| Konu: | Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 23.05.2024 |
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize iyi bir akşam diliyorum. "..."(*)
Sevgili arkadaşlar, birkaç gün önce Kobani kumpas davasında çok ağır cezalar oldu. O süreç içerisinde dayanışma içerisinde olan başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve ekibini buradan selamlıyorum ve Türkiye'nin dört bir tarafında dayanışma için bizimle yan yana olan bütün arkadaşları da buradan selamlıyorum. Bu kumpas davasında Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve diğer arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyoruz. Biz onların bıraktığı mirası omuzlayarak geliyoruz.
Yıl, 1991; şu arka sıralarda 18-19 genç Kürt milletvekili buraya yemin etmeye geldiklerinde o yeminin yanına "Bu yemini Kürt ve Türk halkının kardeşliği için ediyoruz." dediler ve genç bir kadın Leyla Zana bu kürsüde bunları söylerken hepimiz saldırılara maruz kaldık. Otuz üç yıldır aynı şekilde saldırılar devam ediyor çünkü bizler halkımızın özgürlük mücadelesine katkı sunmak için buradayız, varlık nedenimiz de bu.
O yeminden sonra savcılar, terörle mücadele birimleri, kontrgerillalar, devletin derinlikleri hiçbir gün durmadılar, hep ensemizde oldular. Dokunulmazlıklar kaldırıldı, bizi aldılar götürdüler, cezaevinde idamla yargılandık, uzun süre kaldık. Birçok arkadaşımız tahliye oldu, ben de onların arasındaydım ve sonrası 2004 yılında, AKP iktidarı döneminde AİHM'nin kararlarını hayata geçiren ve arkadaşlarımızı özgürleştiren sizin grubunuzdu. Bir gece telefonum çaldı, gecenin geç saatinde arayan dönemin sizin Genel Başkan Yardımcınız -Allah rahmet eylesin- Dengir Mir Fırat. "Sayın Başbakanın selamları var. AİHM'nin kararlarını uygulayacağız. Yarın siz cezaevine gidin, Ulucanlara ve arkadaşlar serbest kalacak." 2004 yılında AKP bu adımları attı. Sonra devletin derinliklerine teslim olunca sizin de o dönemdeki dokunulmazlıkları kaldıranlardan bir farkınız olmadı. O gün bugündür sırtımızda böylesi bir süreçte arkadaşlarımız da dik bir şekilde buraya geldiler.
Bakın, Kobani kumpas davasında vallahi silah, şiddet, cinayet, hepsi çöktü ve biz ne söylediysek bugün arkadaşlarımız, onlar da aynı şeyi söylüyorlar. Bu toprakların bir barışa, yeni bir anayasaya ihtiyacı varsa aslında Kobani kumpas davasında bizim hassasiyetimizin, toplumun hassasiyetinin de bu noktada dorukta olduğunu bütün Türkiye biliyor. Diliyorum, umuyorum ki hem istinaf hem de Yargıtay süresince bunlar, bu haksızlıklar bir an önce ortadan kaldırılır. Türkiye'nin gerçekten bir toplumsal uzlaşıya ihtiyacı var yani bu kandan kanunların toplumda bir karşılığı yok. Orada 18 kişiydik, şimdi Türkiye'nin 3'üncü büyük partisiyiz. Ünlü bir düşünürün dediği gibi, olgunlaşmış, haklı bir davanın önünde hiçbir güç duramaz. Bizim bu davamız da bu topraklarda var olabilmektir, Anayasa'da Türklüğün yanına Kürt'ü ve diğer halkları koymaktır; bütün mücadelemiz budur. Bu mücadelemiz insanidir, ahlakidir, vicdanidir. Onun için, bu noktada bizim hassasiyetlerimizi lütfen dikkatle dinleyin; lütfen, buralarda bize sürekli düşmanca davranmayın. Bu topraklar o kadar çok çatışmalara, kana doydu ki, bu toprakların bir tek ihtiyacı var; yeniden bir toplumsal sözleşmedir. Bu toplumsal sözleşmeyi kim yapacak? Bu Parlamento yapacak, asıl göreviniz bu. İktidar bir şeyi yapmıyorsa muhalefetin görevi iktidarı vallahi bunları yapmaya zorlamaktır ama geçmişte ne hikmetse iktidar bir adım attığında muhalefet hep bunlara engel oldu. Vallahi bu küçük hesaplardan hepimizin bir an önce vazgeçmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SIRRI SAKİK (Devamla) - Hele hele Orta Doğu gibi bir coğrafyada yaşıyoruz ve bu kadar çatışmaların olduğu bir coğrafyada biz kendi iç hukukumuzu bir an önce kalıcı bir hâle getirmeliyiz. Bütün kimliklerin, bütün inançların ülkesini birlikte yaratabiliriz; bu da bizim en tabii hakkımızdır. Burada herhangi bir kimlik, bir başka kimlikten üstün değildir. Bunu dile getiren arkadaşlarımızın bu kadar ceza alması ne ahlakidir ne vicdanidir ne de hukukidir. Yani bir de empati yapın, siz de kendinizi onların yerine koyun. Bu topraklarda, burada genel başkanlık yapmış, burada halkın iradesiyle birkaç dönem vekillik yapmış bu insanların mahkemede de ve hayatın her alanında da biz bu ülkede birlik içerisinde sorunlarımızı çözmeye çalışıyoruz. Arkadaşlarımızın duruşu budur, bizim de duruşumuz budur.
Hepinize iyi bir akşam diliyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)