Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 104 |
Tarih: | 17.07.2024 |
CHP GRUBU ADINA RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda tasarruf tedbirleri kanunu olarak bilinen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin -Uzun bir isim değil mi? Bu da bir torba kanun çünkü- tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyeti ve televizyonları başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken, 12 Temmuz tarihinde İzmir'de elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Yargıya intikal eden olayın bir an önce sonuçlanması ve sorumlularının tespit edilerek en ağır cezaların verilmesi en büyük dileğimizdir fakat dün itibarıyla hem Cumhuriyet Halk Partisi hem İYİ Partinin elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin olarak Meclis araştırması açılması önergeleri reddedildi ve bunun için gerekçe olarak da konunun yargıya intikal etmiş olması gösterildi. Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konunun görüşülmesine herhangi bir engel yok, yargı ayrıca zaten bir olay üzerinden çalışacak ama genel olarak elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinin çok büyük problemler yarattığını biliyoruz ve görüyoruz. Bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırmayacaksa ne zaman, neyi araştıracağız? Bundan daha önemli ne var? Ülkeyi ilgilendiren, toplumu ilgilendiren konuların Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar) Burada bir iktidar-muhalefet ayrımının dışında, bütün milletvekilleri olarak bunu yapmakla sorumlu olduğumuzu düşünüyorum.
Tabii, şimdi bir yine kanun teklifiyle karşı karşıyayız, birbiriyle ilişkisiz 16 kanun ve 2 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapan, 31 maddeden oluşan bir torba kanun bu. Değerli arkadaşlar, defalarca konuştuk, önümüze gelen kanun tekliflerinin torba kanun formatında gelmesi yanlış çünkü konuların kendi içinde bir bütünlüğüyle görüşülmesine ihtiyaç var. Bakın, burada birbiriyle ilişkisiz konular var. Ben burada tümü üzerine konuşuyorum ve hemen hemen bütün torba kanunlarda konuşmamızın ilk beş dakikasını, on dakikasını bu usul tartışmasına ayırıyoruz; böyle bir görüşme sistematiği olmaz. Burada kanunda bir değişiklik yapılıyor. Acaba o kanunun bütünü açısından baktığımızda bu ne getiriyor, ne götürüyor, ne yazık ki bunları bilemiyoruz. Bu sistem son derece yanlış bir sistem. Bu sistemin bir an önce terk edilmesi gerekiyor. İç Tüzük'te buna ilişkin olarak aykırı bir hüküm yok; o yüzden torba kanun sistematiğinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesinin bir an önce engellenmesi gerekiyor.
Diğer taraftan, tali komisyonlar çalıştırılmıyor. Bakın, gene bize asli komisyon olarak geldi, tabii ki görüşeceğiz ama tali komisyon var, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ama bu Komisyonu ilgilendiren konular var burada. Hâlbuki orada görüşülmüş olsaydı, ondan sonra oradaki fikirler bize gelmiş olsaydı çok daha verimli, çok daha kaliteli bir yasama süreci oluşurdu ama ne yazık ki bu konuda da gene torba kanun gibi son derece yanlış bir uygulama var.
Yine, başka bir konu, düzenleyici etki analizleri, bakın, önümüze düzenleyici etki analizi geldi. Bu çok önemli bir konu, gelen bir kanunun bütçe gelirleri ve giderleri açısından ne getirip ne götürdüğünün bilinmesine gerek var, ayrıntılı bir biçimde bilinmesi gerekiyor ama ne yazık ki önümüze gelen düzenleyici etki analizi son derece yetersiz bir analiz. Birkaç örnek vereyim: Mesela, teklifin 2'nci maddesinde satılması planlanan kamu taşıtlarının sayısı, araç türleri itibarıyla dağılımı, satıştan elde edilecek gelirlere ilişkin hiçbir şey yoktu burada. 10'uncu maddede yer alan düzenleme nedeniyle ne tutarda bir devlet iç borçlanma senedi ihraç edilecek, buna ilişkin bir bilgi yoktu. 11'inci maddede elektrikli araçlar için getirilen ÖTV indiriminin bugün ve gelecekte ne kadarlık bir vergi kaybına neden olabileceğine ilişkin bir planlama, yapılmış bir hesaplama yok. O zaman düzenleyici etki analizini niye yapıyoruz? Görüntüyü kurtarmak için. Bunu kabul etmiyoruz, düzenleyici etki analizleri Meclisin kaliteli kanun yapması için son derece gereklidir.
