GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:97
Tarih:02.07.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA ZEYNEP ODUNCU (Batman) - Teşekkürler Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili halklarımız; konuşmama başlamadan önce, bundan tam otuz bir yıl önce faillerin korunup aklandığı Sivas Madımak katliamında yitirdiğimiz 33 canımızı bir kez daha saygıyla, minnetle anıyorum.

Acısını hâlâ en derin şekilde hissettiğimiz, otuz bir yıl önce yaşansa da daha bugün yaşanmış gibi hafızalarımızda capcanlı duran bu katliamda ne yazık ki gerçek bir adalet tesis edilmedi. Ne yazık ki Madımak gibi Maraş, Çorum, Roboski ve daha birçok katliamda asıl sorumlular cezalandırılmadı. Nitekim hemen buradan birkaç kilometre ileride, tarihin en büyük katliamı olan Ankara Garı katliamı davası da dün yine benzer bir cezasızlıkla sonuçlandırıldı. Katliama yol verenlerin açığa çıkartılması için tek bir adımın dahi atılmadığı davada, insanlığa karşı suç yönünden beraat kararı verildi.

Tıpkı Ankara Garı katliamı gibi Madımak'ta da insanlığa karşı bir suç gerçekleştirildi. Dün Madımak'ta failler korunurken koruyanları ödüllendiren ve katliamla yüzleşmeyen devlet, iktidar, bugün hâlâ halklar ve inançlar arasında ayrımcılık yapmaya, yine insanlığa karşı işlenen bu suçlarda asıl failleri cezasızlıkla ödüllendirmeye devam etmektedir ancak demokrasi güçleri olarak, gerçek faillerin açığa çıkartılması için mücadelemizi sürdürecek, toplumsal hafızayı diri tutmaya devam edeceğiz. Bir kez daha bu kürsüden belirtmek istiyorum ki suçlular cezalarını alıncaya kadar biz mücadelemize devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, bugün burada Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni tartışıyoruz. Maalesef yine bir AKP klasiğiyle karşı karşıyayız. Bu düzenleme, ilgili paydaşların ve sektör temsilcilerinin görüşleri alınmadan, alelacele hazırlanarak komisyonlardan geçirilmiştir. Bırakın sektörün temsilcilerini, Devlet Hava Meydanları İşletmesi çalışanlarıyla ilgili düzenlemeler içeren bu teklif Devlet Hava Meydanları İşletmesinde faaliyet gösteren sendikaların dahi görüşü alınmadan hazırlanmıştır. Bu durum uzlaşmadan uzak bir yasama pratiğinin ve halkın sorunlarına çözüm getirilmesinin önündeki engellerin bir göstergesidir.

Bu teklif havacılık sektörünün karşı karşıya olduğu temel sorunlara değinmemektedir. Öncelikle, sivil havacılık güvenliği ve standartlarının yeterince ele alınmadığını görüyoruz. Ayrıca, mevcut düzenlemeler uluslararası standartlarla uyumlu hâle getirilmemiştir. Uzlaşmadan uzak bir yasama pratiğini hayata geçiren bu iktidar, bir yanda yasama kalitesini de düşürürken aslında halkın sorunlarına çözüm geliştirilmesinin de önünü kapatmaktadır. Halkın, emekçinin yaşadığı sorunlara uzlaşıyla çözüm getirmeyen iktidarın yönetim anlayışının ortaya çıkardığı ağır sonuçları zaten her gün dile getirmekteyiz. Elbette bu yönetim anlayışının yarattığı dağ gibi sorunları dile getirmekten de geri durmayacağız. Sizler bu sorunlara kulaklarınızı tıkamış, gözlerinizi kapatmış olabilirsiniz ama bizler, her platformda, yönetmeme yetinizi, sonuçlarını yüzünüze vurmaya devam edeceğiz.

Peki, bu sorunlar nelerdir? Yakın zamanda Çınar ve Mazıdağı'nda yaşanan büyük felaketin ağır tablosu hâlâ önümüzde duruyor. Yıllarca çiftçiyi mağdur ettiğinizi dile getirmemize, defalarca uyarılarda bulunmamıza rağmen bu konuda çözümcül bir yaklaşım sergilemediniz. Ne yazık ki 15 canımızı yitirdiğimiz felaket sonrasında da üzerinize düşen sorumluluğunuzu yerine getirmediniz. Bölgenin afet bölgesi ilan edilmesi talebine dahi kulağınızı tıkadınız. Ancak havacılıkta çığır açmakla övünen iktidarın sahada pratiği ne biliyor musunuz? Yangınlarda, bir kez daha, bir kez daha bu övünmenin boş bir yaklaşım olduğu ortaya çıktı. Çınar'daki yangına havadan müdahale şart iken ne yazık ki bu yönlü bir müdahale hayata geçirilmedi. Ne yazık ki yaşadığımız bu felaketin ağır sonuçlarında havadan müdahalenin gecikmesinin de etkili olduğu doğrudan hazırlanan raporlara bile yansıdı. Yangına sebep olan etkenler kadar yangına havadan müdahale araçlarının yetersizliği de yangının iktidar eliyle ağır bir felakete dönüşmesine yol açtı.

