| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 09.07.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - İkinci soyadımı doğru telaffuz ettiğiniz için teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de öncelikle ekranları başında izleyen halklarımızı selamlıyorum ve yakın zamanda yaptığımız iradeye saygı yürüyüşüne katılan bütün yoldaşlarımı, arkadaşlarımı iradeye sahip çıktıkları için, bu gösterdikleri, verdikleri emek için saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamı dört başlıkta kurgulamak istiyorum. Dört dakikada bu uzun metrajlı korku filmini, AB-Türkiye sürecini nasıl özetlerim bilmiyorum ama elimden geleni yapacağım. Sinema filmi kısmını da Sırrı Başkana bırakacağım. AB, belli değerler çevresinde bir araya gelmiş bir yapıdır -işte bu değerlerden bahsederken- insan onuru, demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü, bu tip, sizin bazen alerjik reaksiyon gösterebileceğiniz değerler etrafında toplanan bir yapıdır. Türkiye de böyle bir yapının parçası olabileceğini düşünerek buraya başvurmuş, bu yapının bir parçası olmak istediğini söylemişti. Biz, öncelikle -sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim- DEM olarak Türkiye'nin AB'ye üyeliğini savunuyoruz çünkü bu değerleri savunuyoruz yani insanlığın bu ortak değerlerini savunuyoruz ve bu değerlerin parçası olmamızı sağlayan, bu değerleri işletmemizi sağlayan her tür yapının parçası olmamızın önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak 2013'ten beri iç siyasette konsolidasyonu sağlamak için AB'yi düşmanlaştıran bir siyaset izleyen AK PARTİ'nin yeni yönetim biçimi sebebiyle AB'yle ilişkiler tamamen bir çıkmaza girmiş durumda. Portakal bıçaklamaktan patates doğramaya giden, AB'de belli ülkeleri hedef alan ve bunu iç siyasete malzeme eden bir bakış açısı belirlendi. Bunu yaparken yani portakal bıçaklarken aynı zamanda AB fonlarından tırnakçılık yapan bürokratları da kendi içinde barındıran bir siyasi anlayışla ne yazık ki karşı karşıyayız ve bunu gören AB bundan sonra bu merkezî hükûmetle ilişkilenmektense yerel yönetimlerle ilişkilenmek istediğine karar verdi, 2019'dan beri de bunu yapıyor; yerel yapılarla muhatap oluyor, bütün projelerini, siyasetini bunun üzerinden kuruyor. Siz bunu gördünüz, bunu gördüğünüz için de 2016'da bir kayyum atadınız, 2019'da kayyum atadınız ve şimdi de Belediye Başkanlarımızın pasaportlarını iptal ediyorsunuz. Neden iptal ediyorsunuz? "AB'den gelebilen yani AB uyum süreci için buralara gelebilecek bütün fonlardan tırnak almaya nasıl devam ederim? Para tırnaklamaya nasıl devam edebilirim?" diyerek bizim Belediye Başkanlarımızın pasaportlarına herhangi bir hukuki gerekçe olmadan tahdit koyuyorsunuz. Kayyum tehdidini başlarının üzerinde gezdirmeye devam ediyorsunuz.
Biz, dediğim gibi, bu değerler etrafında Türkiye'nin toplanması gerektiğine inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Tamamlayacağım hemen.
BAŞKAN - Buyurun, buyurun.
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Zaten bulunduğu coğrafik, bölgesel konum sebebiyle, siyasi pozisyon sebebiyle, bulunduğu ekonomik konum sebebiyle AB'nin bir parçası olması, Türkiye'nin ve Türkiye halklarının çıkarınadır, bizi yalnızca daha iyi bir noktaya götürebilecektir. Biz, tabii ki de AB'nin kalkıp Türkiye'yi dövmesi gerektiğini, Türkiye'ye baskı uygulaması gerektiğini asla savunmuyoruz. Sadece hukukun üstünlüğü etrafında bir araya gelmiş bu ülkelerle bizim de aynı ilkeler çevresinde bir araya gelebileceğimizi ama bunu AB'yi mülteci anlaşması üzerinden rehin alarak veya bunu bir şantaj malzemesine çevirerek kullanacağınız bir zemini reddediyoruz. Önceki konuşmacıların sığınmacılara dair dile getirdiği "istila" gibi veya işte "sığınmacı tehdidi" gibi kelimeleri kullanmalarını da reddediyorum. Orta Asya'daki yurtlarından kalkıp buraya sığınmış hiç kimsenin sığınmacılara "istila" veya "tehdit" gibi terimler kullanmasını kabul etmiyoruz.
Bu önergeye "evet" oyu vereceğimizi tekrar belirtiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)