Son olarak şunu söyleyeyim, bakın, temel kanun olarak görüşüyoruz bunu, temel kanun olarak görüştüğümüzde bölümler itibarıyla görüşüyoruz. Hâlbuki bir bütünlük içinde olmuş olsaydı bu, başka bir kanun, torba kanun değil, bir kanun bütünlüğü içinde gelseydi son derece verimli olacaktı ve her madde üzerinde konuşacaktık. Burada önerge vermediğimiz zaman konuşamıyoruz. Bütün bunların hepsi usul üzerine çok ciddi eleştirilerimizdir.
Tabii, burada şunu söylemek isterim: Bu, adı üzerinde zaten, tasarruf tedbirleriyle ilgili olan bir kanun, genel gerekçede de bu var ve kamuoyunda da böyle algılandı. Fakat değerli arkadaşlar, kanun teklifinde sadece 2 tane madde var bu konuyu ilgilendiren, hadi, dolaylı olarak da koyduğumuz zaman 5 madde diyebiliriz ama onun dışında, başka konularla ilgili düzenlemeler var. Şunu görüyoruz biz, mayıs ayında çıkan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nin son derece verimsiz, verimliliği artırmayan ve tasarruf yapmayan bir paket olduğu ortaya çıktı. Bakın, şimdi burada bir kanun getirildi, bu kanunda, biraz önce söylediğim gibi, buna ilişkin tedbirler yok ama daha önemlisi, bu uygulanan paket, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, genelge de çıktı üzerine, son derece yetersiz. Hani bir laf var Türkçede "Dağ fare doğurdu." aynen o şekilde. Tasarruf yok, verimlilik zaten hiç yok.
Yani, aslında, ben şunu görüyorum, AKP, iktidar partisi, algı yönetimiyle işi götürmeye çalışıyor ama algı yönetimiyle götüremezsiniz arkadaşlar. Yani artık yolun sonuna geldiniz, yapmıyorsunuz bir şey, bütün toplum bunu görüyor. Bakın, bu tasarruf paketi AKP iktidarları döneminde çıkarılan 6'ncı tasarruf paketi ve hemen hemen hepsi birbirinin aynısı ve hiçbir gelişme, bir iyileşme sağlanamamış. Bunun içinde vergi reformu yok. Hani, yarın Plan ve Bütçe Komisyonuna vergiyle ilgili bir kanun teklifi geliyor, ona hızlı olarak bir göz attım, içinde hiçbir şey yok; ne vergi adaleti var ne dolaylı-dolaysız vergi ayrımının düzeltilmesi var ne de vergi harcaması var. Hani, istisna, muafiyet ve indirimler nedeniyle vazgeçilen vergiler, vergi harcamaları ne kadar biliyor musunuz değerli arkadaşlar 2024 yılında? 2,2 trilyon. Pakete hızlı bir baktım, yeni geldi düzenleyici etki analizi; bu pakette vergi harcaması 30 milyar lira yani istisna ve indirimlerden vazgeçilmesi sadece 30 milyar; 2,2 trilyonluk bir paket içinde. Hiçbir şey yok bunun içinde; kamu-özel iş birliğiyle yapılan projeler yok. Bakın, 2024 yılında 162,4 milyar; önümüzdeki 2024-2026 döneminde 673,6 milyar liralık bir kamu-özel iş birliği modeli var. Buna tıkır tıkır para ödüyoruz, döviz cinsinden ödüyoruz; garantiler vermişiz, köprülerde, otoyollarda araç geçiş garantileri, havaalanlarında uçuş garantileri ve şehir hastanelerinde yatak garantileri. E, ne olacak? Niye buna dokunmadık tasarruf paketinde, neden kamu-özel iş birliğiyle ilgili hiçbir madde yok? Bu soruyu soruyoruz.
Kamu ihale sistemiyle ilgili hiçbir düzenleme yok. Değerli arkadaşlar, bakın, iktidarınız döneminde Kamu İhale Kanunu yaklaşık 200 kere değişti ve bugün Türkiye'de hukuksuzlukların, usulsüzlüklerin, yolsuzlukların temeli olarak görülen bir kanun var. Neden buna ilişkin bir şey getirmediniz? Eğer gerçekten samimi olsanız buna ilişkin bir şeyler getirirdiniz. İsrafın azaltılması için ciddi hiçbir tedbir yok. Bakın, bütçede yeni rakamlar açıklandı: Mal ve hizmet alım giderleri artmaya devam ediyor, temsil ve ağırlama giderleri artmaya devam ediyor. Daha geçen hafta ABD'deki NATO zirvesine Cumhurbaşkanı 5 uçakla katıldı arkadaşlar; 1 uçak önceden gitti TBMM Başkanı ve yanındaki heyeti, arkadan 4 uçak, 1 uçak da Cumhurbaşkanının zırhlı aracını taşıdı. El insaf arkadaşlar, böyle gayriciddi bir iş mi olur!
