| Konu: | Kumpas davalarının bugün Hakkâri Belediyesine kayyum atamak için gerekçe yapıldığına ve sekiz yıldır Kürt halkının iradesinin yok sayıldığına, İçişleri Bakanlığının bütün bölge illerinde eylem ve etkinlik yasağı getirdiğine, Hilvan'da yenilenen seçime, Hakkâri'de yaşananlara ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 04.06.2024 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Genel Kurulu, ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün yine bir AKP klasiğiyle güne başladık "Darbelerden darbe beğen." denilen ülkede yine halkın iradesini gasbettiler. Yine, aslında çok iyi bildikleri hukuksuzlukta, rantta, talanda halkı malzeme etmeye çalıştılar. Büyük bir çete operasyonuyla, büyük bir kayyum rejimiyle karşı karşıyayız. Büyük bir darbeci kayyum çetesi iş başına gelmiş. "Kim kılavuzları?" diye sorarsanız söyleyelim: FETÖ'cü polisler, FETÖ'cü savcılar, FETÖ'cü hâkimler, FETÖ'cülükten ceza almış, cezaevinde olanların hazırladığı kumpas davalarını, kumpas dosyalarını bugün Hakkâri Belediyesine kayyum atamak için gerekçe yapmış bir rantçı, talancı akılla karşı karşıyayız. Tabii, bunu ilk defa yaşamıyoruz. İki dönemdir, sekiz yıldır belediyelerimize kayyum atanıyor. Sekiz yıldır Kürt halkının iradesi yok sayılıyor. Sekiz yıldır Kürt halkının seçme seçilme hakkı askıya alınmış. Sekiz yıldır bu ülkeyi yöneten iktidar Kürtlere şunu söylüyor: "Siz yurttaş değilsiniz, siz eşit değilsiniz, sizin oyunuz Yozgat'takinin oyuyla eşit değil. Sizin oyunuz; Hakkâri'deki, Bitlis'teki, Van'daki yurttaşın oyu Tekirdağ'daki yurttaşın oyuyla eşit değil." diyor. "Sen istediğin kadar seç, sen istediğin kadar demokrasiye inan, sen istediğin kadar sandığına sahip çık, yeri gelir garnizon kurar, sandığa kayyum atarım; yeri gelir FETÖ'cü kumpasçılarla iş birliği yapar, halkın iradesini gasbederim." diyor. Biz de açık söylüyoruz ve buradan soruyoruz: Hani normalleşme, hani yumuşama? Kürtler hariç değil mi? Kürtler hariç normalleşme. Normali nedir AKP'nin? Normali kayyumdur, normali zulümdür, normali baskıdır, normali tehdittir, normali şantajdır, normali kumpastır, normali irade gasbıdır, normali talandır, normali halkın iradesini gasbetmektir; bu kadar açık ve net söylüyoruz ama şunu da herkes bilsin: Bu normale teslim olmayacağız.
Bakın, önce kayyum atıyorlar on yıldır devam eden bir soruşturmadan, bir davadan, yeni açılmış bir soruşturmadan; ortada hiçbir hukuki gerekçe yok, hiçbir mahkeme kararı yok. Ama sadece öyle yapmıyor, algı operasyonu yapıyor. Neymiş? Yurt dışına kaçacakmış. Hâlbuki daha iki gün önce gitmiş Belediyeler Birliği için oy kullanmış Belediye Eş Başkanımız; çıkmış, gelmiş, Van'da kızının evinde, cebinde 50 bin lira para var; sanki 50 bin lira pul değilmiş gibi "Üzerinde çok para var." diye çukur medyaya bir de haber yaptırıyorlar. Ya, Allah'tan korkun, Allah'tan korkun! Hiç kuldan korkmuyorsunuz, kuldan utanmıyorsunuz ama bari Allah'tan korkun ya; yok böyle bir şey!
Şimdi, önce kayyum atıyorlar, sonra emirlerinde İçişleri Bakanlığı kumpası kurmuş, bütün bölge illerinde eylem, etkinlik yasağı; sokağa çıkarmıyor, eylem yaptırmıyor, slogan attırmıyor ama normalleşecekmiş, ama demokrasi gelecekmiş bu ülkeye! Öyle mi? Bu mu demokrasi? Bu demokrasi ne zaman Kürt'ün evine uğrayacak? Bu demokrasi ne zaman Kürt'ün yüzünü güldürecek? Hilvan'da hukuksuzluk yaptınız, Hilvan'da seçimi yenilettiniz, sandığı yaktınız, 10 kat fark attık ama bırakmadınız ya, bırakmadınız bir yirmi dört saat Kürt'ün yüzü gülsün, başarısından onur duysun, başarısı nedeniyle mutlu olsun; buna bile izin vermediniz.
