| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 05.06.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir askerî disiplin yasası görüşüyoruz, TSK Personel Kanunu. Yasanın bütününe bakıldığında, elbette, bütün yasalarda olduğu gibi bunda da güzel maddeler var ancak burada belirtmemiz gereken husus şu: Kanunun temeli disiplin üzerine kurulmuştur. Elbette, bugünkü bütün konuşmacıların belirttiği gibi disiplin önemlidir ancak disiplinde öyle bir denge sağlanmalıdır ki "Disiplin sağlayacağız." diye birileri birilerinin insafına bırakılmamalıdır.
Geçtiğimiz süreç içerisinde KHK'lerle yüz binlerce kişinin işten sorgusuz, sualsiz, yargısız ihraç edildiğini biliyoruz. Bugün de âdeta buna yeniden zemin hazırlanmakta, iş güvencesi büyük ölçüde ortadan kaldırılmaktadır. Bugüne kadar ücretli öğretmenlerin, TYP'lilerin, fahri Kur'an kursu hocalarının, araştırma görevlilerinin, akademisyenlerin, milletvekili danışmanlarının maruz kaldığı o kapı önüne her an atılabilme tehlikesinin bugün askerî personel için de biraz daha fazla olacağı anlaşılıyor. Hele maddelerin içerisinde mesela, intihara teşebbüs eden birisinin ihracı akıllara ziyan. Normal şartlarda, acaba bir askerî personel neden intiharı düşünür? Bu soruya cevap aranması gerekirdi. "Acaba biz intihara teşebbüs eden insana nasıl çözüm bulabiliriz?" diye düşünülmesi gerekirken "Yere düşen bir kimseye bir tekme de biz vuralım, askeriyeyle ilişkisini keselim." denilmiş.
Elbette disiplin önemli, suç isnadı olduğu zaman gereken yapılmalı ama bilinmeli ki muğlak ifadelerle yapılan bir suçlamayla da hiçbir sonuç elde edilemez. Değerli milletvekilleri, burada keyfîliğe, indi yorumlara açık, âdeta çalışanın amirine, çalışanın patronuna köle konumuna gelmesini sağlayacak düzenlemeler içerisine gidilmiştir. Şu bilinmelidir ki milletimiz asker ocağını peygamber ocağı olarak görür; bu, milletimizin gönlündeki değer korunmaya çalışılmalıdır. Özetle söylemek gerekir ki bu milleti devletine düşman etmeye kimsenin hakkı yok ama bugünkü bu yasalar, yasa teklifi içerisindeki gelen maddeler buna zemin hazırlıyor. Yine, bilinen bir sözdür ki hiç kimse bir insanın ekmeğiyle oynamamalıdır ama yasa teklifinin içerisinde bu noktada ciddi olarak başıboşluk bırakılmıştır.
Değerli milletvekilleri, biliyoruz, 13 yaşındaki çocuklar daha ilkokul çağında askerî okullara teslim edildi, müebbet hüküm giydiler. Bunun sonucunda da işi kökten kurutmak üzere askerî okullar kapatıldı, askerî hastaneler kapatıldı. Anlaşılıyor ki bugün de tökezleyen herhangi bir insanın "Sen disiplin suçu işledin." diyerek direkt işine son verilsin deniliyor. Maalesef ki yasa teklifinde özlük hakları var olduğu söylense de yok. Bir insan erbaş olarak askerde üç ile yedi yıl arası görev yapıyor, görevi tamamlandıktan sonra kapı önüne konuluyor. Hele de askerî personelin başka kurumlara geçmesini önleyen maddelerin bulunmasının da hiçbir kabul edilebilir tarafı yok.
Değerli milletvekilleri, elbette sivilleşme iyidir ama sivilleşmeyle siyasallaşma da karıştırılmamalıdır. Bilelim ki bu yasalar bu Meclisten çıkarıldığı takdirde ilelebet uygulanacak yasalardır. Bu açıdan da hiçbir mülk kimseye baki olmadığına göre bir iktidar değişikliğinde de pekâlâ başkalarının da bunu rahat bir şekilde kullanacağı ve bunun sonucunda da nasıl problemle karşı karşıya kalacağımız gayet açıktır.
Yasa teklifi içerisinde kamulaştırmayla ilgili, Anayasa Mahkemesinin iptaline rağmen âdeta Türk Silahlı Kuvvetlerinin savunma alanının siyasallaştırılması, bir şekilde tartışmaya açık hâle getirilmesi sanki planlanarak aynı yasa teklifi yeniden kelime oyunuyla, kelime değişikliğiyle tekrar getirilmiş.
