| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 23.07.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Ben konuşmamın başında Hatay'ımızın ana vatana katılışının 85'inci yılı kutlu olsun diyorum. Cumhuriyetimizin banisi ve Ulu Önderi "Hatay benim şahsi meselemdir." demişti. Bu vesileyle kendisini ve Hatay'ın ilk ve değişmez Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen Bey'i ve bu uğurda mücadele eden herkesi saygıyla, rahmetle anıyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, elimizde 54 maddelik bir vergi kanun teklifimiz var. İlk defa, belki, vergiyi bu kadar konuşacağız. Dolayısıyla şanslıyız çünkü bir torba kanunu konuşmayacağız. Ben hızlıca zamanımın elverdiği ölçüde biraz... Gelir adaletsizliğini bu Mecliste çok konuştuk, komisyonlarda çok konuşuyoruz. Gelir adaletsizliği konuşulunca da hep şu tekerlemeyi yapıyoruz, diyoruz ki: Bu ülkede servetin, gelirin yüzde 40'ına sahip olan yüzde 1'lik bir kesim var. Olağanüstü bir gelir adaletsizliğimiz var ve son on yıl içerisinde bu çok arttı. Dolayısıyla biz eğer vergiden bahsediyorsak bizim gibi gelişmekte olan bir ekonomide verginin adaletli olması, vergi yükünü nasıl dağıttığımız aslında gelir adaletini de belirleyen çok temel bir fonksiyon olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi, sormamız gereken soru şudur: Elimizdeki bu vergi kanunu teklifi, acaba şu anda bizim bu "vergi adaleti" diyerek yola çıktığımız bu kanun teklifi sadra şifa olacak mıdır? Ben, kısaca, bir iki veriyi paylaşayım -biraz önce de ifade edildi- KDV, ÖTV gibi vergiler ödüyoruz; bunlar dolaylı vergiler. Günde 1 milyar kazanan da aynı KDV, ÖTV'yi ödüyor, 17 bin lira asgari ücret alıp aylık 17 bin lirayla geçinen de aynı KDV, ÖTV'yi ödüyor; işte, bunlar dolaylı vergiler ve bu dolaylı vergiler Türkiye'de 2024 bütçesinde neredeyse yüzde 70'e varmış -detaya girmeyeyim- ve yüzde 30'a yakın da doğrudan vergi yani gelir -kazanç- üzerinden alınan vergi.
Şimdi, bu kanun teklifine baktığımızda, şu hakkı teslim edelim: Doğrudan vergi konusunda kurumlar vergisi -gerek küresel kurumlar vergisi ki OECD'nin bir uygulaması, bunu yapmamız gerekiyordu, biz almazsak zaten ana ülke, merkez ülke bunu alacaktı- orada yüzde 15 bir vergi getiriyoruz ve yurt içi asgari kurumlar vergisi getiriyoruz. Dolayısıyla kurumlar vergisi açısından bakıldığında, doğrudan vergileri artırıyoruz. Peki, bu paket yani bu 54 maddelik yasa teklifi bize ne diyor? Eğer buradaki bütün teklif yasalaşırsa biz 220 milyar TL ilave bir gelir yaratacağız, 220 milyar TL. Şimdi, değerli milletvekilleri, burada hakikaten genel tabloya baktığımızda yani yüzde 70'e yüzde 30 dağılımı gördüğümüzde, aslında bunun sadra şifa olmadığını biliyoruz ama şunu söylemek lazım: İlk kez böyle bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız, ümit ediyoruz ki inşallah bunun devamı gelir.
Şimdi, şu KDV, ÖTV'yle ilgili olarak -arkadaşlara da bunu ifade ettim çoğu kez- şöyle bir savunma geldi: "Biz bu vergi kanun teklifinde KDV, ÖTV'ye dokunmuyoruz." Arkadaşlar, biz şunu tespit edelim: Bakın, bir yıl oldu, neredeyse birçok üründe KDV yüzde 8'den yüzde 10'a çıktı, yüzde 18'den yüzde 20'ye çıktı. Bakın, hijyen malzemelerinde, sabunda, deterjanda, bezde KDV yüzde 8'den yüzde 20'ye çıktı ve şu anda bu KDV ve ÖTV artışının, bir yıl önce yaptığımız bu artışın enflasyon üzerindeki etkisini bir kere konuşmuyoruz ama şunu unutmayalım: Bugün o mazot, benzin dediğimiz meselemiz şu an Türkiye'de tarım da dâhil hepimizin ortak sorunu; orada litre başına ÖTV yüzde 2'ydi, o 7 liraya çıktı. Dolayısıyla, lütfen, rica ediyorum... Bizim siyasi şiarımız hep şu idi: "Ne aldanan ne aldatan olacağız." Dolayısıyla, bu, siyasi ahlaka sığmaz, bunun da tespitini yapmamız gerekiyor.
