GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:90
Tarih:10.04.2013

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi selam ve barışla diyerek sözlerime başlıyorum.

Bugün "insan hakları ve ifade özgürlüğü" başlığı altında önerilen bir yasayı görüşüyoruz. Sayın Bakanın açıklamaları da özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına yansıdığı biçimiyle bu alandaki karnemizin fevkalade kötü olduğu noktasında ve aynı zamanda da bu düzenlemelerle birlikte Hükûmetin özgürlük ve güvenlik paradoksundaki tutumunun kişi hakları yönünde olacağını ifade ediyor. Bu yöndeki iyileştirici düzenlemelerin sözde ve konjonktürel kalmamasını ve bütün ülke insanları, yurttaşları için eşit haklara ve demokratikleşmeye dayalı bir düzeni de beraberinde getirmesini ben de diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün 10 Nisan. Gazeteci Metin Göktepe, hatırlayacaksınız, 96 yılında polis tarafından işkenceyle öldürülmüştü. 10 Nisan, Metin Göktepe gazetecilik ödüllerinin doğum günü vesilesiyle verildiği bir gün ve ülkemizde emeğe, hak ve özgürlüklere, doğru habere ve insan haklarına dayalı haberler yapan gazetecilere ödüller veriliyor.

Bugün aynı zamanda Türk polis teşkilatının 168'inci yılı. Birçok konuşma yapıldı ve insan haklarıyla, ifade hürriyetiyle ilgili düzenlemelerle birlikte bugün gelmiş olması tabii anlamlı. Dediğim gibi, dileğimiz bu türden hak ihlallerinin son bulması ama işte Emek Sineması önünde yaşananlar, Dicle Üniversitesinde yaşananlar, yine Diyarbakır kentinde bir gencin polis kurşunuyla vurulmuş olması, bütün bunlar, aslında bu örnekler hâlâ son derece taze hafızamızda.

Bugün sevindirici bir haber aldık, on aydır yargılanan KESK yöneticileri tahliye edilmişler. Aslında toplumda işte bu dördüncü paketle birlikte gelen beklenti de bunun gibi düşüncelerinden, emeği savunmalarından, insan haklarından yana, ülkenin geleceğini düşündükleri için, siyasi nedenlerle ve konjonktürel olarak cezaevlerine atılmış binlerce insanın özgürlüklerine kavuşması. Bu türden bir yargı uygulamasının devam etmesini diliyoruz. Tabii, uzun tutukluluk ve siyasi yargıdaki olumsuzluklar başka alanlarda da karşımıza çıkıyor. Dileğimiz odur ki o alanda da tüm cezaevlerinde bulunanlar, başta milletvekili arkadaşlarımız olmak üzere, hızla özgürlüklerine kavuşsunlar.

Ülkemiz bir çözüm süreci -Hükûmetin adlandırdığı şekilde- barışın ve çözümün bir dayanak hâline getirilip demokratik adımların atıldığı bir süreci yaşamak istiyor. Şimdi, dolayısıyla, bu sorun hepimizin sorunu ama dünkü araştırma önergesinde, bugün yine bu konu üzerine konuşan kimi milletvekili arkadaşlarımızın, özellikle CHP ve MHP görüşünden milletvekili arkadaşlarımızın bu gelişmelerin ve ülkedeki bu iklimin tamamen karşısında bir tutumda konuştuklarını görüyoruz. Yani, millî ve üniter yapının teröre kurban edilmesi, taviz verilmesi, ülkenin bölünmesi, pazarlık yapıldığı, teslimiyet, Amerikan planları gibi sözlerle, nitelendirmelerle bu süreç adlandırılıyor. Bizim, ülkemizin emek, demokrasi ve sosyalist güçleri, özellikle Cumhuriyet Halk Partisinden şöyle bir beklentimiz var: Ülkemizde bir ezilen ulus, ezilen halk gerçeği var ve bu gerçeklik, "Türk milleti ortadan kaldırılıyor." denilerek bu gerçeklik ortadan kaldırılamaz. Dolayısıyla, bugün sosyal demokratların, demokrasi güçlerinin görevi hak eşitsizliğini ortadan kaldırmaktır; dil, ana dil yasağını, bir baskıya dönüşmüş bu yasağı ortadan kaldırmaktır. Gelin, hep birlikte, ülkenin demokratikleşmesi için bu sürece yani silahların sustuğu, çatışmanın son bulduğu, kanın akmadığı ve herkesin dört elle sarıldığı bu sürece sadece AKP'nin bir alanı olarak değil, bu ülkede demokratikleşmeyi isteyen 76 milyon yurttaşın özlemlerinin sahiplenmesi olarak hep birlikte el atalım ve devletten kaynaklı, sadece işkence suçlarında değil, bu yasayla birlikte de devletten kaynaklı yaşam hakkı ihlallerinde de zamanaşımının ortadan kaldırılması gibi düzenlemelerle ve  ifade özgürlüğüne, örgütlenme özgürlüğüne, basın hakkına ve bütün bunların üzerindeki Terörle Mücadele Yasası ve özel mahkemeleri kaldıracak gerçekten bir özgürlük ve demokrasi kavgasını hep birlikte verelim. Emek ve demokrasi güçleri olarak sosyal şovenizme, milliyetçiliğe sarılmak değil, halkların dayanışmasına, kardeşliğine, demokratik birliğe sahip çıkmak bugünün görevidir diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)