Bir de getirdiğiniz bu işin içinde diyorsunuz ki: "Tasarruf tedbirlerine uymayan kamu görevlilerine verilen disiplin cezaları Cumhurbaşkanına bildirilir." Arkadaşlar, bir laf var Türkçede, kimi kime şikâyet ediyorsunuz? Bu israfı yapan, buna uymayan zaten sarayın ta kendisi. Böyle gayriciddi iş mi olur! Ama şu çok açık ve net, çok açık: Tasarruf paketinin yükü kamuda çalışanların üzerinde. Personel servis hizmetleri kaldırılıyor, lojman kiraları artırılıyor, sosyal tesisler satılacak, kamuda yeni personel alımı üç yıllığına yasaklanıyor.
Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye'de, bugün atanmayı bekleyen eğitimde, sağlıkta, sosyal hizmetlerde, tarımda meslek mensupları var. Öğretmenler, ziraat mühendisleri, veterinerler, sağlık teknikerleri, sosyal hizmet uzmanları; bunlar en önemli konular; sosyal hizmet, çocuk bakımı, yaşlı bakımı.
Kamu hizmetlerinin nicelik ve nitelik olarak etkin ve yeterli sunulması bir devletin olmazsa olmaz kurallarından ve vazgeçemeyeceği ilkelerden bir tanesidir ama ne yazık ki burada bu yok. Tamamen bu tasarrufta hiç kimse tasarruf yapmıyor. Tasarrufun bütün yükü bu ülkede çalışan kamu çalışanlarının üzerine yüklenmiştir.
Tasarruf paketinin büyüklüğü ne kadar? Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bunu açıklamadı. Yaklaşık 100 milyar diye bir rakam söylendi, 100 milyar hadi olsun 150 milyar. Bütçe büyüklüğü 11,1 trilyon arkadaşlar, bütçe içindeki pay binde 9, yüzde 1 bile değil, millî gelir içindeki pay binde 2,5; el insaf, böyle tasarruf paketi olmaz. Hem bu çıkan tasarruf paketi hem de buna dayalı olarak önümüze gelen bu kanun teklifi son derece yetersizdir. Burada ciddi hiçbir tasarruf yok, dediğim gibi, sadece algı yönetimiyle işi sürdürmeye çalışıyorsunuz.
Kanun teklifinde başka ne yok? Türkiye bu kadar büyük bir bölüşüm şoku yaşarken arkadaşlar; işçi yok, memur yok, emekli yok, esnaf yok, çiftçi yok, kamuda çalışan taşeron yok, hiçbirisi yok; oysa bakın, Türkiye'nin kalbi buralarda atıyor. Biz bu kanun teklifini Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşürken "Bizim sorunlarımızı çözün." diye emeklilerden, çiftçilerden, esnaftan, asgari ücretle çalışanlardan her gün bize yüzlerce, binlerce mail geldi. Asgari ücretle çalışan milyonlarca insan, yılın ikinci yarısında asgari ücret artışı bekliyor arkadaşlar, şu anda açlık sınırının altında.
Bakın, asgari ücreti sadece "bir komisyonda belirleniyor" diye değerlendirmeyin çünkü asgari ücret artışı bu ülkedeki birçok ücret ve gelir seviyesini belirliyor; mesela, İşsizlik Fonu'ndan yapılan işsizlik yardımları asgari ücrete göre belirleniyor, Genel Sağlık Sigortasından yararlanma koşulları asgari ücrete göre belirleniyor. Emekli, maaş artışı bekliyor; en düşük emekli maaşının asgari ücrete eşitlenmesini... Emekli, intibak yasası istiyor; emekli, ekonomik büyümeden pay almak, refah payı almak istiyor; aylık bağlama oranlarının ve güncelleme katsayılarının yeniden arttırılmasını istiyor. Çiftçi, girdi maliyetlerinin azaltılmasını istiyor ama ne yazık ki bu kanunda buna ilişkin hiçbir şey yok. Şu ana kadar uygulanan yanlış politikaların yükü bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın üzerinde ve görüyoruz ki bunların üzerinde olmaya devam edecek.
