| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 05.06.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) -Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve bizi izleyen herkesi saygıyla selamlıyorum.
Ya, duyduk ki iktidar grubu bizi şikâyet etmiş, dün dayak yediklerini söylemişler, biz 150 kişiyle 15 kişiye saldırmışız. Ayıptır ya, ağlamayın gerçekten, ağlamayın! Biz saldırdık ama yani ne diyelim? 150 kişiydik, 200 kişi, siz de 15 kişiymişsiniz, şikâyet etmişsiniz.
KADEM METE (Muğla) - Ağlayan kimdi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şimdi, Erdoğan konuşuyor, Cumhurbaşkanı, onu söylemeden geçmek istemedim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Kötü dayak yemişsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ya, sahi, değerli arkadaşlar, faşizm nedir?
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Biraz önceki hatiple çelişiyorsunuz Sayın Vekil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Faşizm nedir? Ben bir sözlük anlamını çıkardım: Faşizm, tüm yetkilerin tek partinin ve tek kişinin elinde toplandığı düzen. Başka bir deyimle, otoriter devlet üzerine kurulu, radikal, aşırı milliyetçi bir ideoloji; demokratik düzen yerine aşırı çarpıtılmış bir ulusçuluğa dayanan bir baskı düzeni kurmayı amaçlar.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Eşittir DEM PARTİ.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şimdi, Türkiye'de faşizm var mı yok mu, onu konuşalım. Ne oldu? Bugün Hakkâri Belediyesi Eş Başkanımız Sıddık Akış'a ceza verildi, on dokuz yıl altı ay. Bu cezayı Hakkâri Adliyesindeki mahkeme mi verdi? Hayır, o mahkeme vermedi. Kararı daha önce verdiniz, ilan ettiniz; önce, İçişleri Bakanı on beş yıldır süren davada mahkemenin veremediği kararı verdi, bilumum Ceza Kanunu maddesinden zaten Belediye Başkanımızı suçlu ilan etti. Sonra sizin yandaş çukur medyanız ne dedi? "Hesap verecek." diye manşetler attı. Ne dedi? "Evinde sakladı." Her türlü suçu yazmışlar. Ne demiş? "Sicili kabarık." Tonlarca ilan ettiniz, daha kayyum atanmasından önce başladınız buna ve atanmasıyla beraber paralel. Peki, siz bize günlerdir diyorsunuz ya "Sırtınızı bir yerlere yaslıyorsunuz." diye, kim sırtını nereye yaslıyor? Bu, Hakkâri Valiliği, bütün Türkiye görsün; kolluğa, güce, silaha, zora dayanıyor. Şu anda Hakkâri'de halka, vekillerimize işkence yapılıyor. Asker postallarıyla Hakkâri merkezde, neden? Çünkü darbeyle belediyeye el koydunuz, halk iradesine el koydunuz, halka savaş açtınız, halka düşmanlık yapıyorsunuz. Bunun başka bir izahı yok, bu fotoğrafa iyi bakın, lütfen.
Diğerine gelelim, dosyayı anlatmak istiyorum gerçekten. Bu dosya, -okudum hepsini- 2009'da soruşturma başlamış, beş yıl soruşturma sürmüş, savcı bir türlü karar verememiş ne yapacağına, 2014'te davayı açmış nihayet, talimat var ya, sonra 2014'ten başlayarak 2024'e kadar bu mahkeme karar verememiş. Gizli tanık kodu ne biliyor musunuz? Oyunbozan. Bütün KCK davalarında bu, ifade vermiş ve sonra dilekçe vermiş, "Bana imzalattılar, beni tehdit ettiler, ben bu ifadeleri vermedim." demiş. Gizli tanık bile kendini ifşa etmiş. Diğer tanıkların hepsi geri çekilmiş ve ifadelerini kabul etmediklerini, doğru olmadığını söylemiş. Ve bu da yetmemiş, dosya soruşturma aşamasında hâkim basına çıkıyor ama sadece hâkim değil; TEM şube müdürü, savcı ve sulh ceza hâkimi işte Fetullah Gülen örgütüne üye olma iddiasıyla görevden alınmış, haklarında soruşturma ve kovuşturma açılmış. Zamanım olsa o dosyaları da anlatırdım. Peki, bu müdür, savcı, hâkim terör örgütüne üyelikten görevden alınmış, bunun hazırladığı dosya niye geçerli, neden? Neden bugün on dokuz yıl altı ay ceza verildi? Çünkü Belediye Başkanı Kürt, çünkü DEM PARTİ'li. Başka biri olsaydı, işte Ergenekonda gördük, birçok dosyada o hâkim ve savcıların dosyalarından beraat kararı verildi.
