GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:107
Tarih:24.07.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bugün, bizim İYİ Parti olarak verdiğimiz araştırma önergesinin konusu bu vergi dilimleri meselesi. Tabii, toplumda bu konuya ilişkin çok ciddi bir çığlık var, bilmiyorum siz ne kadar duyuyorsunuz ama gerçekten vergi dilimleri üzerinden, vergi dilimlerinin yani kanunda öngörüldüğü şekilde yeniden değerleme oranında artırılmaması nedeniyle, daha düşük artırılması nedeniyle adı konulmamış bir vergi var, bir vergileme var burada. Hatta bu hukuksuz mu? Hukuksuz değil çünkü kanunlar, bizim hep itirazlarımıza rağmen, işte geçmişte Bakanlar Kuruluna ve şimdi de Cumhurbaşkanına burada yeniden değerleme oranının altında artırma imkânı verdiği için bu artırmalar bu şekilde yapıldı. Ancak geldiğimiz noktada ciddi bir şekilde vergi yükünde -tabii bu çalışanlar veya çalışanların dışında, ücret dışındaki şeylerde de, onlarda da aynı şekilde oldu- ciddi bir vergi artışı oldu.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, rakamları size vereceğim: Şu anda ücret ve ücret dışında aynı, ilk vergi diliminin üst limiti 110 bin TL. Eğer bu 2000 yılından itibaren yeniden değerleme oranında artırılmış olsaydı, bu 110 bin TL olan rakam 288 bin 600 lira olacaktı. Yani 110 bin lira ile 288 bin lira arasındaki o limiti, o farkı siz yüzde 15 yerine yüzde 20'den vergilendiriyorsunuz, diğer vergi dilimlerinde de aynı şekilde.

Şimdi, genel olarak şöyle bir itiraz var. Arada da bir kısım AK PARTİ'li arkadaşlardan da Komisyonda bu itiraz olmuştu: "Ya, bizim dönemimizde çok fazla böyle bir şey olmadı. Bu, 57'nci Hükûmet döneminde oldu." şeklinde birtakım itirazlar oldu. Öyle değil arkadaşlar, yani evet, 2001-2002 döneminde de yeniden değerleme oranının çok altında artırıldı; hatta yarısı kadar artırıldı o iki yılda ama sonraki, özellikle 2003, 2004, 2005 yıllarında da ve sonra takip eden yıllarda da yeniden değerleme oranının altında artırarak dolayısıyla insanları daha fazla adı konulmamış, hukuki olmayan... Anayasa diyor ki: "Vergi kanunla konulur." Burada bir vergi, mevzuat değişikliği yok arkadaşlar, vergi oranlarında bir değişiklik yok ama vergi yükünde ciddi bir artış var. Tabii, bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde de, ücretlilerin yani bu memur olsun, işçi olsun, bunların feryat etmelerinin temelindeki nedenlerden bir tanesi de elbette bu.

Şimdi, bu şekilde baktığımızda mesela, ben, bunu, Plan ve Bütçe Komisyonunda "matrah 720 bin lira olsaydı" üzerinden yapmıştım, burada o matrah biraz daha orta sınıf geliri olanlar içindi, daha düşük geliri olanlar için. Yani, "yıllık matrahı 500 bin lira olan bir çalışan için vergi dilimi şu andaki mevcut hâliyle eğer 2000'den itibaren yeniden değerleme oranında artırılmış olsaydı" durumundaki farkını size söyleyeceğim. Bu durumda değerli arkadaşlar, yıllık 27.800 lira daha fazla vergi alınmış vatandaştan. Yani, yeniden değerleme oranında artırılmaması nedeniyle 2000 yılından bu yana 27.800 lira -bu bir yıllık yani kümülatifi çok daha yüksek tabii- yani yirmi iki yıl boyunca aynı şey yapıldığı için yıllık etkisi bugünkü rakamlarla 27.800 lira. Bunun anlamı şu: Alınması gereken vergi yüzde 32,5 oranında fazla alınmış arkadaşlar. Böyle bir şey olabilir mi? Bakın, hiçbir hukuki düzenleme yok, sadece verilen bir yetki çerçevesinde yapılan düşük artırımlar sonucu... Bunun puansal anlamı da vergi yükünün yüzde 5,6 puan yüksek olması demektir. Bu, tahammül edilebilir bir şey değildir. Şimdi, bir de bunu siz neyle birlikte yapıyorsunuz? Çalışanlar için veya emekliler için TÜİK enflasyon rakamını yanlış ölçüyor, zaten oradan insanların cebindeki parasına el koyuyorsunuz, geliyorsunuz, bir de yeniden değerleme oranını düşük artırıyorsunuz, buradan el koyuyorsunuz, ondan sonra çalışanlar, emekliler bugün böyle feryat ediyor.

Şimdi, Hükûmetin hep söylediği bir şey var: "Enflasyona ezdirmedik çalışanı." Ya, bu başlı başına bir acziyet biliyor musunuz? Ya, bir ülkede enflasyon kadar vatandaşın maaşını artırmayı, ücretini artırmayı bir marifet mi zannediyorsunuz? Enflasyon nominal bir şey yani enflasyon, fiyat artışı, onun kadar zaten artırmanız lazım. Kaldı ki enflasyonu yanlış ölçerek enflasyon kadar da artırmadınız. Kaldı ki vergi dilimlerini düşük artırarak -burada bir enflasyon, yeniden değerleme oranı da bir enflasyon- onun altından verdiniz. Oysaki vermeniz gereken şey eğer bir ekonomide büyüme varsa enflasyonun üzerinde insanlara bir de refahtan pay vermeniz lazım. O zaman ben şu soruyu soruyorum: Refahtaki payı kime veriyorsunuz? Yani çalışanlara vermiyorsanız, sadece enflasyon kadar artırıyorsanız, refahtaki pay sermaye kesimine gidiyor, rant kesimine gidiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayın.

ERHAN USTA (Devamla) - O yüzden Türkiye İstatistik Kurumunun gelir dağılımı veya millî gelir dağılımı rakamlarına bakarsanız ücretlilerin payının niye düştüğünü anlarsınız. Yani Hükûmet aslında kendi ağzından bir itirafta da bulunuyor "Biz ancak enflasyon kadar artırabiliyoruz, ezdirmedik." diyor, dediğim gibi aslında ona da ezdiriyorlar.

Şimdi, tabii, Mehmet Şimşek'in buna ilişkin açıklamaları filan da oldu. İşte, vergi adaleti üzerine çok vurgu yapınca "Biz vergi adaletini sağladık. İşte, ilk dilimi yüzde 15'e düşürdük." dedi. Ya, bir Hazine ve Maliye Bakanı böyle bir yanlış bilgi veremez. Değerli arkadaşlar, yüzde 15'e düşürülmesi daha önce oldu. 2000 yılından itibaren Türkiye'de ilk vergi dilimi yüzde 15 üzerinden ücretliler için vergilendiriliyor. "Efendim, yüzde 35'ten 40'a çıkardık". dedi. Eğer vergi artırmak bir marifetse siz gelmeden önce zaten bu yüzde 40'tı, siz bunu 35'e düşürmüştünüz. Şimdi vergi adaleti, bilmem neyinden dolayı tekrar yükseltiyorsunuz. Dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanının da konuya vâkıf olmadığını görüyoruz.

Bu araştırma önergemize destek istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - Çalışanların daha fazla ezilmemesi açısından, vergi dilimleri konusunda mutlak surette yeni bir düzenleme yapılması ihtiyacı ortada.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)