Son olarak, birkaç madde üzerinde durmak istiyorum; tabii, torba kanun olunca çok madde var ama önemli maddeler. Biri, 5'inci madde, BOTAŞ'ın görevlendirmeler nedeniyle hazineden alacağı görev zararı alacaklarıdır ve doğal gaz ithal etmesi nedeniyle KDV ve gümrük vergisi borçları; bu ikisi birbirinden mahsup ediliyor. Daha önce 2 kere kanunlaşmış, 2021 ve 2022 Aralık aylarında fakat bu mahsup işlemi doğru değil; bu, Anayasa'ya aykırı çünkü ilgili yıl bütçe kanununda yer alan miktarların kanun teklifleriyle başka bir kanununa ek geçici madde eklenmesi suretiyle değiştirilmesi veya silinmesi Anayasa'nın 116'ncı maddesine aykırı. İki, ayrıca bütçeleme ilkelerinden gayrisafilik ilkesine de aykırı. 5018 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesi diyor ki: "Tüm gelir ve giderler gayrisafi olarak bütçede gösterilir." Siz mahsuplaştırdığınız zaman bunları gelir ve gider olarak göremiyoruz. Yarın önümüze kesin hesap kanun teklifi geldiği zaman orada da göremeyeceğiz. Böyle bir şey olmaz, Anayasa'ya ve yasalara aykırı bir durumdur. Bunun kanun teklifi metninden çıkartılması gerekir.
Madde 10, Kamu bankalarının sermaye artırımında kullanabilmesi için Hazinenin, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi İstikrar ve Denge Alt Fonuna ikrazen özel tertip devlet iç borçlanma senedi vermesi. Bakın, bu kamu bankalarının sermaye artırımı ne ilk ne de son, öyle anlaşılıyor devam edecek. Mayıs 2021'de 21 milyar lira aktarılmış kamu bankalarına, Mart 2022'de 51,5 milyar lira aktarılmış, Mart 2023'te 111,7 milyar lira artırılmış ve nasıl oluyor biliyor musunuz bunlar? Bunları, normalde Hazinenin çıkarması gereken senetleri Türkiye Varlık Fonunun altındaki bir alt fon aracılığıyla yapıyorsunuz. Burada şu soruları sorduk, Komisyonda bilgi alamadık: Ne kadarlık bir borçlanma yapacaksınız? Kamu bankalarının şu anda ihtiyacı olan sermaye artırımı ne kadar?
İki, neden borçlanmayı Hazine eliyle değil, Türkiye Varlık Fonunun bir alt fonu eliyle yapıyorsunuz? Sayıştay denetiminden kaçırmak için mi?
Üç, kamu bankaları neden zarar ediyor? Eğer kamu bankaları eliyle belli gruplara, yandaşlara kaynak aktarılıyorsa kamu bankaları tabii ki zarar eder. Bunun ciddi bir biçimde Meclis tarafından araştırılması gerekir. Bu düzenleme yapılacaksa ek bütçeyle yapılmalı, Anayasa'ya aykırı.
