| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 10.07.2024 |
KÜRŞAD ZORLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bir eğitimci, bir akademisyen olarak bu kadar önemli bir konuda bir araya gelerek böyle bir yasalaşma sürecine ortak olduğumuz için gerçekten son derece üzüntülüyüm. Zira 20 milyona yakın öğrencimizin, 1,2 milyon öğretmen, 1 milyona yakın atama bekleyen öğretmen ve bunların ailelerini de bir araya getirdiğimizde bunların gelecekleri hakkında vereceğimiz bir karar -kanun teklifinden bahsediyorum- içeriği itibarıyla bütün eğitim camiasını neredeyse ayağa kaldırmış durumdadır. Onlar bu kadar ayağa kalkmışken bizim hep birlikte bir uzlaşıyla, buradaki akıl dışı, gerçeklerden uzak, insan ve toplum ihtiyaçlarını yansıtmayan bu teklifi geri çekip tekrar konuşmamız gerekirken maalesef bu tür oyunlarla milletimizin karşısında asla kabul edemeyeceğimiz bir tabloyla bizi baş başa bırakıyorsunuz. Bu, Meclisimiz adına asla kabul edilemeyecek bir durumdur.
Bakın, değerli milletvekilleri, bu Millî Eğitim Akademisi nereden çıktı? Durup dururken çıkmadı. Ben bir vatandaş olarak Danıştayda bir yönetmelik değişikliğine itirazda bulundum, mülakat uygulamasını sözde mülakat gibi yapma kararının ardından daha da büyük bir çıkmaza getiren bu karara itiraz ettim çünkü bu Millî Eğitim Akademisinin özü, bu teklif Türkiye'de toplumun, gençlerimizin büyük bir tepki gösterdiği mülakat uygulamasını yeni bir kılıf altında bir kurumsallaştırma projesidir dolayısıyla bu teklif bu hâliyle kabul edilemez. Önümüzdeki yıllarda çok büyük adaletsizlikleri, yozlaşma tehdidini, milletimizin ve vatandaşlarımızın birbirlerine bakarken siyasallaşmış, güvenden uzak bir duyguyla bakabilecekleri bir iklimi tetikleyecektir. Ancak bu vesileyle, biraz sizi geriye götürmek istiyorum. Kâtip Çelebi, "Mizan" adlı eserinde şöyle demektedir: "Osmanlı'nın kuruluşundan Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar akli bilimler, şeriat bilimleri ve en önemlisi felsefe bir bütün hâlinde sistemleştirilmiş ve eğitim sisteminin tam göbeğine yerleştirilmiştir." Ancak o tarihten itibaren, maalesef, özellikle Fatih Sultan Mehmet'in de kurduğu "sekiz medrese" dediğimiz sistemin hepsi kaldırılmış, ta ki cumhuriyetin ilk yıllarına kadar Büyük Atatürk'ün akli bilimleri, çağdaş bir Türkiye hedefini yeniden Türkiye Cumhuriyeti'ne getirme hedefine kadar bu topraklarda akli bilimler ve felsefe maalesef uzaklaştırılmış. 1940'tan sonra bugüne kadar da esasında böyle bir sorunla yüzleşiyoruz ve mevcut siyasi iktidar son dönemde -9 Millî Eğitim Bakanı geldi zannediyorum- hemen hepsi "Bu sistemi değiştireceğiz." diye uğraştılar ama hiç kimse bu ülkede demokrasi, özgürlükçülük, çoğulculuk, akli ilimlerin bir arada yer alacağı bir eğitim felsefesini konuşmuyor. Maalesef, bu teklifin içerisinde de hiçbir felsefe yoktur, derinlik yoktur. Sadece günü kurtarmaya yönelik, önümüzdeki günlerde doğacak yeni problemleri ortadan kaldırmaya yönelik bir hesaplaşma vardır, bir tükenmişlik yasasıdır bu.
Değerli milletvekilleri, öyle ki yaklaşık 39 maddenin 20 maddesi doğrudan ve dolaylı bir biçimde bu Akademiye ayrılmıştır, diğerlerinin hepsi teferruattır. Akademi çıktıktan sonra ne olacak ben size söyleyeyim: Bugün Türkiye'de işsizlik söz konusu olduğunda yaklaşık 3-3,5 milyon gencimiz ne eğitimde ne iş arama durumunda olmayan gençlerimiz olarak sınıflandırılır ve geniş tanımlı işsizliğe dâhil edilir. İşte bu yolla esasında şu denenecektir önümüzdeki günlerde: 1 milyona yakın atama bekleyen öğretmen ve her yıl yenileri, on binlercesi ekleniyor bu yanlış sistem sayesinde. Maalesef, bu Akademi içerisinde uzun yıllara sâri şekilde yeni genç işsizlerimiz, bu geniş tanımlı işsizlik içerisinde eklemlenecek ve rakamlar üzerinde yeni oyunlar sergilenecektir.
Değerli arkadaşlar, bakın, burada çok ciddi dengesizlikler var. Maddelere de tek tek geçtiğimizde ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, engelli öğretmen, birçok öğretmenlik türleriyle, öğretmenlik mesleği aşındırılmış ve öğretmenler odası büyük bir huzursuzluğa sevk edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
KÜRŞAD ZORLU (Devamla) - Ve bu, maalesef, evlatlarımızın yetiştiği bu dönemde onları daha karanlık bir geleceğe götüren çok önemli bir bulgudur ve Büyük Atatürk'ün 1931'de söylediği şu ifade bugün aslında ne kadar da bize uyuyor: "İlk ve ortaöğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve tekniği versin fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun."
Bugün 45 bin lira alıyor bir öğretmenimiz, emekli olduğunda 22 bin TL ve bugün çocuklarımızın dörtte 1'i okula aç gidiyor. Bakın, cumhuriyet Türkiyesinin kuruluşunda bize nasıl bir vizyon çizilmiş ve biz hâlâ nelerle uğraşıyoruz?
Dolayısıyla, gelin, birçok kesimi mağdur edecek bu kanun teklifini geri çekelim, tekrar görüşelim ve bütün öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi mutlu edecek bir noktaya getirelim.
Saygıyla selamlıyorum hepinizi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)