GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:06.06.2024

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın vekiller; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Pazartesiden başlayan ve salı günü mesaisiyle konuştuğumuz kayyum meselesini birazcık kısa bir tarihî hatırlatmayla gerekçelerini farklı bir boyutuyla anlatmak istiyorum. Tarih 7 Haziran 2015'ti ve bu ülkede bir seçim gerçekleşti. O dönemin partisi, partimiz HDP muazzam bir başarıya imza attı; bu ülkede yok sayılan birçok kesimi, halkları, inançları Meclise taşıdı. Tıpkı bu 31 Mart seçimlerinden sonra olduğu gibi, Türkiye halkları yeni bir başlangıç yapma umudunu taşıyorlardı ve gerçekten yeni bir iklim doğabilirdi. Türkiye Orta Doğu'nun parlayan yıldızı, bölgenin en büyük gücü, gerçekten kendi iç barışını sağlamış bir dönüşüm geçirebilirdi; bunun fırsatları vardı ve Meclis bu yapıya uygundu. Ama ne oldu? 7 Haziranda bizim Meclise 80 milletvekiliyle girmemiz nedeniyle AKP, dönemin AKP'si tek başına iktidar olma yeteneğini kaybetti, o dönem koalisyon arayışları, hükûmet kurma arayışları oldu ve akamete uğradı. Peki, asıl mesele neydi? 8 Haziran sabahı tam da o Meclise gelen ve Türkiye'nin önüne yeni bir rota, yeni bir fotoğraf, yeni bir şans veren o fotoğrafı bozmak için hızlı bir şekilde düğmeye basıldı ve demokratik siyaset karşıtı, bu Meclise taşıdığımız bütün halkların ittifakını, mücadelesini boşa çıkaracak bir ittifak geliştirdi ve o gün bugündür bu ülkede aslında tam bir koyu karanlığa doğru yol alınıyor, tam bir koyu karanlığın içerisine doğru gidiliyor. Şimdi, bunu niye söylüyorum? Tarihsel anlar vardır, tarihsel kırılma anları ve toplumlar, ülkeler, devletler Meclisler o tarihsel anlarda eğer o tarihsel fırsatı gerçekleştirirlerse aslında büyük kazanma şansını da yakalarlar. Türkiye bu büyük kazanma şansını çözüm sürecini heba ederek harcadı 7 Haziran seçim sonuçlarını heba ederek harcadı. Birçok yerde dönüşüm geçirebilecekken, yelkenini özgürlük, barış, adalet, hukukla doldurabilecekken ne yazık ki bunun tam tersi bir istikamette yol aldı ve yelkenine zulmü, baskıyı, irade gasplarını, kayyum meselesini ve daha sonra, 15 Temmuzdan sonra ilan edilen OHAL'le, OHAL KHK'leriyle tam bir hukuksuzluğu doldurdu ve bu hukuksuzlukla da yol almaya çalışıyor.

Peki, geldiğimiz noktada ne oldu? 31 Mart seçimleri, halk sandığa gitti ve bütün bu yanlış politikalarınız, bütün bu zulüm düzeninize karşı yeniden itiraz etti ve dedi ki: "Yeter "..."(*) yapmayın, böyle yol alırsanız sizden desteğimizi çekiyoruz." ve iktidar da çıktı dedi ki: "Biz bu mesajı aldık, tamam, yeni bir döneme başlayacağız, yumuşayacağız, normalleşeceğiz, şunu yapacağız, bunu yapacağız." Sonuç, yumuşamanız nereye vardı? Yumuşamanız Hakkâri'ye kayyum atamayla sonuçlandı. Sizin yumuşama anlayışınız işte tam da bu. Sizin normaliniz bu, normaliniz zulüm. Siz, bu ülke normalleşsin istemiyorsunuz, bu ülke demokratikleşsin istemiyorsunuz, hak ve özgürlük tesis edilsin istemiyorsunuz çünkü bunlar olduğu zaman siz ayakta kalamayacaksınız, siz iktidarda kalamayacaksınız. İktidarın sonunu görüyorsunuz bu ülkeye gelen demokraside. İktidarın sonunu görüyorsunuz Kürt sorununun çözümünde. İktidarın sonunu görüyorsunuz, gerçek anlamda hukukun üstünlüğünün tesis edildiği... Yasama, yürütme ve yargının bağımsız olduğu bir zemini kendiniz için tehdit olarak görüyorsunuz. İşte onun için gün geliyor yasayı dolanıyorsunuz, gün geliyor yasayı takmıyorsunuz, gün geliyor AYM'ye parmak sallıyorsunuz, gün geliyor başka bir hukuksuzluk yapıyorsunuz ama illaki ve illaki iktidarda kalmak istiyorsunuz. Bir sonsuz iktidar anlayışınız var, bir sonsuz iktidar arayışınız var ve bu iktidarın kendisi iktidarda kalma güdüsünün, amacının kendisi sizi bir zulüm rejiminin içine, bir zulüm iktidarı hâline getirdi ve bu zulmü fark edemiyorsunuz da; sorun bu. Hem yapıyorsunuz hem savunuyorsunuz. Hem hukuksuzluk yapıyorsunuz hem bunu gerekçelendirerek bu hukuksuzluğu örtbas etmeye çalışıyorsunuz; sorun bu.

Şimdi, hepiniz seçilerek geldiniz, hepimiz seçilerek geldik bu Meclise ve halk bizi buraya gönderdi. İşte söylediğimiz tam bu. Hakkâri Belediye Başkanlarını da halk seçti, Hakkâri belediye meclis üyelerini de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Onları da halk seçti ama bu umurunuzda mı? Hayır, umurunuzda değil. Hukuksuzluk yapmışsınız, bundan dolayı acı çekiyor musunuz? Hayır, mutlusunuz. "Devam edeceğiz." diyorsunuz, "İyi yaptık." diyorsunuz, "İyi ki yaptık, yapacağız daha." diyorsunuz. Zulümle abat olmaya çalışıyorsunuz, zulümle yol almaya, hukuksuzluğun içerisinde kendinize yer açmaya çalışıyorsunuz ama bunun en nihayetinde yol olmadığını görmek zorundasınız. Gerçekten bir başlangıç yapmak istiyorsanız, gerçekten yeni bir anayasa yapmak istiyorsanız, gerçekten bu ülkenin 2'nci yüzyılında demokratik bir ülke gibi bir amacınız varsa önce hukuksuzluktan, önce zulümden, önce baskıdan, önce zordan vazgeçmelisiniz. Vazgeçmezseniz bu yol sadece sizin sonunuzu değil, koca bir ülkeyi mahvedecek ve bunun altında bütün halklar kalacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - İşte, bizim direnişimiz, bizim mücadelemiz o koyu karanlığa karşıdır.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)