Madde 11'le elektrikli, özellikle hibrit olan araçlar üzerinde bir ÖTV indirimi sağlanıyor; yüzde 80 olan ÖTV oranı bazı araçlar için yüzde 70, yüzde 60, yüzde 30'a indiriliyor. Şimdi, kamuoyunda bu düzenlemenin adrese teslim bir düzenleme olduğu konusunda âdeta bir konsensüs oluşmuş durumda. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de 1 milyar dolarlık yatırım yapan, basında da çıkan, bir Çin firması BYD'nin "SEAL U" modelini kapsayacağı iddia ediliyor. Bir kere, şu soruyu soruyoruz: Bu düzenlemeye neden gerek duyuldu? Bu düzenleme hangi marka ve model araçları etkileyecek ve en ilginci, en önemlisi, yerli ve millî otomobilimiz Togg'u nasıl etkileyecek? Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konuları gündeme getirdik ve biliyorsunuz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) de TOGG'un hissedarlarından, bu işi yapan kurumlarımızdan biri; bunun Togg'u olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Değerli milletvekilleri, Togg'a sahip çıkalım. Bu kadar büyük iddialarla Türkiye'de bir Togg, bir elektrikli otomobil yapılması söz konusu oldu ama burada yaratılan haksız rekabetle, olumsuz bir bakışla Togg olumsuz etkilenecek; bunu kabul etmiyoruz, böyle bir şey olmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Çin firması burada, Türkiye'de yatırım yapacak, otomobil üretecek fakat ilginç olan, bu gelen düzenlemeyle otomobil üretene kadar ithal ettiği bütün araçları bu ÖTV indirimiyle alacak, bunu kabul etmiyoruz; Türkiye'de bir üretim yapılmış olur, iki yıl, üç yıl, dört yıl sonra fabrika biter, hayata geçer, o zaman konuşulur bunlar teşvik kapsamında ama bugün böyle bir şey yok. Bu yatırımın ne kadar olduğunu bilmiyoruz, sözleşmelerini bilmiyoruz, ne getirecek ne götürecek, ne zaman fabrika bitecek, ne zaman üretime geçecek bilmiyoruz değerli milletvekilleri. Böyle bir şey olmaz çünkü bu firma ithalat yapacak yani ciddi bir ithalat, 100 bine yakın bir ithalat yaptığını düşündüğünüz zaman o Türkiye'ye girecek olan 1 milyar doların kat kat fazlası bu vergi indirimi yoluyla dışarı çıkacak. Bir taraftan, siz diyeceksiniz ki: "Dışarıdan doğrudan yabancı yatırım getirdik." ama aslında vergi indirimiyle sonuç itibarıyla bunun kat kat fazlasını ödemiş olacağız. Böyle milliyetçilik olmaz, böyle ülke sevilmez, böyle yurtsever olunmaz. Ülkeyi sevmek demek bu ülkenin çıkarlarını her şeyin üstünde tutmak demektir ve bunun için de bu maddenin son derece yanlış olduğunu ve madde metninden çıkarılması gerektiğini söylüyoruz. Burası Türkiye, burası muz cumhuriyeti değil. Doğrudan yabancı sermaye gelecekse dediğim gibi gelir, o koşullar için de gerekli yatırımı elbette yapar.
Son olarak madde 29'a değineyim. Bu kamu görevlileri için biliyorsunuz, çoklu maaş uygulaması dediğimiz hikâye bu yani bir kamu görevlisi birden çok şirkette, kamu şirketinde görev aldığı zaman işte yönetim kurulunda, danışma kurulunda, denetim kurulunda, komitelerde, komisyonlarda görev aldığı zaman birçok maaş, 4 maaş, 5 maaş, 10 maaş alıyordu. Şimdi, burada önümüze baktığımız zaman bu sınırlanıyor, sadece tek maaş alınması söz konusu olacak gibi gözüküyor. İlk bakışta baktığımız zaman olumlu gibi, hatta bir de miktar koymuş -tam rakamı söyleyeyim- 98 bin 42 lira ama burada bakın, bizim en çok eleştirdiğimiz konulardan biri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim üzerinde çok durduğumuzu ve bu çoklu maaş uygulamasını eleştirdiğimizi biliyorsunuz, bütün kamuoyu da bunun bilgisine sahip ama burada ciddi eleştiriler var. Birincisi, söz konusu düzenlemenin kamu açısından kapsamı genişletilmeli; bakan yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki politika kurul üyeleri, ofis yöneticileri, Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki şirketlerde görev alanlar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamındaki kuruluşlara kayyım olarak atananlar da burada kapsanmalı, bunlar kapsanmıyor. Bu da yetmez, diyelim ki dışarıdan kamu görevlisi değil, özel bir kişi, özel şahıs geldi, isterse kamuda var olan şirketlerin 5'inde, 10'unda birden görev alabilir; o zaman kamu görevlisi değil, kamu ya da özel herhangi bir kişinin kamuya ait bir şirkette sadece bir kere görev alabilmesini sağlamak zorundayız. Orada bir ücret... Sonuçta manevi tatmini olan bir iştir ülkeye hizmet etmek; memlekete, insanlara, topluma hizmet etmek önemlidir. 98 bin lira çok yüksek, bugün Türkiye'de milyonlarca insan asgari ücretle geçiniyor, bu da asgari ücret seviyesine çekilir, çok makul; sonuç itibarıyla yapılan hizmetin karşılığı alınmış olur.
Daha birçok maddede eleştirimiz var ama konuşmamı burada bitirmek istiyorum. Konuşmamda bahsettiğim hususlar çerçevesinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kanun teklifine ret oyu vereceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)