Değerli milletvekilleri, yine, kanun teklifi içerisinde yer alan tazminat sorunu da ciddi anlamda problemlidir. Elbette bir kurumda çalışan insanın bazı yükümlülükleri, sorumlulukları olabilir ama fahiş sayılabilecek oranlarda bir tazminatın yüklenmesi de hiçbir şekilde kabul edilemez. Burada sadece disipline yönelik, sadece üstten bakışla, altta çalışan personelin ailevi durumunu, bireysel hayatını, sosyolojisini, psikolojisini düşünmeden sadece "Biz emrettik, siz yapacaksınız." mantığıyla bir yasa çıkarılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Burada sıkça torba yasa çıkarılmasına alıştık. Anlaşılıyor ki bir suç torbası oluşturulmuş, suç torbasına giden herkes direkt tekme yiyecek, direkt görevi sonlandırılacak. Tabii, her an için görevini kaybetme riskiyle karşı karşıya olan bir insanın da sevgisi, vatan sevgisi kalmaz, aidiyet hissi kalmaz. O psikolojiyle saldırganlaşır ve görevi bittiği takdirde de nasıl durumlarla karşı karşıya kaldığını hepimiz görüyoruz. Onun için, askerin, bütün kamu çalışanlarının disiplini önemlidir, disiplin kadar moral ve motivasyonu önemlidir. Moral ve motivasyonu önemlidir, bununla beraber hukuki güvencesi olması gereklidir. Siz herhangi bir kararı yargıya açmadığınız takdirde "Ben yargının üzerindeyim." demiş olursunuz. Asla hiçbir karar sorgulanamaz değildir, bütün kararlar yargı denetimine tabi olmalıdır.
Bununla beraber, sosyal güvenlik de sosyal güvence de son derece önemlidir. Bu yasa birtakım disiplin problemlerini çözmeyi amaçlamış ama disiplinle beraber beklentileri karşılayacak şekilde bir çözüm olmadığı görülmüştür.
İktidar mensubu konuşmacılardan göklerde uçan kelimeleri bugün de yine çokça dinledik ama bilelim ki bu ülkenin nice kurumu peşkeş çekildi, satıldı; "millî" kelimesi bazı kurumların sadece başında kaldı. Bu iktidar mensubu arkadaşlarımızdan tek bir kişi çıkıp da "Ya, Allah aşkına, ne yapıyorsunuz?" diyemedi, bu cesareti göstermedi, gösteremedi. Bugün önlerine getirilen torbada, dosyada, yasada ne varsa onu sonuna kadar savunmayı, hiçbir konuda tartışmayı asla kabul etmeyerek sonuna kadar kayıtsız şartsız savunmayı bir görev addetmiş durumdalar maalesef ki. Onun için askeriyemizin başarısı elbette bu ülkede herkesi sevindirir ama biliyoruz ki daha hâlen karanlık durumların hiçbiri net olarak ortaya çıkmadı, Donanmamızın ne hâlde olduğunu hepimiz biliyoruz ve KHK'lerle ihraç olan çalışanların olduğu bir ülkede hâlen yargılama devam ederken, hâlen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin üst üste tazminatları devam ederken, hâlen yüz binlerce ailenin ahı arşı titretmişken bunların üzerine yenisini ekleyecek disiplin odaklı bir yasanın çıkarılması da asla makul kabul edilemez. Belki, burada, kurum açısından aciliyet arz eden belli hususlar olabilir, onlar kısa birkaç maddeyle getirilip düzeltilebilirdi. Belli ki burada bu kadar çok maddenin peş peşe sıralanması da hele de ülkemizin tartışmasının en yoğun olduğu konunun millî irade gasbı olduğuna dair herkesin hemfikir olduğu böyle bir dönemde bu yasanın tartışılması da gündeme getirilmesi de ayrı bir tartışma konusu olmalı.
Değerli milletvekilleri, yasada alt düzey askerî personelin özlük haklarının iyileştirilmesine dair hiçbir güvence yok. Erbaşların durumlarının iyileştirilmesine dair...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Çalışkan.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Askeriyede hayatının en verimli çağını yaşamış -üç ile yedi yıl arasında- yani 23 ile 30 yaş arasındaki bir insanın hayattaki en verimli, en dinç çağını kamu hizmetine verip sonrasında kapı dışarı bırakılması, işte bugün bu insanların maruz kaldığı psikolojik sorunların da temel nedenidir. Onun için, kamu kurumunda görev yapan bir insanın net disiplin suçu işlemediği sürece görevinde devamlılık esas olmalıdır.
Arz etmeye çalıştığım gibi, pek çok kamuda yaşanan hususun bundan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinde de net olarak önünün açıldığı bu yasayla görülüyor. Bu vesileyle, bu yasadaki problemli maddelerin çıkarılmasını teklif ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)