GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:05.06.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir "Aman, bir an önce gelen kanun teklifini yasalaştıralım." şeklindeki AK PARTİ önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu tarz öneriler geldiği zaman Sayın Grup Başkan Vekillerine "Meclis bu şekilde bir uzlaşıyla çalışamaz, bu doğru bir tarz değil." dediğimizde "Haklısınız, bu hafta bunu geçirelim de önümüzdeki süreçlerde bakarız." dediler. Maalesef, bir yıl geçti, o önümüzdeki süreçler bir türlü gelmedi.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sen yokken uzlaşı vardı.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Öyle mi? Tamam. Sorarsınız, arkadaşlarımız uzlaşı varsa burada şey yaparlar. Neyse, ben sizi değil Genel Kurulu muhatap alıyorum. Hata yaptım, özür dilerim.

Kuvvetler ayrılığı demokrasilerin olmazsa olmaz kurallarından bir tanesidir. Bu kuvvetlerden en önemlisi olan yasama kuvveti Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yerine getirilmektedir. İktidarlar her rejimde olur, muhalefetse demokrasilerde. Dolayısıyla iktidarlar muhalefete tahammül etmek zorundadırlar; Mecliste tahammül etmek zorundadırlar, yerel yönetimlerde tahammül etmek zorundadırlar, kamuda tahammül etmek zorundadırlar, kamusal alanda tahammül etmek zorundadırlar. Toplumlar niçin kuvvetler ayrılığına ihtiyaç hissederler? Çünkü insanlığın ortak tecrübesi güç tutkusu insanın tabiatında olan bir tutkudur. Yine, gücün ve yetkinin iktidarlarda toplandığı yerlerde hukukun zayıfladığı da bir gerçektir ve yine, insanlığın bir diğer ortak tecrübesi de güce karşı insanın tabiatı gereği itaatkar olduğu, haksızlıklara karşı sesini yükseltmekte tereddüt yaşadığı gerçeğidir. Onun içindir ki hürriyetin de adaletin de çağımızdaki ön şartı, olmazsa olmazı iktidarların kuvvetler ayrılığı ilkesiyle sınırlandırılması ve denetlenmesidir. Siyaset biliminin evrensel tespitidir, iktidarlar sürekli güçlerini artırmaya çalışırlar, gücü artırdıkça iştahları daha da kabarır ve gücü daha da artırmaya çalışırlar; güçleri arttıkça da milleti ezmeye başlarlar. Onun için, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı gibi kavramlar bunu önlemek için geliştirilen yüksek hukuk felsefesi değerleridir. Kuvvetler ayrılığının doğruluğu görüldükçe anayasalarda ve kanunlarda kuvvetler ayrılığına yer verilmiştir. Hürriyetin de adaletin de çağımızdaki ön şartı iktidarların kuvvetler ayrılığı ilkesiyle sınırlandırılması ve denetlenmesidir.

Millet üç yetkiyi yasama, yürütme ve yargıya vermektedir. Yasamaya yetkiyi verirken "Benim uyacağım kuralları ve beni yönetenlerin uyacağı kuralları benim adıma Türkiye Büyük Millet Meclisi, sen belirle." demektedir. İktidara da "Beni yönetme yetkisini sana veriyorum ama beni Türkiye Büyük Millet Meclisinin koyduğu kurallara göre yönet." demektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Yargıya da "Bunları denetle, bu kurallara uyuyorlar mı, uymuyorlar mı?" demektedir. Ama sizin getirdiğiniz sistemde kurala uyması gerekenler aynı zamanda kuralı koyanlar oluyor. Rektörlerin atamasının şartlarını bir Cumhurbaşkanı kararnamesiyle belirliyorsunuz, ilgili rektörü atıyorsunuz, sonra şartları tekrar değiştiriyorsunuz; bu, yasama yetkisinin iktidar tarafından kullanılmasıdır.

Yine, kanun teklifleri maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisinde değil, dışarıda hazırlanmaktadır. Biz buna itiraz ettikçe de elbette rahatı bozulup itiraz edenler olabilir. Uzlaşı sizin canınızın istediğine "Evet." demek değildir; uzlaşı herkesin ortak bir noktada buluşabilmesi, konuşabilmesi, tartışabilmesidir. Uzlaşı en ağır eleştirilere dahi sözle mukabele etme, fiilî kuvvetle mukabele etmeme sanatıdır.

Onun için, bizim birilerinin rahatsızlığı olsa da Türkiye Büyük Millet Meclisinin hukukuna sahip çıkacağımızı, bu tarz öneri dayatmalarına da itiraz edeceğimizi buradan tekrar ifade ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)