Halkın vekilliğini üstlendiğim Batman'da da benzer uyarılarımıza rağmen orada da hâlâ tedbirler alınmış değil. Daha dün akşam kentte yaşanan yangını maalesef halk kendi kendine söndürmeye, kendisi bir şekilde müdahale etmeye çalıştı. Oysaki havacılıkla bu kadar övünen iktidara, her yerde, özellikle kürdistan illerinde yangın söndürme ekiplerinin, yangın söndürme helikopterlerinin olması gerektiğini bir daha buradan tekrarlıyoruz.

Sadece havacılıkla değil, sağlıkla da övünen iktidarın aynı şekilde sağlık alanındaki yönetmeme hâli de en yalın şekliyle önümüzde durmaktadır. Bulunamayan randevular, yetersiz doktor ve ünite sayıları, milletvekili olduğum Batmanda da her gün halkın isyan ettiği konuların başında gelmektedir. Bu yetmezmiş gibi, sene 2024, hâlâ suların kesildiği hastaneler örneğini yaşıyoruz. Dün Beşiri ilçemizde devlet hastanesinde saatlerce sular akmadı. Bir hastane düşünün ki sular akmıyor.

Gülmeyin Sayın Vekil, hastanelerde sular akmıyor ve insanlar mağdur oluyor. Göndermediğiniz helikopterler yüzünden insanlar cayır cayır ormanların içinde yandılar. Tabii ki siz gülersiniz, tabii ki sizin tuzunuz kuru; o da ayrı bir konu.

Sadece kendi yönettiğiniz alanlar da değil, halkın iradesini gasbederek atadığınız kayyımların da yarattığı tahribatlar bir başka yönetememe yetinizin göstergesidir. 2016 ve 2019'da rekor oylarla belediye başkanını seçen Batman halkının iradesini gasbetmekle kalmadınız, bir de milyarlarca borç yüküyle bir halkı başka bir şekilde cezalandırma pratiğini hayata geçirdiniz. 600 bin nüfusluk Batman'da kayyımlarınızın bıraktığı borçlar 3 milyar 53 milyon 977 bin TL. Kayyımlarınız belediyelerimizi sadece borç batağına sürüklemedi, ne yaptı biliyor musunuz? Kayyım yönetimi, yerel seçimlerde AKP adayının dağıtmak üzere belediye bütçesiyle aldığı 53 milyon TL'lik yardım kolilerini dahi kaybettirdi. Evet, belediyenin bütçesinden iktidar partisinin kampanyası için alınan yardım kolileri kaybettirildi.

Sayıştay, kayyım dönemini kapsayan 2022 yılı denetim raporunu bile açıklamadı ancak biz buradan 31 Mart seçimlerinden hemen önce yaşanan bu usulsüzlüğü açıklayalım. Kayyım yönetimi, seçimlerden hemen bir hafta önce, 22 Martta yaptığı ihaleyle 72 bin adet gıda kolisi satın aldı. Yapılan sözleşmeye göre, gıda kolilerinin 22-31 Mart tarihleri arasında dağıtılması gerekirdi. Üstelik bu kolilerin maliyeti olan 6 milyon TL'lik kısmı kayyım döneminde ödendi, geriye 47 milyon TL'si ise 31 Mart sonrasına yani halkın rekor oyla seçtiği belediye yönetimine bırakıldı. Hem belediye kaynaklarıyla seçim kampanyası yürüteceksiniz hem de bunun parasını da halka yükleyeceksiniz.

Sadece birkaç başlıktaki bu sorunlar yumağı ve usulsüzlükleri tam da AKP iktidarının ülkeyi yönetememe biçiminin en yalın örneklerindendir. Tabii, sıralarsak buradan Batman'a erişir, bir de geri döner. Ekonomik krizle birlikte çarşıda pazardaki tabloyu konuşmaya başlarsak saatler, belki de günler yetmez. Ekonomist olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi AKP'yi de kutlamak gerek ancak özel bir çabayla ülke böylesi bir uçuruma getirilirdi, bunu da AKP başardı! Şimdi, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kalkmış, Türkiye'nin gri listeden çıkarılmasını başarı olarak lanse ediyor. Evet, başardınız ama neyi başardınız biliyor musunuz? Yurttaşı açlık ve sefalete mahkûm ettiniz. Emekli yurttaşları 10 bin TL'ye, asgari ücretli emekçileri 17.002 TL'yle sefalet koşullarında yaşamaya mahkûm etmeyi başardınız. Ekonomiyi batırdığınız yetmedi, dış politikanızla da Suriye'de Emevi Camisi'nde namaz kılmaya çıktığınız yolda yeni bir pogrom yaratmayı başardınız. Bu başarısızlıklarla ne kadar övünseniz azdır ama halk size sandıklarda cevabınızı vermişti ve yine vermeye devam edecek.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)