüğünde çalışan işçilerden aldığımız bilgiler... Genç intihar oranları çok büyük şekilde artmış durumda, sayılar korkunç, inanılmaz, resmiyete yansımıyor. Yani gençler umutsuzluktan intihar ediyorlar, olmadı yurt dışına gidiyorlar, burada hiçbir şekilde kendilerine gelecek bulamıyorlar. Yapılması gereken şey, aslında bütün insanlar için yani bu toplumda yaşayan bütün insanlar için güvenceli gelecek yaratmaktır. Güvenceli geleceğin ön koşullarından biri de kendi yetenekleri doğrultusunda, kendi becerileri doğrultusunda üretim sürecine katılmaları, iş bulabilmeleridir. Bu iş bulma meselesinde de çalışma meselesinde de güvence önemlidir ve bu güvence, anayasalarla ve yasalarla kayıt altına alınmalıdır. Bütün insanların çalışma hakkı, aynı zamanda çalıştığında da insanca yaşayabileceği bir ücret alma hakkı vardır.

Şimdi, bakın, bu mesele aynı zamanda... Liyakatsizlik meselesini ben şuradan da tartışmak istiyorum: Liyakatsizlik her dönem olabilir ama AKP döneminde olduğu kadar geniş oranda liyakatsizlik görülmemiştir. Çünkü "AKP iktidarı" demek, "keyfiyet" demektir; "'yaptım oldu' iktidarı" demektir. Anayasa'nın takılmadığı, yasaların uygulanmadığı bir ortamda liyakati aramak bazen gerçekten zül geliyor bize çünkü Anayasa uygulanmıyor, kanunların "yaptım oldu"yla keyfî bir şekilde üzerinden atlanıyor. Bu ortamda kayyumlar atanıyor, belediyelerimize kayyumlar atanıyor, seçme ve seçilme hakkı alınıyor insanların elinden.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Konukçu, lütfen tamamlayın.

KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - Aynı zamanda üniversitelere kayyum rektörler atanıyor.

Bakın, daha ileriye taşımamız gereken değerler varken; var olan değerleri, evrensel ilkelerle insanı odağına alan, bütün insanlar için eşitlik içinde, kardeşlik içinde, adalet içinde yaşanabilecek bir ülke inşa etmek varken bir grup azınlığın keyfi için yapılan bu uygulamaları, keyfiyeti ve liyakatsizliği kesinlikle kabul etmiyoruz ve önergemize bütün partilerden destek bekliyoruz.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)