| Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.07.2024 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konumuz ekonomi, açlık, tüketim, alım gücü çünkü biz milletvekilleri olarak... Eminim sadece muhalefet vekilleri değil, eğer sizler de sokağa çıkıyorsanız ki çıkmadığınızı düşünmüyorum, herkes "İmdat!" diye bağırıyor. Ben motto olarak "İmdat!" diyorum. Her yerde; markete girince, pastaneye girince, taksiye bininci, sokakta yürüyünce; mahallenizde, sitenizde sokağa çıkınca herkes enflasyondan, pahalılıktan ve aç olduğundan, yoksul olduğundan, fiyatların ne kadar yüksek olduğundan söz ediyor. Bunu herhâlde hepimiz yaşıyoruz, ben her gün karşılaşıyorum, yeter ki sokağa adım atayım ya da bir telefon görüşmesi yapayım.
Hani, çok anlam yüklenen bir Maliye Bakanı vardı ya, Mehmet Şimşek, büyük umutlar bağladı iktidar partisi, geçenlerde bir açıklama yaptı "Başardık." diye. Doğrusu, önce herkes sevindi "Acaba bilmediğimiz bir şey mi oldu ya!" diye. "Başardık." dedi, neyi başardık diye hepimiz düşünmeden edemedik. Ama bir şeyler olmadıysa da oldu algısını yaratmak gerçekten iktidarın büyük mahareti. Acaba enflasyon tek haneye mi inmişti, işsizlik mi azalmıştı, fiyatlarda bir düşüş mü yaşanmıştı; ne oldu diye baktık, kocaman bir hiç. Markete gidene kadarmış ya da pazara gidene kadarmış ya da benzin almaya gidince pompa takılana kadar o "Başardık." kelimesinin etkisi devam etti. Eskiden 500 TL'ye doluyordu market arabası, şimdi 5 bin liraya dolduramıyorsunuz, dolduramıyoruz, vatandaş zaten hiç alamıyor, bunu da biliyoruz. Fiyat algımız değişti ya! Mesela, ben eskiden bir rakama yüksek mi düşük mü diye bakardım... İddia ediyorum, gidin, eriğin ya da kirazın ya da muzun ya da elmanın ya da soğanın fiyatı 20 değil de 50 yazsa şaşırmıyorsunuz "Demek ki artmış." diyorsunuz, bırakıyorsunuz oraya, almamaya karar veriyorsunuz. "Kirazın kilosu neymiş?" diye baktım, 80 TL'ymiş. Vallahi, 800 de yazsa "Herhâlde kiraz patladı, artık kiraz yemeyelim." diyeceğiz, yiyebilen yok. Elektriğe yüzde 38 zam geldi, iş yerleri için yüzde 45. Akaryakıt zaten her gün zamlanıyor, bir depo dolduruyorsunuz, 2'nci depoda bir zamla tekrar daha fazla para ödüyorsunuz. ENAG ile TÜİK arasında tabii ki fark her zaman çok büyük. Bunun sadece bir yüzde sapması değil ciddi oransal bir fark olduğunu da biliyoruz. 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı... Açlık sınırı 18.979 liradır.
Değerli milletvekilleri, okul, su, elektrik, telefon, internet, doğal gaz, her şeyi çıkarın, sadece mutfak, onu da asgari bir gider olarak hesapladık, 18.979 lira. Peki, burada yoksulluk sınırı ne? 61.820 lira. İnsanlara yoksul bile diyemiyoruz, yoksulluğun derecelenmesi oldu; aç bile diyemiyoruz, açlığın sınırları oldu. Ne kadar aç, acaba ekmek yiyebiliyor mu, patates yiyebiliyor mu, soğan tüketebiliyor mu? Eti falan geçtim, et, balık, tavuk, bunları vatandaş yiyemiyor. Biz ne yapıyoruz halkın milletvekilleri olarak burada? İktidar milletvekillerine sesleniyorum: Niye itiraz etmiyorsunuz? Bu zamlar karşısında, bu ekonomik buhran karşısında, halkın açlığı, yoksulluğu karşısında neden sesinizi çıkarmıyorsunuz? Etrafınızdaki herkes zengin mi gerçekten? Oy aldığınız bütün milyonlar çok mu zengin, çok mu müreffeh? İnanmıyorum buna çünkü Türkiye'de bir avuç insan aslında belki normal bir yaşam sürebiliyor ya da çok zenginler var; onun dışında, sizin seçmenleriniz de aynı durumda.
Ben emeklilerle ilgili şunu söyleyeyim: Bir avukatla, bir memurla konuştum bugün, özellikle ne diyorsunuz dedim. Avukat "Otuz yıl prim ödedim, 10 bin TL maaş alıyorum." dedi ve devam etti -onun sözüyle- "Gasbeden, şürekâsına peşkeş çekenlere zehir zıkkım olsun, burunlarından gelsin." dedi. Bunu bir avukat meslektaşım söyledi. Otuz yıl prim ya... Ben de prim ödedim; otuz yıl prim ödeyeceksin, ayda 10 bin lira emeklilik maaşı alacaksın. Bu, sadece avukat için değil, bu bütün prim ödeyenler için geçerli bir rakam.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Danış Beştaş, lütfen tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Tamam Sayın Başkan.
Şimdi yani açıkçası her şey lüks, anlatacak çok şey var ama bu ücreti halka reva görenlerin vicdanı gayet rahat görünüyor. Vicdan var mı ya? Bu büyük bir vicdansızlık, hakikaten büyük bir vicdansızlık. Açlıkla mücadele ediyoruz şu anda halkın milletvekilleri olarak. Peki, ne yapıyor iktidar? Duble yollar, bir de turist olarak yolladığınız astronotlarla itibardan tasarruf etmiyorsunuz. Ne kadar para harcamışsınız? 55 milyon dolar harcanmış. Kime? Astronot Alper Gezeravcı'ya. Acaba bu rakamla kaç tarla ekilirdi? Onu zamanım kalmadığı için bilmiyorum. Mehmet Şimşek "Asgari ücret düşük değil." demiş. Mehmet Şimşek'e Meclisten çağrı yapıyorum: Bir özür dileyin bu halktan ya, utanın ve özür dileyin! Düşük değilse gelin açıklayın. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)