| Konu: | İSTANBUL MİLLETVEKİLİ FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU VE İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN ÇELEBİ İLE 19 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN TÜRKİYE?DE YAŞAYAN ROMANLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI VE ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 10/4/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 10 NİSAN 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 10.04.2013 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye'de yaşayan Romanların sorunlarının araştırılması ve bu sorunlara çözüm getirilmesi amacıyla Meclis Başkanlığına sunmuş olduğu araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Usulen aleyhine söz almış bulunmama rağmen önergenin lehinde konuşacağım.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin etnik çeşitliliği içerisinde yer alan ve uzun yıllardır bu topraklarda yaşayan Roman halkı, tarih boyunca dünyanın her yerinde açlık boyutlarına varan bir yoksulluk ve en önemlisi, sürekli olarak ötekileştirme, aşağılanma gibi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Türkiye'de yaşayan Romanların sayısının 4 ila 5 milyon arasında olduğu varsayılmaktadır ancak kendilerini farklı tanımlar ile ifade eden -Dom, Lom, Mıtrip, Karaçi, Elekçi, Aşık, Poşa ve benzeri- halklar ile birlikte toplamda 6-8 milyon aralığında Çingene nüfusu bulunmaktadır. Romanların büyük kısmı Batı Anadolu ve Trakya'da yaşarken Dom grubu genel olarak Güneydoğu Anadolu'da, Lom grubu ise Türkiye'nin doğusunda yaşamaktadır.
Değerli milletvekilleri, sizlere Anadolu'da en az bin yıldır Türk halkının söyleminde yer alan "yetmiş iki buçuk millet" kavramının içeriğinden bahsetmek istiyorum. Bu kavram, uzun yıllardır bu topraklarda yaşayan Roman halkını tarif etmek için söylenmektedir. Bir halkın ismi olan "Çingene" kelimesi bile, genel olarak aşağılamak amacıyla bir sıfat görevi görüp "Çingene pembesi, Çingene parası, Çingene borcu, Çingene düğünü, Çingene kavgası, Çingenelik, Çingeneleşmek" olarak olumsuz anlamlar içeren şekillerde kullanılmaktadır.
Bir etnik kimliğin ismi olan bir kelimenin bu şekilde kullanımının toplumsal barış açısından kaybettirdikleri ortadadır. Bu kullanımlar bir barış ortamından çok, ötekileştirmeye, etnik kimlikler arası ayrımcılığa vurgu yapılmasına neden olmaktadır. Ayrıca, Roman vatandaşlar, kendi kimliklerinin özü ve adı olan "Çingene" kelimesine yabancılaştırılmaktadır.
Roman vatandaşlarımızın maruz kaldığı ötekileştirme yalnız dil alanında kalmamaktadır, aynı zamanda, yaşadıkları her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de çöp toplayıcılığı, sepetçilik, demircilik, kalaycılık, çiçekçilik gibi en alt meslekleri yapmaya zorlanmışlar ve yaşadıkları şehirlerde en kötü ve düzensiz yerlerde yaşamak zorunda bırakılarak dışlanmışlardır. Eğitim, barınma, sağlık gibi temel hizmetlerden yeterli düzeyde yararlanamamaları var olan ötekileştirmeyi körüklemiş ve bu durum, sürekli olarak kendi kimliklerini gizlemelerine neden olmuştur.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çatısı altında, faydalanıcıları Millî Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı olmak üzere Avrupa Birliği ile Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA) projeleri yapılmaktadır.
Ayrıca, Türkiye'de Roman açılımı yapılmış olmasına rağmen, planlı bir bütçe ayrılmamış ve takvim belirlenmemiştir. Bundan dolayı Roman açılımı bir anlam ifade etmemektedir.
