| Konu: | Özellikle emekliler ve asgari ücretliler bakımından artık yaşamın dayanılamaz bir noktaya geldiğine, milyonlarca emekli, asgari ücretli zor koşullarda yaşarken birilerinin üçer dörder maaş almaya devam ettiğine, dün Plan ve Bütçe Komisyonunda ve bugün Adalet Komisyonunda görüşülen kanun tekliflerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 11.07.2024 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizin en yakıcı gündemi yoksullaşma, geçim sıkıntısı. Özellikle emeklilerimiz ve asgari ücretliler bakımından artık yaşam dayanılamaz bir noktaya gelmiş durumda. Herkesin gözü kulağı sarayda, Cumhurbaşkanında, Mehmet Şimşek'te, Mecliste ve zam istiyorlar, haklı olarak zam istiyorlar. Özellikle emeklilerimizin, 2 milyon emeklimizin kök maaşı 8 bin lira, eğer yüzde 24 zam yapacaklarsa maaş artışından bir kuruş bile ellerine geçmeyecek. Bir an evvel kök maaşın artırılması gerekiyor. 2 milyon emeklimizin de geliri 10 bin lira düzeyinde, yüzde 24 artırsanız ne olacak? 2 bin lira, 3 bin lira sadaka gibi verseniz ne olacak? Emekli nasıl geçinecek, nasıl yaşayacak? Emekli eşiyle ilaç alsa, bir tansiyon, bir şeker ilacı alsa aylık ödemesi gereken 500-600 lirayı bulurken emekliye "Sen al 12 bin lirayla geçin, sana bu zam yeter demek." insafsızlıktır. Diyorlar ki: "Emekli maaşını asgari ücret seviyesine çekmemiz mümkün değil." Peki, sizin kamu-özel iş birliğiyle yapılan, şirketlere, yandaş şirketlere milyarlarca dolar döviz kirası ödemeniz mümkün oluyor. Har vurup harman savurmak mümkün, yandaş şirketlerin vergi borcunu silmek mümkün ama emekliye gelince mümkün değil. Bunu kabul etmiyoruz. Tercihinizi milyonlardan yana, açlığa mahkûm ettiğiniz milyonlardan yana yapacaksınız, bütçenizden verecekseniz emekliye vereceksiniz, asgari ücretliye vereceksiniz, memurunuza vereceksiniz. Yüzde 24 enflasyon rakamı zaten yalan. Bunun yalan olduğunu, sahte olduğunu herkes biliyor, kimse bu oyuna razı değil ve mutlaka bir çözüm bekliyorlar ama beyler hâlâ toplanacaklar, konuşacaklar. Bu akşam da toplanacaklarmış ama diyorlar ki: "Öyle heveslenmeyin, bizim toplantımız zam için falan değil çay içeceğiz." Bu dönemde, herkesin beklediği bir dönemde insanların umutlarıyla oynamayın, insanları açlığa terk etmeyin.
Peki, milyonlarca emekli, asgari ücretli böylesine zor koşullarda yaşarken birileri ne yapıyor? Birileri üçer, dörder maaş almaya devam ediyor Sayın Başkan. Tasarruf paketi getirdiler, daha dün görüşüldü Plan ve Bütçe Komisyonunda. İlk başta sanki çift, çoklu maaşlara sınırlama getiriyormuş gibi görünüyor ama bakıyorsunuz ki Varlık Fonu şirketlerini dışarıda tutmuşlar. Yani ne demek? Türkiye'nin göz bebeği, sermaye yapısı kuvvetli, azıcık para kazanan ne kadar şirketi varsa Varlık Fonuna koymuşlardı ve Varlık Fonunun o geniş yönetim kurullarında bol maaşlar, yağlı ballı maaşlar almak serbest olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayalım lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halkbank, Borsa İstanbul, Türk Hava Yolları, PTT, BOTAŞ, Turkcell, TÜRKSAT'tan -say sayabildiğin kadar- bunlardan yağlı ballı maaş almaya devam edecekler. Biz bunu asla kabul etmiyoruz, tasarruf yapılmalıdır. Tasarruf yapılacaksa saraydan başlanacak, jetlerden başlanacak, lüks araçlardan başlanacak, şatafattan başlanacak, silinen vergi borçlarından başlanacak, kur korumalı mevduatla verilen 1,2 trilyon para kime verildiyse o para alınacak, Türkiye'nin başına kur korumalı mevduatı bela edenlerden de hesap sorulacak. Kimin bunu bela ettiğini de hepimiz biliyoruz; bir ekonomist vardı Türkiye'de, her şeyi biliyordu, ekonominin en iyisini biliyordu, nas varken faiz veremezdi; faiz yüzde 8,5'tan geldi şimdi -gerçek faiz- yüzde 50'lere ve bedelini maalesef 85 milyon olarak ödüyoruz.
Sayın Başkan, sabrınızı zorlamayacağım, sadece bir konu var çok önemli; şu anda Adalet Komisyonunda görüşülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Adalet Komisyonunda görüşülen yasa teklifiyle, kadınlarımıza tekrar eşlerinin soyadını alma zorunluluğu getiriliyor. Bu, iki yönden son derece tehlikeli. Birincisi, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükmün aynısını getirerek, şu yüce Meclisin çatısı altında Anayasa'ya yani namusları ve şerefleri üzerine yemin ettikleri Anayasa'ya meydan okuma cesaretini gösteriyorlar. Bunu şiddetle reddediyoruz. Burası Anayasa'ya meydan okunacak yer değildir, Anayasa'ya uyulacak yerdir. Tabii ki Anayasa değiştirilebilir ama Anayasa'yı değiştirecekseniz de bulacaksınız 360'ı, 400'ü, öyle geleceksiniz. Ama bununla bile yapamazsınız çünkü Anayasa'nın eşitlik ilkesi 2'nci maddesindedir ve değiştirilemez; bunu da hatırlatmış olalım. Ayrıca da kadınları ikinci sınıf gören, "geleneğimiz" bahanesine yaslanarak, aile birliği bahanesine yaslanarak kadınları eşit görmeyen anlayışı da toptan reddediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) - Son cümle Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Mikrofonu açamıyoruz, beş dakikayla sınırladık.
Buyurun siz de, tutanaklara geçsin.
MURAT EMİR (Ankara) - Peki.
Bu ülkenin kadınlarını ikinci sınıf görmenin bedelini çok ağır yaşarsınız, ateşle oynuyorsunuz. Ateşle oynamaktan vazgeçin. Tüm kadınlar sizi öyle bir çarpar ki neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)