Şimdi, burada, ben özellikle vergi kanun teklifiyle ilgili olarak hızlıca bir iki konuya değinmek istiyorum. Bir, kayıt dışılık. Arkadaşlar, şu anda bu ülkede ölçülen kayıt dışılık rakamı yaklaşık 300 milyar dolar, 300 milyar dolar; gayrisafi millî hasılamızın neredeyse üçte 1'i. Benim, burada önerim şudur: Kayıt dışılıkla mücadelede ilk görev devletimize düşer. Nedir bu? Bizim devletimiz eğer her birkaç yılda bir vergi affı çıkarırsa, tacir akıllıdır, ne yapar? "Nasıl olsa vergi affı çıkacak." der. Bu kanun teklifinde "Biz artık vergisini zamanında ödeyen taciri, işletmeciyi daha fazla ödüllendireceğiz." deyip "Vergi affı getirmeyeceğiz." desek aslında biz kayıt dışılığa karşı mücadelede ilk adımı atmış oluruz. Burada kayıt dışılıkla ilgili olarak özellikle şu kanun teklifine baktığınızda, en önemli hedeflerden biri kayıt dışılıkla mücadele ve bu mücadelede ceza meselesi öne geliyor.
Bakın, burada şunu ifade etmek lazım: Elbette "Cezaların caydırıcılığı yok olmuştu." deniliyor arkadaşlar ama gerek Anayasa'nın 13'üncü maddesindeki ölçülülük ilkesine baktığımızda gerekse "İnsaf!" dediğimiz o şeyi hatırladığımızda 25 kat, 30 kat cezalar artırılmaz arkadaşlar. 3.400 lira olan bir ceza kademeli olarak 100 bin lira olmaz, böyle bir şey olmaz, zaten bir ödeme gücüyle ilgilidir ceza ve vergi. Bakın, şu anda, mükellefler zaten cezalarının -ortalama- sadece yüzde 25'ini, dörtte 1'ini ödüyorlar. Önemli olan ceza değil tahsildir; bu konuda yanlış bir adım atıldı, bence bunun da düzelmesi lazım.
Çok ifade edilmeyebilir, burada söyleyeyim: Kayıt dışılıkla mücadelede gayrisafi millî hasılamızın içinde yer alan ama hesaplar içine baktığımızda detayı göremediğimiz göçmen ve sığınmacılarla ilgili olarak kayıt dışıyla mücadelede o alanı da bizim mutlaka ihmal etmememiz gerekiyor.
Ve hasılat tespiti: Değerli milletvekilleri, iki dakikam kaldı, bu konu çok önemli. İktidar muhalefet fark etmez, sahaya indiğimizde millet bize bunu soracak yani hasılat tespitinde bize şu söyleniyor: "Gelir vergisi mükellefi olan işletmeler, serbest meslek erbabı ve esnafa deniyor ki: 'Vergi dairesinden memurlar gelecek, yılda 12 defa sizi araştıracak, denetleyecek.'" Bakın, bu demode bir şeydir. Çocukluğumuzda kendi işletmemizde bunları yaşadık; artık modern vergilemede böyle bir şey yok, her şey dijital ortamda. Siz böyle bir ekonomik şartta, bu kadar krizin olduğu bir ortamda yüz binlerce insanın dükkânına gidip kasalarda oturup bu denetimi yapacağınızı düşünüyorsanız siyaseten çok büyük bir yanlış yapıyorsunuz ve bunun bu şekilde gerçekleşmesi mümkün değil. Zaten denetim konusunda personel sıkıntımız var; 7.600 kişiyle taşrada bunun gerçekleşmesi mümkün değildir. Zaten denetleme oranımız da yüzde 2'dir.
Değerli milletvekilleri, devreden KDV konusunda büyük bir adaletsizlik var, detaya giremeyeceğim. Devreden KDV matrahtan değil devlete olan vergiden ya da SGK priminden düşülmesi lazım. Eğer matrahtan düşerseniz esnafı cezalandırmış olursunuz, esnaf vergisinin yüzde 75'ini kaybetmiş olur.
Emekliler konusunda çok konuşuldu. Artık, emeklilikte herkes maaşta eşitleniyor. Bir kere, bu emeklilikte prim gün adaletsizliği problemini önümüzdeki dönemde bu Parlamentonun mutlaka çözmesi lazım. Yine emeklilikle ilgili olarak -yani bunu bence hep birlikte yapabiliriz- bakın, biz emeklilerimize yüzde 5... Ya, düşünebiliyor musunuz, İstanbul'da 25-30 bin liraya 2+1, 3+1 daire bulamıyorsunuz, emekli olmuş ama bu şartlarda emekli geçinemiyor. Ne yapıyor? Çalışmak zorunda. Emeklinin maaşı asgari ücrete gelene kadar -bakın, şu anda asgari ücretin yüzde 43'ünü alıyor- emeklilere yüzde 5, o işverene verdiğimiz o destek devam etsin. O desteği keserseniz işsizliği engellediğinizi sanırsınız ama emeklilerimiz daha büyük zora girmiş olurlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temurci, lütfen tamamlayın.
SELİM TEMURCİ (Devamla) - Ben, tabii, burada sözlerimi tamamlıyorum. Bugün olimpiyat takımımızı Paris'e uğurladık. Yüz yıl önce cumhuriyetimiz kurulduğunda, 1924'te ilk olimpiyatlara Paris'te katılmıştık ve yine Paris'teyiz. Tabii, bu muhteşem bir duygu. İnşallah, bu duyguyla, ben ay yıldızlı bayrağın çok daha fazla göndere çekileceğine, sporcularımızın çok daha fazla madalyayla yurdumuza döneceğine inanıyorum. Bu vesileyle milletin Meclisinden 102 sporcumuza -farklı branşlarda yarışacaklar- onlara Rabb'imden üstün başarılar diliyorum. İnşallah, onları burada karşılayacağız.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, AK PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)