GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:18.07.2024

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Karın tokluğuna yaşıyoruz." diye bir söz var ancak mevcut iktidar sayesinde bu söz tarihe kaldı. Artık millet karnını doyuramıyor, asgari ücretle geçinenler, emekliler açlık sınırı 20 bin liranın altında maaş alıyor, milyonlarca vatandaş aç, milyonlarca vatandaş geçim sıkıntısında ve bu dönemin sözü de: "Azın ne kadar çok olduğunu yok bilir." Tam da böyle bir dönemi yaşıyoruz. Bu millete yokluğu alıştırdınız, bu millete yokluğu kader yaptınız. Bu milletin ev alma hayalini yok ettiniz, bu milletin araba alma hayalini yok ettiniz; bırakın evi, arabayı, bisiklet alma hayalini yok ettiniz.

Peki, bu yok eden iktidar bunu düzeltmeye muktedir mi? Bakıyorsunuz, bu haziran ayında enflasyon açıklanacaktı, bu açıklanacak enflasyona göre de memur, emekli zam alacaktı. Peki, bu iktidar ne yaptı? En önce haziran ayında yapılması gereken kamu zamlarını temmuza aktardı; bakın, şeytanlığa! Haziran ayında şayet o zamları yapmış olsa idi enflasyon oranları en azından temmuz ayındaki zamlarda geçerli olacaktı ancak bunu yapmayarak, temmuza aktararak enflasyon oranlarını düşürdüler.

Bir başka elle, TÜİK'le, yine enflasyon oranlarını düşük göstermek adına, TÜİK hayalî marketlerden yaptığı alışverişle enflasyonu belirledi. Bu TÜİK'e ilişkin bir kelime daha etmek lazım: TÜİK; işçinin, memurun vergileriyle ayakta kalan bir devlet kurumu. (CHP sıralarından alkışlar) Bu devlet kurumu, bu iktidar tarafından vergileri alınan milletin yoksullaşması adına kullanılıyor yani bir anlamda, yankesicilikte TÜİK kullanılıyor; bir anlamda, emekçinin cebinden para çalınmasında yine TÜİK kullanılıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Hani, zannedersiniz ki yüksek maaşlar veriliyor, bu yüksek maaşları azaltmak için, hazinenin yükünü azaltmak için bunu yapıyorlar. Hâlbuki baktığınızda, zaten verilen üç kuruş; verilen aylıklara baktığınızda, hiçbiri geçimini sağlamaya zaten yetmiyor.

Bunlarla da bitmiyor, her zam öncesi sarayın algı operatörleri sahneye çıkıyor; bunlara "algı operatörü" diyebiliriz, "saray mümessili" diyebiliriz ama eninde sonunda maaşlı temsilciler; bu arkadaşlarımız televizyonlara çıkıp milletin alacağı ücretlerle ilgili yorumlar yapıyor. İşte, en son emekli maaşıyla ilgili, hatırlıyorsunuz, önce ne duyduk? Kök maaş düşük olduğu için emeklilere 10 bin liranın üzerinde, daha fazla zam yapılmayacak diye duyduk. Yine, bu televizyonda çıkan köşe yazarları, temsilciler, saray temsilcileri önce "11.000 çok iyi bir rakam." dediler, sonra döndüler, o rakamı 12.000 liraya çıkardılar. Bununla da yetinmediler, "Bunu kesin Cumhurbaşkanı daha yukarı çıkarır." diye algı operasyonlarına devam ettiler. Yandaş basında bu ısıtıldı, saraya servis edildi ve sonunda Cumhurbaşkanı 500 lira ilave yaparak emekli maaşını 12.500 lira yaptılar. Peki, 12.500 olunca yeterli mi? Enflasyona baktığınızda enflasyon altı ayda yüzde 37 yükselmiş ancak buradaki oran yüzde 20'yi bile bulmuyor. Peki, 500 lira emekliye ne fayda sağlar? Sadece tüpten örnek vereyim: Yılın başında tüp 587 lira iken şimdi 756 lira. Yani algı yönetimiyle bile bu aldatmayı kapatamadınız, resmen 2.500 lira zam yapılan emekliye ihanet ettiniz. Tabii, bunlarla da bitmiyor, her yaptıkları yasa teklifinde bu oyunu oynuyorlar. Şimdi, yurt dışı harçlarına ilişkin buraya yine teklif geliyor. Hatırlayın, onda da benzer şekilde yine bir şeytanlık içerisindeydiler, önce yurt dışı harçlarının 3.000 lira olduğunu söylediler, sonra onun 1.500 lira düşürüleceğini söylediler, en son gelen teklif 500 lira. Peki, yurt dışı harç pulu ne kadardı? 150 lira. Kaç lira yapılıyor? 500 lira. Tam 3 katından daha fazla artış yapılmasına rağmen 3.000 liradan 500 liraya düşürmüş gibi algı operasyonu yaptılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Hemen bitiriyorum.

Türkiye bunları hak etmiyor ve bu yaşananların da elbette karşılığını verecektir ancak iktidar devam ediyor. Buradan Mehmet Şimşek'in kararlarına bırakılmaması gerektiğini, kredi kartının bile taksitli olduğunu bilmeyen bir Maliye Bakanına bu gidişatın bırakılmaması gerektiğini, zenginleri seven yöneticiler yerine bu ülkede yokluk ve yoksulluk çekenlere ilişkin bu Meclisin bir görevi olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Özellikle sarayın o kalın duvarlarına, yükselen duvarlarına karşı, bu Mecliste görev alan, halkın oylarıyla gelenlerin -1'inci parti dâhil olmak üzere- bu ülkenin yaşadığı geçim sorununa çözüm bulması gerektiğini ifade ediyorum. Şayet bu feryadı duymazsanız bari erken seçime yol verin diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)