GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:101
Tarih:10.07.2024

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan nezaketiniz için.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuştuğumuz kanun teklifinin mimarı, yapıcısı hepinizin marufu olduğu üzere Yusuf Tekin. Çok doğal, normalde bu sistemde kanun tasarısı kalktı, bakanlıklarda kanun yapılmayacaktı, milletvekilleri kanun teklifi vereceklerdi ama Bakanın kendisi bir konuşmasında dedi ki: "Teklifi hazırladık, sarayın onayına sunduk, ondan sonra da imzalayacak milletvekillerinin önüne koyacağız, o milletvekilleri imzalayacak, sonra da bunu görüşeceğiz." Bir kere, sadece bu söz bile o kanun teklifinin altında imzası olanlar için başlı başına utanacak bir meseledir, bir utanç vesilesidir.

Şimdi, bu kanun teklifi güya Öğretmenlik Mesleği Kanunu. Öğretmenlik mesleğini düzenleyen bir kanun değil, bir meslek alanını düzenlemesi beklenirken öyle değil, bir. İkincisi, bu kanun, öğretmenlik mesleği ve eğitimle ilgili sorunları çözen bir kanun da değil. Bakın, kanunun içindeki en temel problemlerden biri öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen, sözleşmeli öğretmen; bu ayrım ve ayıp bu kanunda tescil edilmiş, ısrarla devam ediyor. Yan tarafta, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yanındaki parkta sendikalar, öğretmenler direnişteler, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Biraz önce oradaydık; EĞİTİM SEN orada, EĞİTİM-İŞ orada, Özel Okul Öğretmenleri Sendikası orada. Söyledikleri şey şu, dikkat edin, oradaki öğretmenler söylüyor: "Bu ayırım nedeniyle okulda öğretmenler odasında 12 bin lira ile 46 bin lira arasında maaş alan öğretmenlerin skalası oluştu." diyor. Şimdi "Ben bundan utanıyorum, kırk yıllık öğretmenim." diyen öğretmenin bu sözü üzerine bu kanun teklifinin altında imzası olanların yüzü hiç mi kızarmıyor bundan, hiç mi? (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, arkadaşlar hesapladılar, bu kanun teklifinde öğretmen adayının maaşı -öğretmen adayı yapacaklar ya- 14.190 lira. Yahu, asgari ücretin yetmediği konuşuluyor, 17.002 lira asgari ücretin yetmediği konuşuluyor; bir öğretmeni iki sene 14.190 liraya çalıştıracaksınız. Hangi vicdan kabul ediyor bunu? Yahu, nasıl kabul ediyorsunuz böyle bir şeyi?

Değerli arkadaşlar, bu kanun, problem çözen bir kanun değil. Millî Eğitim Akademisi kurulacak ve öğretmenler buradan yetişecek güya. Şimdi, Anayasa'nın 130'uncu maddesi açık; bir kere, 130'uncu maddeye göre bu eğitimi verebilecek kurumlar yükseköğretim kurumlarıdır. Açıkça Anayasa'ya aykırı bir düzenleme, bu bir. İkincisi, mesleğe giriş öncesi yetiştirme Bakanlığın işi değildir, mesleğe giriş öncesindeki yetiştirme, eğitim, yükseköğretimin Anayasa gereği yapması gereken bir iştir ama aslında, bunun amacı başka bir şey. Amacı, bir taraftan Millî Eğitim Akademisi altında adrese teslim öğretmen yaratma hesabı ve projesiyken öbür taraftan, bugün mezun olmuş 1 milyon öğretmeni çırak çıkarma meselesi, 1 milyon öğretmenin diplomasını yok sayma meselesi, bunları yeniden Bakanlığın emir komutası altında yeniden bir hızardan geçireceğim, yeniden planyadan geçireceğim anlayışı.

E, tabii, şimdi, burada, adrese teslim öğretmen yaratma anlayışı bu Bakanda niye var? Sürpriz değil çünkü kendisi de adrese teslim rektör oldu. Adrese teslim rektör olan bir bakan adrese teslim öğretmen projesinin altına imza atıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakın, bugün eğitim sistemi içerisinde bir taraftan ÇEDES, bir taraftan tarikatlar, cemaatler, TÜRGEV, Ensar Vakfı vesaire kuruluşlar eliyle eğitimi gericileştiren, yozlaştıran, bilimsel temelden ayıran bir yaklaşımla karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun lütfen.

Yani şöyle bir şeyi akıllar alır mı, alıyor mu? Ya, mezar başında ağlama provası yapıldı okullarda. Okullarda mezar marketi başında çocuklara ağlama projeleri uygulandı, provaları uygulandı; tabut getirildi okullara.

NAZIM ELMAS (Giresun) - Hangi okullarda, hangi okullarda?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bakarsınız.

Tabut getirildi okullara, ölü yıkama provaları yapıldı, şeytan taşlama provaları yapıldı. Şimdi ben merak ediyorum, o çocuklar yanlışlıkla o taşı bu işi yapanların üzerine atacak olsaydı şeytan kim olacaktı? Merak ediyorum, kimdi o şeytan? Bu nasıl bir anlayıştır ya! (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Son cümlem.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bakın, çocuklarımızın, Millî Eğitimin üzerinden elinizi çekin. Türkiye'nin geleceğini kurtarmak istiyorsak önce eğitimi bu belalı anlayıştan kurtarmak zorundayız.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)