Sakın, Gülen cemaatine bir söz etmeyin ha; onunla ortaksınız, suçta ortaksınız, onların hazırladıkları dosyalarla kayyum atıyorsunuz, onların halefisiniz. İşinize gelince "Terörö, terörö, terör örgütüdür." işinize gelmeyince o hâkimin açtığı, savcının açtığı davaya devam ediyorsunuz. Elimde belgeler belli ve ne olmuş biliyor musunuz? Belediye Başkanı, Sıddık Akış Başkanımız, Eş Başkanımız seçilir seçilmez hemen, alelacele dava hızlandırılmış, 23 mayıstaki duruşmaya mütalaa... O kadar aceleleri var ki duruşmayı beklememişler, mütalaa avukatlara tebliğ edilmiş, demişler ki: "Duruşmada savunma yapacaksınız, ceza vereceğiz." Yani mealen o anlama geliyor, bir avukat olarak bunu biliyorum. Avukatlar gitmiş, zar zor 5 Hazirana gün almışlar, demişler ki: "Biz hazır değiliz savunmaya. Bir dakika, bu dava on yıldır sürüyor, iki aydır belediye başkanı seçildi." 5 Hazirana, on üç gün sonraya gün verilmiş. Peki, sonra ne olmuş? İçişleri Bakanlığının, sarayın acelesi var ya, 5 Haziranı da bekleyememiş çünkü kayyum ataması lazım. Alelacele bir soruşturma açtılar, Belediye Eş Başkanımız Sıddık Akış'ı gözaltına aldılar. Üstelik niye aldıklarını da açıklama zahmetinde bulunmadılar; avukat yasağı, gizlilik kararı verdiler. Peki, sonra? Aceleleri var, bugünü bekleyemediler. Önce kayyum atadılar, bir güzel suçları, cezaları açıkladılar -demin gösterdiğim verilerden- bugün de Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi ne yapsın, el mahkûm, on dokuz yıl altı ay cezayı verdi. Böylece mahkeme karar vermiş oldu, öyle mi? Türkiye'yi bununla aldatacaksınız, öyle mi? Mahkeme karar vermedi; İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanlığı ve AKP iktidarı kararı verdi ve mahkemeye bunu dayattı, bu kararı verdirdi, zaten ilan edilmiş bir karardan söz ediyoruz. Bunları herkesin öğrenmesi lazım.
Şimdi, diğer taraftan, şunu da söyleyeyim, çok sevdiğim bir şey vardır yerel yönetimlere ilişkin, konuşmalarımda kullanırım: Ya, bir kent ara sokaklarıyla, dükkânlarıyla, ağaçlarıyla, bankalarıyla, turistik yer ve mekânlarıyla, tarihî dokusuyla yaşadığımız evimizdir, evimizdir aslında ve yerel yönetim ne yapar? Bu evin tüm hizmetlerini yerine getirir, eksikliklerini giderir. Bunu kim seçer? Halk seçer. Aslında kayyum bu anlamda haneye tecavüzdür, bizim evimize tecavüzdür bu; bizim kültürümüze baskı uyguluyorsunuz, dilimize ve halkın yuvasına, evine göz dikmek anlamına gelir.
Bir de seçim de böyle adil falan değildi ha. Hakkâri'de... Bu vali var ya, bir haftadır Ankara'da dolaşıyor, bizim arkadaşlarımız çok iyi biliyor ne yaptığını; lobi yapıyor. Hani o kadar güzel yağmalamıştı ki Hakkâri Belediyesini, öyle büyük paralar toplamıştı ki bırakmak istemiyor, musluğu bırakmak istemiyor, "Kayyum atansın." diye bastırdıkça bastırdı ve buna rağmen kazanamadı, geldi, lobi yaptı, şimdi tekrar belediye başkanı olacak öyle mi? Hakkâri halkına düşmanlık yapıyorsunuz. Siz Hakkâri halkına sakın "kardeşimiz" demeyin. Siz halka düşmanlık yapan bir iktidarsınız.
Bir de şöyle bir tartışma var, buna cevap vermek istiyorum: "Niye davası olanı aday yaptınız?" Hayret bir şey ya. Davası olmayan mı var AKP'ye söz söyleyip? Sizden birini mi aday yapalım? İsterseniz gönderin. Hadi gelin partimize, bir gün gelin, üye olun, 2'nci gün hakkınızda soruşturma açılır, 2'nci gün. Hepimizin hakkında dava yoktu, vekil seçildikten sonra bir ton fezlekemiz oldu. E, savcılar talimatla iş yapıyor zaten. Biz aday gösterdik -ben çok iyi biliyorum isimleri yani zaman yok- adaylığı açıklandığı gün savcılar çağırdı ya, soruşturma açtılar. Dava oluşturmak o kadar kolay ki bir telefona bakar, DEM PARTİ'den bir adaylığa bakar, bir etkinliğe katılmaya bakar. Biz kimi aday yapalım? Her ağzını açana dava açıyorsunuz, soruşturma açıyorsunuz. Tabii ki aday yapacağız kendi partililerimizi, tabii ki peşine düşeceğiz. Onlar suçlu değil, siz suçlusunuz. Suçlu olan sizlersiniz ve tabii ki Kürt düşmanısınız, halk düşmanısınız, sadece suçlu değilsiniz. Kayyum düzeni hakikaten en büyük halk düşmanlığından bir tanesidir ve tabii ki belediye sizin için bir rant alanı, büyük bir rant alanı, çöküyorsunuz belediyelere ve oradaki borçları bugün arkadaşlarımız anlattılar. Kayyuma ilişkin o kadar çok şey söyledik ki burada araştırma önergelerimizde ve siz 3'üncü dönem yine buna tevessül ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz, sizin hiçbir beyanınızın doğru olmadığını gayet iyi biliyoruz ama size şunu söyleyelim: Tabii ki direneceğiz, tabii ki halk iradesini koruyacağız, tabii ki halkın yanında olacağız. Bugün siz Hakkâri'de asker postallarıyla ayaktasınız, biz ise halka dayanıyoruz, halka; halkın iradesine dayanıyoruz, bunu unutmayın. Siz faşist bir yönetimsiniz, faşizm uyguluyorsunuz bu ülkede. Tek adam rejimi uyguluyorsunuz ve kayyum -son sözlerim- evet, darbedir. En büyük darbelerden bir tanesidir ve yağmadır, yağmalıyorsunuz halkın hakkını; talandır, talan ediyorsunuz. Ve tabii ki utanç sizin, onur bizimdir; tabii ki korku sizin, direniş ise bizimdir.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)