Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 100 |
Tarih: | 09.07.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer yurttaşlar; başımızı nereye çevirsek sorun var. Bugünkü önerimiz de PTT teşkilatının sorunlarıyla ilişkili.
PTT teşkilatı devasa bir teşkilat ve sorunlar da giderek içinden çıkılmaz bir hâl alıyor, derinleşiyor, devasa bir karakter kazanıyor. Ülkenin büyük, köklü kurumları gibi PTT de yirmi iki yıllık kesintisiz bir iktidarın desteğiyle güçlenip, tarihten gelen birikimiyle yaşadığımız dijital çağın gereklerine uyarlanıp en yüksek potansiyeline kavuşturulacağına, kurumsal işleyişi ve çalışanları etkileyen, maddi ve manevi birikimini her türlü talan eden bir anlayışın elinde içi boşalıyor ve bir kıymet, bir zenginlik olmaktan çıkıyor.
En başta Türkiye'de uygulanmakta olan neoliberal politikaların bir sonucu olan taşeronlaşma bütün kamu kurumları gibi PTT'yi de görüyoruz ki mahvediyor -ağır bir sömürü sistemi- kamuda devlet eliyle sürdürülmesi gereken hizmetler firmalara taşere ediliyor ve bu sistem aksaklıklardan başını kurtaramıyor. Ağır bir sömürü düzeni, güvencesizleştirme; esas olarak sendikalaştırmaya karşı işlemesi hesaplanıyor ve maalesef gerçekten de böyle oluyor, bütün hak arayışlarının önüne geçen bir niteliği var. PTT'ye baktığımızda da bu sorunlarla gerçekten her gün giderek daha da fazla yüzleşildiğini görüyoruz. Bu, tebligat sisteminden kurumun ödediği zararlara kadar her yerde kendisini gösteriyor.
Kurumda çok farklı mevzuata tabi farklı bir personel statüsü var; kamu personeli var, idari hizmet alımıyla görevlendirilmiş personel var ve bu taşeron firmaların çalışanları var. Usulsüzlükler bitmek bilmiyor, sadece kamu personeli eliyle sürdürülmesi gereken işlemler taşeron firmanın elemanlarına veriliyor ve onların da bu alanda bir birikimleri olmadığı için -özellikle adli tebligatların dağıtımı konusunda gördüğünüz gibi- pek çok sorun yaşanıyor; tebligatlar, özellikle hukuk ve icra dosyaları yerlerine ulaşamıyor.
Bankalarla yapılan anlaşmalar ayrı bir sorun. Anlaşmalar yapılıyor, yükümlülükler yerine getirilmiyor; banka kartlarının dağıtımı gibi bir tek örnekte bile dünya kadar zarar yaşanıyor. Mesela 2019 yılını takip eden dört sene içinde sadece İş Bankasına 25 milyon kadar bir zarar ödeniyor, bu sadece bir banka, artık diğerlerini siz düşünün.
Bütün bunların sonucunda çalışanlar ağır bir mobbing karşısında güçsüz ve savunmasız kalıyorlar çünkü hak arayışları da bu parçalı istihdam yapısı içinde çok uzun yıllara yayılan ve sonuçlanmayan davaların konusu oluyor. Kısacası, kurumlar sadece kapatılarak öldürülmüyor, böyle ayaktayken, devam ederken âdeta bir bitişe, bir ölüme sürükleniyorlar.
PTT kurumu böyle sadece bunlardan söz edip geçebileceğimiz bir kurum değil, gerçekten her birimizin hayatına başka başka yollarla nüfuz etmiş, çok önemli bir teşkilattan söz ediyoruz. 1840'ta kurulmuş, yine, çok köklü bir teşkilat, 2013'te yeniden yapılanıyor ve biz bu sorunlarla baş başa kalıyoruz. 1840'ta Posta Teşkilatı kuruluyor, 1855'te Telgraf Teşkilatı kuruluyor ve bilmiyorum denk geldiniz mi, tesadüfen, biz bu önergeyi tabii ki ilgisiz bir biçimde hazırlamıştık ama iki gün önce Bianet'te Diyarbakırlı hemşehrim, okuldaşım sevgili Şeyhmus Diken'in -kendisi hem bir yazardır hem de bence bir kent toplumsal tarihçisidir ve en büyük enerjisini de Diyarbakır'a hasreder- Diyarbakır Telgrafhanesini anlattığı muhteşem bir yazı var; lütfen, bunu okuyun. Bir tek kurumun işleyişinde, tarihinde, bütün bir toplumu üzerinden okuyacağımız nasıl böyle bir tarih anıtı olduğunu bize gösteriyor. Anlıyoruz ki bu Telgrafhanenin Suriçi'ndeki tarihî binası da bir tehdit altında; çeşitli söylentiler var, bir kafeye dönüştürülmesi düşünülüyor. Bu Diyarbakır Telgrafhanesi çok uzun, yüz yılı aşan süreler öncesinde kurulmuş ve Avrupa'yı Hindistan'a, Avustralya'ya bağlayan bir telgraf hattının geçiş noktasında bulunuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEVİLAY ÇELENK (Devamla) - Tarihe tanıklık etmiş çok önemli bir kurumun çok kıymetli bir yapısı var ve sanki kentte yeterince tahribat olmamış gibi oranın da bir kafe olması söylentisi var. Bu sabah aradım ve PTT'nin Merkez Başmüdürü Rıdvan Acar'la görüştüm, bu söylentilerin olduğunu söyledi ama umuyoruz ki söylentiler gerçek değildir; bu konuda da bir duyarlılığa davet ediyorum. Basit bir telgraf binası değil; bizim tarihimizin, kültür mirasımızın kıymetli bir parçası. PTT'nin bütün kurumsallığı gibi... Kurumlar sadece böyle bir işleyiş mecrası değildir. Tarihe böyle hep hamasetle, böbürlenmelerle işaret etmek size düşüyor ama sahip çıkmak da hep bize düşüyor, talandan kurtarma çabası hep bize düşüyor.
Önergemizi lütfen destekleyin. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)