| Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 04.07.2024 |
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gerçi iki üç hafta oldu, gündemden düştü ama Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı bir faciayı yaşadık, daha doğrusu, insanımız yaşadı. Ne kadar insanımız? 100 bin civarında hacca giden insanımızı mağdur ettiniz. Nasıl ettiniz? Hac ibadeti için ya Diyanet İşleri Başkanlığı vasıtasıyla kuraya girip gidiyorsunuz, bir de bu özel şirketler vasıtasıyla hac kurasına girmeden, ticari vizeyle ya da seyahat vizesiyle Suudi Arabistan'a gidiyorsunuz. Bu, tamamen masum duygularla...
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Ama hacca gitmiyorsunuz.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Gidiyorsunuz.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Ama hacca gitmiyorsunuz.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Hacca gidiyorsunuz.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Hacca gitmiyorsunuz.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Vizeniz o şekilde, Suudi Arabistan vizesi sonuçta ve size Türkiye'deki bu şirketler vasıtasıyla Mekke, Medine'de otel rezervasyonlarınız yapılıyor, polis kabul ediyor. Arkasından, bakın, burada Diyanet İşleri Başkanlığının açıklaması da var, onu da getireceğim. Ondan sonra, Diyanetin yetkilileri zannedersem kendileri dışında bu tip şey yapıldığı için Suudi Arabistan yetkili makamlarına ve polise ihbarda bulunuyorlar. Bakın, Diyanet İşleri Hac Başkanlığının bu şekilde yapılmış açıklaması var, videoları var. Şimdi, peki, ne oluyor burada, onu söyleyeyim ben size. Bu insanlarımız bu sene mağdur edildi, otellerinden alındı, gecenin yarısında otellerinden alınıp çölde bırakıldı, çölde yine danışıklı dövüş şeklinde binlerce dolarlık paralarla tekrar Mekke, Medine'ye getirildi. Bu arada ne oldu? Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinin, Hac Daire Başkanının açıklaması var, diyor ki: "Bu şekilde gelenleri ihbar ettiler." Nereye? Suudi polisine. Peki, ne oldu? Tekrar insanlarımızı alıp çöle bıraktılar. Tamam, insanların bu şekilde gitmesi yasal değildi ve bilinmiyordu. Suudi Arabistan'a gidecek olan, bu şekilde gidecek olan insanlarımızı Diyanet İşleri Başkanlığı kamu spotlarıyla vesaireyle Suudi Arabistan'ın bu şekilde bir uygulamaya tabi tutacağını bilgilendirdiler mi? Hayır, bilgilendirmediler. Tam tersine insanımızı ihbar ettiler. Peki, bu mağduriyet oldu; bu mağduriyetten insanımızı kurtarmak için, en azından bilmeden gidenleri kurtarmak için Diyanet İşleri Başkanlığı ya da Dışişleri Bakanlığı bir girişimde bulundu mu? Hayır. 100'ün üzerinde insan öldü, bırakıldı çöle, ölüme mahkûm edildi. Hac ibadetini yapmasını boşverin, hastaneye gittiğinde hastaneler kabul etmedi ama Diyanet İşleri Başkanlığı ama Dışişleri Bakanlığı bu konuda tepkisiz kaldı. Bunun vebali çok büyük. Yetkililerle bu konuda mağduriyeti gidermek için girişimde bulunmayan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti; Dışişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı. Diyanet İşleri Başkanı zaten sabıkalı; o aracı aldı ve o aracı iade etti ya, israfın kökünü kazıması gereken insanlar, sırat köprüsünden Audi'yle geçeceğini zanneden insanlar insanımızı da mağdur etti. Bu konuda bilinçlendirme, kamu spotu yapılması gerekiyordu ve bu yapılmadı.
Değerli arkadaşlar, şikâyet eden Diyanet İşleri Başkanlığı; onu daha fazla konuşmak istemiyorum ama şöyle söyleyeyim ben size bu konuda: Gelecek sene için -madem bu şekilde bir usulsüzlüğe siz göz yumuyorsunuz- bu şekilde seyahat düzenleyen firmaların, izin veren firmaların cezalandırılması gerekiyor. 100 bin insana vize verilmiş, 100 bin. Bu danışıklı dövüş ama Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda vebali çok büyük. Diyanet İşleri Hac Dairesi Başkanının açıklaması Türk vatandaşlarını ihbar eder niteliktedir ve bunu, bu açıklamayı Suudi Arabistan'da yapıyor ve başta o Audi'den sabıkalı olan Ali Erbaş olmak üzere Diyanetteki bu Hac Dairesinden sorumlu olan tüm yetkililerin derhâl istifa etmesi gerekiyor. Dışişleri Bakanlığının da bu konuda yapmış olduğu tutumlarından dolayı ve insanlarımızı korumak için herhangi bir girişimde bulunmamasından dolayı da kendilerine çekidüzen vermeleri, gelecek sene için insanlarımızı mağdur etmemeleri gerekiyor.
Ayrıca, Diyanet İşlerini asıl misyonundan uzaklaştıran, muhbirliğe sevk eden Diyanet İşleri Başkanını da istifaya davet ediyorum: İstifa etsin Ali Erbaş. İki konuda zaten sabıkalı, bu konudaki sabıkasını hiçbir şekilde ödeyemez ve vebalini ödeyemez.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)