| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 30.05.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum. Ekranları başında bizleri izleyenleri de saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
2013, üzerinden on bir yıl geçti; İstanbul Taksim Gezi Parkı'na Topçu Kışlası ve AVM yapılması için parktaki ağaçların sökülmesi girişimini, demokratik haklarını kullanarak, barışçıl gösterilerle protesto etmek isteyen yurttaşlara kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımıyla başlayan bir süreç oldu.
Bizim "Gezi direnişi" dediğimiz bu mesele aslında son derece önemli bir örnekti. Neydi bunun talebi? Yani birincisi -oradan başlamak istiyorum- yerel demokrasi, yerel demokrasi... Şimdi, sizin pek bilmediğiniz bir konu bu yerel demokrasi tabii ama zamanında, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara ilk geldiği zamanlar yerel demokrasinin önemine, yerel yönetimlerin güçlendirilmesine ve yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesine dair kanun teklifi bile hazırlamıştı ta Cumhurbaşkanına kadar gitmişti, Cumhurbaşkanından geri dönmüştü yani bu tür olumlu örnekler de vardı. Fakat bu bir yerel demokrasi talebiydi, insanlar "Yaşam alanlarımız hakkında alacağınız kararlar konusunda bize sorun, bizim görüşlerimizi alın, biz ne diyorsak bunu değerlendirin." dediler, bunu demek istiyorlardı...
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - "Üçüncü havalimanı yapılmasın."
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - ...fakat sizin iktidarınız tabii ki öyle bir yerel demokrasi anlayışına sahip olmadığı için sonuçta böyle bir noktaya gelindi.
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Üçüncü köprü yapılmadı(!)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Ne yaptı iktidar? İktidar şunu yaptı: Elindeki kolluk kuvvetleriyle ağır bir saldırı gerçekleştirdi ve bu saldırının, bu orantısız saldırının sonucunda 8 yurttaşımız hayatını kaybetti, gencecik 8 pırıl pırıl insanımız hayatını kaybetti, görme yetisini kaybeden 36 yurttaşımız vardı, 9 binin üzerinde yurttaşımız yaralandı bunun sonucunda. Bütün bunlar oldu ama ben size bir şey söyleyeceğim. O zamanın İstanbul Valisinin ve İstanbul Emniyet Müdürünün isimlerini hatırlıyor musunuz? Büyük ihtimalle hatırlamıyorsunuz. Bir şey hatırlanıyor onlar hakkında, bütün o işleri yapan, bütün oraları karıştıran o kişiler daha sonra FETÖ'den yargılandılar. Şimdi, ne yapıyorlar, ne ediyorlar, oralarını çok fazla bilmiyorum ama isimleri tarihin çöp sepetine gitti, Gezi'de direnenler ise hiçbir yere gitmedi, mücadelelerine devam ediyorlar.
Şimdi, şunu özellikle vurgulamak istiyorum...
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Talep neydi Gezi'de? Talep neydi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Laf atmaya çok heveslisin ya, gelir burada konuşursun, tamam mı, anladın mı?
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Talep neydi? Üçüncü havalimanını anlatsana.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Heh, anladın mı? İşte o kadar! Öyle çok heveslisin laf atmaya...
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - "Üçüncü havalimanı yapılmasın." diyordunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Kes sesini! Ben senin gibilerini çok gördüm bu Mecliste, çok gördüm senin gibilerini!
Şimdi...
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Avrupa'da 1'inci oldu. Avrupa'da 1'inci havalimanı, dünyada 7'nci oldu Sayın Milletvekili, bunları da yazın!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Boş boş konuşma! Boş boş konuşma! Ailesinden ayıplı bir adamsın, boş boş konuşma!
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Engelleyemediniz, engelleyemediniz!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Anladın mı?
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Gezi terör eylemidir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Hadi oradan! Hadi oradan! Soytarılığın yeri değil burası, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsü!
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Atatürk ile Abdullah Öcalan'ın fotoğrafını yan yana asamazsınız! Siz astınız.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Sen soytarısın, anladın mı! Soytarılığın yeri değil burası!
BAŞKAN - Sayın Hatip, lütfen, temiz bir dil kullanalım.
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Türk Bayraklarını yakamazsınız!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Adam gibi lafı dinle, hadi oradan! Konuşma!
BAŞKAN - Sayın Oluç, lütfen, temiz bir dille hitap edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Şimdi, bakın bunun sonucunda ne oldu? Bunun sonucunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu olan Osman Kavala hakkında ve şimdi hâlâ cezaevindeki Osman Kavala hakkında Hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği gerekçesiyle, takdir indirimi olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. Sadece o değil, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman yardım etmek gerekçesiyle on sekizer yıl ceza aldılar. Şimdi, bu cezaların sonunda... Bu cezalar haksız, hukuksuz. 2 kere yargılandılar, beraat ettiler, ondan sonra tekrar yargılandılar ve ceza aldılar çünkü mahkeme bir kere karar vermişti, siyasi bir karardı bu. "Siyasi olarak ceza vereceğiz." dedi ve bu nedenle bu adımı attı.
Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararı bozdu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dedi ki: "Osman Kavala'nın ve diğerlerinin Gezi direnişi sırasında güç ya da şiddet kullandığına, şiddet içerikli fiilleri teşvik ettiğine ya da bu fiillere izin verdiğine veya bu türden suç oluşturan hareketlere destek sağladığına ilişkin herhangi bir delil yoktur." Bu uygulamaları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne dair uygun bulmadı ve "Siyasi nedenlerle bu kararlar verilmiştir." dedi ve bozdu. Sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kurulu değil, daha sonra Büyük Dairesi aynı kararı tekrarladı, yetmedi Büyük Dairenin kararı, Bakanlar Komitesi aynı kararı tekrarladı ve dediler ki: "Kavala hakkında verilmiş olan bu kararın değişmesi gerekiyor."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Oluç, lütfen tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Toparlıyorum.
Şu anda Osman Kavala'nın bir son başvurusu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önünde ve bakacağız tekrar ne karar verecek diye ama esas itibarıyla olması gereken şey, Türkiye'deki iktidarın yapması gereken şey Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu kararları doğrultusunda Osman Kavala ve diğerlerinin yargılanmasını sona erdirmek ve cezaevinden onları çıkarmaktı. Anayasa'nın 90'ıncı maddesi de bizim Anayasa'mızın 90'ıncı maddesi de bunu gerekli görüyordu ama bunu da yapmadılar. Biz bu meseleyi tabii ki takip etmeye devam ediyoruz. Yani Türkiye'yi izleme sürecine aldırdı bu iktidar bu konuda gereken adımları atmadığı için ve bundan sonra da eğer gereken adımları atmazsa bu konudaki sürecin olumsuza doğru evrileceğini de çok açık bir şekilde söylemek mümkün.
Onun için, Gezi'de direnenleri bir kez daha saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)