Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 87 |
Tarih: | 28.05.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli halklarımız; Kobani kumpas davasında tutuklu bulunan geçmiş dönem Eş Genel Başkanlarımız ve hasta tutsaklar başta olmak üzere bütün siyasi tutsaklara selamlarımı iletiyorum.
Cezaevleri, tecrit, işkence, kötü muamele ve hak ihlallerinin merkezi hâline dönüşmüştür. İnsanlık onuruna ve haysiyetine aykırı uygulamalarla kamuoyunda gündemdeki yerini her daim koruyan bu işkencehaneler, mevcut yasalar ve evrensel hukuk normlarının tamamını yok saymaktadır. Mevcut hak ihlallerinin başında en yakıcı sorun, hasta mahpusların sağlığa erişimi konusunda karşılarına çıkarılan engellerdir. Hasta tutsaklar hastaneye ya sevk edilmiyor ya da sevk esnasında hücre tipi ring araçları kullanılarak her türlü insanlık dışı uygulamalara tabi tutuluyorlar.
İnfaz Kanunu'na göre hastalık nedeniyle infazın geri bırakılmasının yolu, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan rapordur. Adli Tıp Kurumu, siyasi tutsaklar hakkındaki kararları siyasi saikle vermektedir. ATK'ler hastanelerin raporunu onaylamadıkça hasta mahpus cezaevinde kalmaya devam ediyor. Adalet Bakanlığının belirlediği hastanelerden alınan raporlar ATK'ler tarafından büyük oranda ciddiye alınmayarak reddediliyor. Buna rağmen, hasta tutsaklar hücre tipi ringlerde binlerce kilometre yol götürülerek işkenceye maruz bırakılıyorlar. ATK'ler âdeta can alan birer Azrail'e dönüşmüşlerdir.
Şimdi, birkaç hasta tutsağın durumuna bir bakalım. Abdulalim Kaya, Batman M Tipi Cezaevinde, 86 yaşında, yüzde 91 engelli, şu anda yürüyemiyor; banyo, tuvalet gibi kişisel ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyor; ailesini ve koğuş arkadaşlarını tanımıyor ve hiç konuşmuyor. Hastane raporuna göre cezaevinde kalması uygun değil ama Adli Tıp Kurumuna göre cezaevinde kalmasında hiçbir mahzur yok.
Makbule Özer, 82 yaşında, yüzde 61 engelli ve birçok hastalığı var. Adli Tıp Kurumu 2022 yılında "Cezaevinde kalamaz." dedi, tahliye etti ancak Van Başsavcısı tekrar rapor talebinde bulundu ve 2024 yılında Adli Tıp Kurumunun kararıyla yeniden cezaevine gönderildi. Kısacası, başsavcı talimat verdi, Makbule ana cezaevine gönderildi.
Hatice Yıldız, 75 yaşında, ceza almasının bir tek nedeni var; kendi kızına ve koğuş arkadaşına para göndermek. Birçok sağlık sorunu olmasına rağmen sedyeyle evden çıkarılarak cezaevine gönderildi.
En önemlisi Abdulkadir Kuday, Metris R Tipi Cezaevinde; ALS hastalığı tüm vücuduna yayılmış, mama dahi yiyemiyor ve 41 kiloya kadar düşmüş durumda.
Yüzde 98 engelli olan ve tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren Serdar Yıldırım ve iki eli bilekten kesilmiş, KOAH ve tüberküloz hastası olan Ergin Aktaş'la birlikte kalıyorlar. Soruyorum: Kendi hayatlarını dahi tek başlarına idame ettiremeyen üç kişinin birlikte kalması ne kadar ahlakidir ve vicdanidir? Abdulkadir Kuday'ın her geçen gün hayati riski artmasına rağmen "ağırlaştırılmış müebbet" diye cezaevinden çıkarılmıyor.
İnfaz Kanunu'nun 25/1 maddesinde infaza ara verilmeyeceği düzenlemesi mahpusları ölüme terk etmektedir. Dokuzuncu yargı paketinin konuşulduğu bugünlerde, ayrımcı olan bu kanun maddesi iptal edilmelidir. Bu durumda olan birçok hasta var, hepsi hasta ve yaşlı durumdadır. Kanun diyor ki: "Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun hastalık nedeniyle infazı ertelenir." Bahsettiğim ve daha da bahsedemediğim birçok isim, sağlık sorunu yaşarsa yaşasın, kaç yaşında ve nasıl bir engel durumu olursa olsun toplumun güvenliği gerekçesiyle tahliye edilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Olan, lütfen tamamlayın.
HÜSEYİN OLAN (Devamla) - Bu durum, insanlıkla, hukukla, akılla veya vicdanla açıklanamaz. Toplumun güvenliğini tehdit edenler, elinde bastonu olanlar ya da kızına para yatırmış insanlar değil, mafya babaları ve çete liderlerini salan iktidar blokudur. Özellikle siyasi tutsaklara yönelik olarak çıplak arama, ağız içi araması, hakaret, şiddet, işkence ve insanlık dışı uygulamalar devam etmektedir. Hele bir de idare ve gözlem kurulu, kararları hukukun evrensel normları yerine mevcut siyasi iktidarın temel politikaları çerçevesinde, gayrihukuki bir kurul hâline gelmiştir. Cezaevlerini bu duruma getiren ve çözüm üretmeyen Bakanın buraya gelmesi ve Meclis tarafından, cezaevi koşullarında kalması artık mümkün olmayan tutsakların tahliyeleriyle ilgili bir adım atılması gerekmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)