Şimdi, bütün bu hukuksuzlukların içerisinde neyi konuşacağız Sayın Başkan? Neyi konuşacağız? "Yeni anayasa" deniliyor. Var olan askıda; Anayasa'yı bırakın, en temel haklarımız askıda bizim, en temel yurttaşlık haklarımızı kullanamıyoruz biz bugün bu ülkede. Kime dert anlatacağız? Demokratik siyasete yeminli düşman bir iktidarla karşı karşıyayız; Kürt düşmanı bir ittifakla karşı karşıyayız; Kürt'ün her şeyine, her şeyine düşman bir iktidarla karşı karşıyayız; Kürt'ün kendisini yönetmesini istemeyen bir akılla karşı karşıyayız; Kürt muhtar olamasın, aza olamasın, belediye başkanı olmasın, milletvekili olmasın diye kumpas üstüne kumpas kuran bir anlayışla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Şimdi biz burada ne yapacağız? Bizi bu Meclisten süpürüyorlar, götürüyorlar, gözaltına alıyorlar; ısrar ediyoruz, halkımızla beraber direniyoruz, geliyoruz bu sıralara ama birileri bizi ısrarla bütün bu demokratik siyasetten tasfiye etmeye çalışıyor. Ben soruyorum, soruyorum AKP'ye: Nasıl olacak, nasıl olacak? Bu zulümle nasıl yol alacaksınız? Kürt'ün sırtına vura vura ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ne yapacağız biz? Şimdi Hakkâri'de halkımız yürüyor, plastik mermi sıkılıyor, gaz sıkılıyor, coplanıyor, vekillerimiz darbediliyor. Ne yapacaktık? Kayyum efendilerinizi, çetelerinizi çiçekle mi karşılayacaktı Hakkâri halkı? Çiçek mi verecektik biz onlara? Ya, size yapılmasını istemediğiniz şeyi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...yetkilerinizi, gücünüzü, iktidarı, devleti, bütün her şeyi kötüye kullanarak nasıl bir halkın başına boca edersiniz ya, nasıl? Hele bize söyleyin ya, hukuk bunun neresinde, bize söyleyin, biz de anlayalım. Hangi anayasaya tabi bu Kürtler ya? Nerede bu, yazılmayan, yazısız olan anayasayı bize gösterin, biz de bilelim. Biz de bilelim, bu ülkede hakkımız ne. Söyleyin bize ya, deyin ki: "Seçilme hakkınız yok." Deyin ki: "Seçme hakkınız yok." "Belediye başkanı olma hakkınız yok." deyin ama söyleyin, açık yürekli olun, dönün söyleyin, biz de onun gereğini yapalım. Ama bir taraftan YSK'ye onaylatacaksınız, bir taraftan ortada Anayasa maddesi var, açık hüküm var, "Uzaklaştırılsa bile görevinden meclis seçer." diyor ama siz söz konusu Kürtler olunca otomatik kayyum atıyorsunuz. Niye?
BAŞKAN - Son kez açıyorum Sayın Koçyiğit, tamamlayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Çünkü orada rant var, çünkü orada yandaşa aktarılan kaynak var, çünkü Hakkâri'de seçim döneminde AKP'nin Belediye Başkanının kampanyasını belediyenin kasasından yürüttüler, çünkü orada kirli ilişkiler var, çünkü orada Emniyetten İçişleri Bakanlığına kadar uzanan kirli trafikler var. Neyi kurtarmaya çalışıyorsunuz Hakkâri'den? Hakkâri'de DEM PARTİ yönettiğinde hangi çıkarınız zeval görüyor; söyleyin, söyleyin ama açıkça söyleyin, açıkça söyleyin, bütün Türkiye halkları bilsin. Düşmanlığınızı, nefretinizi, kininizi, hukuksuzluğunuzu bütün Türkiye halkları bilsin çünkü biz biliyoruz.
Ama şunu da söyleyelim: Ant olsun ki asla ama asla teslim olmayacağız; yenileceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Selamlayıp bitireceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Türkiye halklarının dayanışmasına, toplumsal muhalefetin yan yana gelişine, Gezi'nin ruhuna, Kobani'nin dayanışmasına, yoldaşlarımızın, cezaevine koyduğunuz yoldaşlarımızın dik duruşuna, çocuklarımızın gülüşüne, kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesine, bu ülkede demokratik değişim isteyen her bir insanın emeğiyle, bedeliyle mücadelesine yenileceksiniz; bunu bir tarafa yazın.
Zulmünüz artsın, zulmünüz artsın, zulmünüz artsın ki tez zeval bulasınız! (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)