GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Erzurum'a gelişine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:97
Tarih:02.07.2024

MEHMET EMİN ÖZ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Erzurum'a gelişi, Erzurum Kongresi'nin yapılışıyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Arazi yangınlarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yine, bu yangınlarda yaralanan vatandaşlarımıza da acil geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Akşam oynanacak olan 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Millî Takım'ımıza başarılar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları 3 Temmuzda Erzurum'a geldiler. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti yenilgiye uğramış, Mondros Mütarekesi imzalanmış, 7 ve 24'üncü maddelere dayanarak İtilaf Devletleri ülkenin önemli yerlerini işgal etmeye başlamışlardı; İzmir'in işgali bardağı taşıran son damla oldu. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Samsun'a çıktı; 9'uncu Ordu Müfettişi olarak Havza'ya, oradan Amasya'ya geçti; Amasya Tamimi yayımlanınca Millî Mücadele başlamış oldu. 16 Ocak 1919'da Erzurum'da Ermeni, Trabzon ve civarında da bir Pontus Rum devleti kurmak için harekete geçilmişti. Mustafa Kemal Paşa tam bu sırada Erzurum'a geldi. Erzurum'a gelmesinin en önemli sebebi tabii ki Erzurum'u korumak için bir araya gelen derneklerin 10 Temmuzda bir kongre kararı almış olmalarıydı. Erzurum, 1071 Malazgirt'le Saltukoğulları'na ikta olarak verilmiş, 1514'te Osmanlı'nın eline geçip uzun süre Osmanlı Devleti'yle huzurlu bir birliktelik yaşamış bir şehirdi. Evliya Çelebi burada gümrük memurluğu yapmış "İstanbul ve İzmir'den sonra 3'üncü gümrük Erzurum'du." demiştir. 1829 Rus işgali öncesi 130 bin nüfusu olan Erzurum, ticaret ve ilim şehriydi; 1829, 1878 (93 Harbi) Harpleri ve Birinci Dünya Savaşı'yla 1916'da Erzurum âdeta tarihten silinmişti. O günleri Ahmet Hamdi Tanpınar "Beş Şehir" isimli kitabında şöyle anlatıyor: "Bu sefer geldiğim Erzurum başka bir Erzurum'du fakat dört kapılı şehrin kendisi yoktu. Denilebilir ki asırlarca gururunu yapan ve topluluk hayatına istikamet veren serhat şehri ruhundan başka ortada pek az şey kalmıştı. Bu yıkılış, Erzurum'da ilk defa mı oluyordu? 1828 mağlubiyeti, 1876 felaketi ve daha önce birçok isyanlar muhakkak ki buraları gene sarsmıştı. Birincisinde 132 bin olan nüfus 100 bine inmişti, ikincisinde şehir kökünden sarsılmıştı fakat bu seferki yıkılış çok başka bir şeydi. Bu sefer ölüm, geride kendisinden başka hiçbir canlı şey koymamak ister gibi şehre saldırmıştı. Gerçekten kendi malı olan uçsuz bucaksız bir mezarlığın bir ucundaki küçük bir şehir iskeleti, artık sadece bir harabeyi çevreleyen birkaç kapı adıyla birkaç bozuk yol bırakarak çekilip gitmişti. Bu, eski ressamların tasvir etmekten hoşlandıkları şekilde ölümün zaferiydi." Bu sefer nüfus 8 bine düşmüştü. Şimdi, bölgede bir Ermeni devleti bir de Pontus Rum devleti kurmak isteniyordu. İşte, bu kongre, bu şartlarla 56 delegeyle toplandı. Bu 56 delege ve Erzurum halkının kongrenin arkasındaki duruşu bana İkinci Dünya Savaşı'nda bir Başbakanın kraliyet pilotlarını minnetle andığı konuşmasını hatırlatıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne diyordu Başbakan? "Savaş tarihinde hiçbir vakit bu kadar çok kişi bu kadar az kişiye bu kadar şey borçlu olmamıştır." Bu söz, rahatlıkla Erzurum Kongresi'ni tertip eden 56 delege ve kahraman Erzurum halkı için de söylenebilir. Erzurum Kongresi'nde etkin rol oynayan özellikle 6 kişiyi ve emeği geçenleri saygıyla anıyorum. Bunlar; Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat, Refet, Rauf, Kazım, Hoca Raif ve Mustafa Kemal'e destek veren Cevat Dursunoğlu, Binbaşı Kazım Yurdalan, Mustafa Durak Sakarya; hepsini minnetle anıyorum.

Yüce milletimizi ve Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)