Türkiye'de 3 Aralık 2004'te sosyal içerme belgeleri ve ortak içerme belgeleri konusunda girişim başlatılmış ancak 2013 yılına gelmemize rağmen hâlen daha nihai bir belge oluşturulamamıştır. Avrupa Birliği Çalışma ve Sosyal İşler ve Fırsat Eşitliği Genel Direktörlüğünün katkılarıyla hazırlanan "Türkiye'de Romanların Durumu: Türkiye'de Çalışma ve İnsana Yakışır İş Koşulları Sorunları" adlı rapor Türkiye'de Romanların sosyal olarak dışlandığını ifade ettikten sonra Romanların genel olarak düzenli bir işe veya sosyal sigortaya erişimlerinin bulunmadığını ifade etmektir. Bu dışlanmanın sebepleri arasında, düşük eğitim seviyesi, iş için pazarda gerek duyulan becerilere sahip olunmaması, geleneksel iş alanlarının azalmasıyla birlikte ön yargı ve ayrımcılık bulunmaktadır. Romanlar kayıt dışı ekonomi içerisinde çok çeşitli işlerde ve genellikle de geçici işlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Roman vatandaşlarımız toplum içerisinde ön yargı ve stereotip imajından mağdur olmakta, bu da iş, kiralık ev ve eğitim konularında ayrımcılık ve dışlanmayla karşı karşıya kalmalarına yol açmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Hükûmeti bir yandan Roman vatandaşlarımızın sosyoekonomik düzeyini yükseltmek amacıyla Roman açılımı yapıldığını dile getirirken, diğer yandan kentsel dönüşüm projelerinin çoğunu Roman vatandaşlarımızın yaşadığı alanlarda yapmakta ve onları mağdur etmektedir. Toplu Konut İdaresi (-TOKİ-) ve belediyeler Roman mahallelerine yaklaşım stratejisi geliştirirken konuya sadece mimari ve mühendislik açısından bakmış ancak Romanların kültürel ögelerini dikkate almamıştır. Zaten ekonomik sıkıntılarla, işsizlik ve daha birçok yoklukla mücadele eden vatandaşlar yapılan kentsel dönüşüm projelerinden sonra yaşam alanlarını da kaybetmektedirler. Kentsel dönüşüm projeleri hazırlanırken sosyal dönüşüm planlaması da yapılmamıştır, Romanlar için yerindelik ve kültürel dokunun korunması ve sosyal dönüşüm doğru bir şekilde sağlanamamıştır. Farklı yerlerde ve farklı kültürlerde yaşamak zorunda bırakılan Romanlar kültürel asimilasyona uğrayarak kimliklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Roman vatandaşlarımızın yaşadıkları sorunların çözümü için öncelikle kanun ve yönetmelikler yardımıyla koruyucu tedbirler konularak Romanlar için pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Yeni anayasa platformu çalışmalarında da öngörülen "Pozitif ayrımcılık yapılmalı mı?" sorusuna büyük çoğunlukla "Evet." cevabı verilmiştir.
Yerelde, dezavantajlı gruplara, özellikle Romanlara yönelik koruma tedbirleri alınmalıdır. Roman derneklerinin Anayasa Uzlaşma Komisyonuna verdikleri "Risk altındaki gruplara koruma tedbirleri getirilmeli." teklifi dikkate alınmalıdır. Romanların da koruma altına alınması için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağı, aksine eşitliği sağlayacağı da açıktır.
Yeni anayasa çalışmaları sırasında Roman vatandaşlarımızın kültürel hakları her alanda korunmalıdır. Eğitim öğretim haklarının her alanda korunması için gerekli kanun ve yönetmelikler ayrıntılarıyla düşünülmelidir.
Kentsel dönüşümden kaynaklı yaşadıkları sorunlar dikkate alınarak barınma haklarına dokunulmamalı ve bu hakları kanun ve yönetmeliklerle desteklenmelidir.
Sosyal ve ekonomik haklarının yanı sıra, etnik kimliklerinden dolayı var olan toplumsal ön yargılar giderilmelidir. Kamuda ya da özel sektörde kimlikleri dolayısıyla yaşadıkları ayrımcı muamelelerin önüne geçilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de Roman vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar göz önünde bulundurulduğunda Meclis araştırması komisyonu kurulması elzem bir hâl almıştır. Komisyonun kurulabilmesi için olumlu yönde oy kullanılmasını Genel Kuruldan talep ediyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)