| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 11.07.2024 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Kanunu'yla ilgili yapılan değişikliği konuşuyoruz.
Doğrusu, burada birçok mesele anlatıldı; ama şöyle bir tarihsel arka plana gidersek, bir ara aday öğretmen sistemi krizi vardı, bir ara Erkan Mumcu döneminde, Hüseyin Çelik döneminde 717 dersin program değişikliği vardı, Ömer Dinçer döneminde 4+4+4 krizi vardı, Nabi Avcı'yla gelen dershane krizi ve bu krizler, millî eğitim üzerindeki ameliyatlar, operasyonlar devam ediyor. Tabii ki bu değişiklikler yapılırken bu değişikliklerin milyonlarca yurttaşı etkilediği göz ardı ediliyor iktidar tarafından; milyonlarca öğrenci, yüz binlerce öğretmen, veliler, kardeşler bundan etkileniyor. Bir çocuğun bir sonraki yıl hangi sınava, hangi sistemle gireceğini bile bilmiyorlar. Öğretmenler bir sabah kalkıyorlar, "Başöğretmen olabilirsin, uzman öğretmen olabilirsin." diye bir ayrıştırma var. İşte, mülakat aldatmacasıyla yıllardır bekleyen hayal kırıklıkları var ve sözleşmeli öğretmenlere dayatılan hukuksuzluklar var.
Bu alandaki sorunlar çok fazla ama ben bir konuda konuşmak istiyorum, o da MESEM; çocukların işçileştirilmesi meselesi. Hakikaten benim uzmanlık alanım değil ama biraz çalıştım, hani ne oluyor burada, ne bitiyor diye. Şunu gördüm -ilk gördüğüm haberlerden biriydi, çok etkilenmiştim- Arda Tonbul 14 yaşında bir iş kazasında yaşamını yitirmişti ve bu aynı zamanda öğrenciydi. Peki, MESEM nedir? Aslında 2016 ve 2021'de iki ayrı yasal düzenlemeyle geldi. Çıraklık eğitimi örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı ve bu da yetmedi, 11'inci sınıf öğrencilerine ücretin yüzde 30'u; 12'nci sınıftaki kalfalara ise verilecek ücretin yüzde 50'sinin ödenmesine karar verildi yani bir teşvik hâli var; çocukların hem okuyup hem çalışma hâli, bir gün okula gidiyorlar, dört gün bu "eğitim" adı altındaki çıraklık ya da kalfalık işini yapıyorlar.
Şimdi, bir gün yaptığım araştırmada en azından bu teoriye çok devam edilmediğini gördüm çünkü çocuklar o kadar yorgun argın bir durumda, açıkçası teorik eğitime giremiyorlar, girmiyorlar değil. İşverene bir külfeti de yok çünkü zaten parayı İşsizlik Fonu'ndan ödüyorlar ve açıkçası bir patlama meydana geliyor. Bunu Millî Eğitim Bakanı bir ara açıkladı; 1,5 milyona yaklaştı, sonra 2 milyona kadar çıktı. Neden? Çünkü ülke yoksullaştırılıyor, çünkü ekonomik buhran velileri de öğrencileri de yoksullaştırıyor ve ne oluyor? Çocukları gerçek anlamda istedikleri bir eğitime yönlendiremedikleri için, okutamadıkları için "Hem çalışsın hem de para kazansın." gibi bir anlayışa mecbur bırakılıyorlar ve bu patlamanın anlamı da bu tabii ki.
Diğer yandan, 81 ilde her konuda bu kadar becerikli değil iktidar ama organize sanayi bölgesinin tamamında mesleki eğitim merkezleri açılmış ve öğrenci istihdamı konusunda bir denetim var mı? Hakikaten bu çocuklar ne iş yapıyor, ne kadar yemek yiyorlar, ücretlerini alıyorlar mı, iş kazalarının önlenmesi için hangi tedbirler alınıyor? Bunlara bakıyoruz, aktif bir denetim olmadığı gibi fiilî bir ucuz iş gücü olarak değerlendirildikleri konusunda bu alanda çalışan bütün uzmanlar hemen hemen birleşiyor. Çocuk yaşta işçileştiriliyor ve sömürülüyor aynı zamanda, emeği üzerinde ciddi bir sömürü oluyor, fiilen ucuz bir iş gücü yaşanmış oluyor. Tabii ki tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde de çalışabiliyorlar. Bu tehlikeli işlerde çalıştıkları için iş cinayetlerine aynı zamanda bir davetiye çıkarma hâli de var.
Yani bu Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'ni konuşurken MESEM'leri göz ardı etmemeliyiz. Yani çocukların o okulları tercih etmesinin özgür iradeye dayanmadığını, şartların dayatması olduğunu, ailelerin bu konuda başka bir seçeneklerinin olmadığını ve bırakılmadığını, mevcut düzen içinde çocuklarını işçileştirmek, iş cinayetlerine kurban gitme konusunda âdeta bir kabul oluştuğunu görüyoruz. Bu nedenle, bu sistemin bu yönüyle işlenmesini kesinlikle doğru bulmuyoruz. MESEM'ler konusunda partimizin aktif bir çalışması da var, çocuk komisyonumuz da var. Bu konudaki çalışmalarımıza, önerilerimize devam edeceğiz diyorum ve teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)