| Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 04.07.2024 |
ZEYNEP ODUNCU (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen sevgili halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün, bir kez daha, AKP iktidarının hakikat mücadelesi veren gazetecilere karşı yargıyı sopa olarak kullandığına tanıklık ettik. Yıllar önce devletin karanlık odakları tarafından katledilen Musa Anter'i, Hafız Akdemir'i, Hüseyin Deniz'i ve daha nice basın emekçisinin mirasçısı özgür basın çalışanlarının hakikat mücadelesini nasıl durduramadıysanız yine durduramayacaksınız; baştan bunu söyleyelim ve devam edelim. Dün de Mezopotamya Ajansı muhabirleri Diren Yurtsever'in, Berivan Altan'ın, Selman Güzelyüz'ün, Hakan Yalçın'ın, Emrullah Acar'ın, Zemo Ağgöz'ün ve Deniz Nazlım'ın yargılandıkları davada mahkeme her birine altı yıl üçer ay hapis cezası verdi. Hakkında hapis cezası verilen gazetecilerden Selman Güzelyüz daha üç gün önce evlendi; devlet bir gazeteciye gazetecilik yaptığı için düğün takısı olarak hapis cezası veriyor. Gazeteci arkadaşlarımıza bu kadar yıl ceza verilmesinin gerekçesi ise tek bir gizli tanığın beyanıdır. Üstelik, mahkemede dinlenen bu gizli tanık gazetecileri tanımadığını ve aleyhte verdiği beyanları reddettiğini açıkça söyledi. Buna rağmen mahkeme bunu dikkate dahi almadı çünkü iktidarın arka bahçesine dönen yargı sadece siyasallaşmakla kalmamış, mahkeme salonları âdeta bir tiyatro sahnesine dönmüştür. Bugün itibarıyla en az 41 gazeteci cezaevinde bulunurken dışarıdaki gazeteciler açısından da ülke, böylesi kararlarla açık bir cezaevine dönüştürülüyor. Dün sonuçlanan davadaki karar, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğü ve tecridi işleyen, bunu gündeme getiren gazetecilerin cezalandırılmasıdır. Bu yargı kararlarıyla gazetecileri bir kıskaca almaya çalışıyor, otosansüre mecbur bırakıyorsunuz ancak bu kararla, hakikatin üstünü örtemeyeceksiniz, Kürt gazetecilere de geri adım attıramayacaksınız. Hakikat bir sel gibidir, önüne hangi bendi koyarsanız yıkılır.
Tiyatroya dönen yargı sisteminden bahsetmişken ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmeyen tutsaklara da dikkat çekmek istiyorum. Cezaevlerinde 651'i ağır olmak üzere 1.564 hasta bulunmaktayken yine yargının keyfî kararlarıyla bu mahpuslar tahliye edilmemektedir. Daha geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı ile annelerimiz bir görüşme gerçekleştirdi. Sayın Bakan burada notlar aldı ve annelere bunlarla ilgili bir çözüm üreteceklerini söyledi ama bununla ilgili herhangi somut bir adım henüz daha atılmadı.
Cezaevlerinde hasta tutsakların sağlık hizmetlerine erişimi hâlâ engelleniyor, sık sık gece baskınlarına maruz bırakılıyor, sürgün ediliyor, ailelerinden yüzlerce kilometre uzaktaki cezaevlerinde tutuluyor, sevk talepleri karşılanmıyor. Cezaevlerinde mahpuslar bu şekilde cezalandırılırken aileleri de dışarıda bu şekilde cezalandırılıyor yani hem hasta mahpuslar cezalandırılıyor hem de aileleri cezalandırılıyor.
Şimdi, size Batmanlı 2 kardeşten bahsedeceğim. Bu örneğin tekil olduğunu zannetmeyin sakın. Bugün, Batman, Mardin, Şırnak, Diyarbakır'da hangi Kürt'ün kapısını çalarsanız aynı hikâyeyle karşılaşırsınız çünkü Kürt'e hak görülen şey ya cezaevi ya sürgün ya da ölüm. Emrah ve Fırat Nebioğlu; bu 2 kardeş, böbrek yetmezliği, yüksek tansiyon, görme ve işitme kaybı dâhil onlarca hastalıklarına rağmen yargı ve Adli Tıp Kurumu kararlarıyla cezaevinde tutuluyorlar. Fırat Nebioğlu'nun geçirdiği felç nedeniyle yüzde 92 engelli raporu var. Üstelik, Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nebioğlu hakkında böbrek yetmezliği nedeniyle "Cezaevinde kalamaz." raporu verdi fakat Adli Tıp Kurumu, tıp etiğine aykırı olabilecek şekilde "Cezaevinde kalabilir." yönünde rapor verdi. Peki, neden? Çünkü cezaevlerinde paralel yargılamalar yapan idare ve gözlem kurulları gibi Adli Tıp Kurumunun da tek misyonu, zulmü yerleşik kılmak, tutsaklara zulmetmektir.
Peki, biz buradan bir daha bakanlıklara sesleniyoruz. Bugün Sayın Özlem Zengin de cezaevlerindeki işkenceler için bunlarla ilgili takip edeceklerini söyledi. Biz aynı şekilde, aynı hassasiyetin hasta tutsaklar içinde gösterilmesini buradan bir daha talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
ZEYNEP ODUNCU (Devamla) - Öte yandan, Batman'ın can alıcı bir sorununu da buradan dile getirmek istiyorum: 2000'li yıllarda intiharlardan dolayı yoğun olarak anılan kentimizde ne yazık ki son dönemde yeniden intihar ve intihar girişimi vakaları artış göstermekte. Bize ulaşan bilgilere göre sadece son bir ayda, çoğunluğu genç erkek olmak üzere en az 30 kişi yaşamına son verdi. Maalesef, can yakıcı bu durum diğer kentlerimizde de endişe verici bir noktaya ulaşmış durumda.
İktidara buradan bir daha sesleniyoruz: Gençlerin ölümleri; yoksulluk, sefalet ve geleceği görmemezlikten kaynaklanıyor. Gençlerimize ölümleri reva görmemenizi buradan defaatle söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Gençlerimizi ölümlere mahkûm etmeyin, yoksulluk ve çaresizlik içerisinde bırakmayın diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)