| Konu: | Kentlerdeki yasakçı uygulamalara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 23.05.2024 |
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Konuşmama başlamadan önce, zindanlarda haklı mücadeleleri için direnen tüm yoldaşlarımıza sevgilerimi ve selamlarımı iletiyorum.
DEM PARTİ olarak... İdarenin almış olduğu ve idarelerin "kamu yararı" bahanesiyle, yapılmak istenen basın açıklamalarına izin vermemesi Anayasa'da ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlal etmektedir. HDP Eş Genel Başkanlarına ve siyasetçilerine yönelik Kobane kumpas davasıyla yapılan yargı darbesi için kamuoyu oluşturmak amacıyla yapılacak basın açıklamalarına başta Mardin, Van, Diyarbakır, Şırnak valilikleri olmak üzere 19 ilde yasak kararı alınmıştır; dolayısıyla, bu tablo meydana çıkmıştır. Bu tablo, korkmayın, Kürdistan tablosu değil, biz ayırmıyoruz ama iktidar ve temsilcilerinin -valilerin- ayrımcı haritalarını açıkça göstermektedir.
Yine, Anayasa'nın 13'üncü maddesi, Anayasa'nın 34'üncü maddesi toplanma ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını düzenlemektedir. Anayasa'nın 34'üncü maddesi, herkesin önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu belirtmektedir. Toplanma ve basın açıklamalarına müdahale, Anayasa'nın 13'üncü maddesinde belirtilen koşullar yerine getirilmediği müddetçe Anayasa'nın 34'üncü maddesini ihlal etmektedir; buna ilişkin Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin sıkça ihlal kararı ve tazminat kararları var. Dolayısıyla, vatansever, yurtsever ekonomiyi ya da şeyi düşünüyorsunuz ama buradaki tazminatların hiçbirini siz ödemiyorsunuz, hiçbir valiye ya da buna sebebiyet veren kişilere ödetmiyorsunuz; bu da ayrı bir ekonomik durum. Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak, çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını güvence altına almaktadır. Toplantı hakkının amacı, şiddete başvurmayan, fikirlerini barışçıl bir biçimde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Hükûmetin politikalarıyla ilgili olarak bireylerin tepkilerini barışçıl yöntemlerle ortaya koymaları çoğulcu demokrasilerin temel özelliğidir. Bu kapsamda, siyasi konulardaki fikir ayrılıklarının, azınlık veya muhalif düşüncelerin ifade edilebilmesine fırsat verilmesi demokratik devletlerin yükümlülüğündedir. Güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı kullanılırken kamu otoritelerinin keyfî müdahalelerine karşı bireyin korunması gerekmektedir ama ne yazık ki söz konusu Kürtler ve DEM PARTİ olunca kanun ve yasa diye bir şey kalmaz, kanunsuzluk temel norm hâline dönüşür. Söz konusu yasaklar valilikler ve idarelerce alınınca kamu düzeninin bozulabileceğine dair açık ve yakın bir tehlikenin veya tehdidin varlığını ortaya koyacak somut olgular açıklanmadan, yasaklama kararı verilmesine dayanak gösterilen güvenlik riskleri ortaya konulmadan otomatik olarak yasaklama yoluna gidilmektedir. Bu kapsamda, 16 Mayıs tarihinde valiliklerce alınan yasaklar ve somut olgular açıklanmadan, güvenlik riskleri ortaya konulmadan alınmış keyfî ve hukuka aykırı kararlardır.
Diğer taraftan, cezaevlerinde sürdürülen tecride ilişkin barış ve çözüm talebiyle... Yine, 1 Mayıs etkinliklerine yönelik yasaklar mevcuttur. Fakat iktidar veya ona yakın siyasi parti ve kurumların yaptığı diğer toplantı ve gösterilere müdahale edilmemesi totaliter rejimin diğer bir yansımasıdır. Bu örnek "Çoklu baro olmaz." diyen avukatlara, yine "Geçinemiyoruz." diyen öğrencilere kolluğun, valiliklerin yaklaşımı ama söz konusu iktidar ve onun yandaşı veya onun siyasi ortakları olunca ne yazık ki farklı bir fotoğraf ortaya çıkıyor. Bizler DEM PARTİ olarak ülkeyi bekleyen bir totaliter rejim tehlikesine karşı siyasetin bağrından yükselen bir uyarı ve umut çığlığı olmaya devam edeceğiz, yasakçı zihniyetlere karşı her anlamda, her alanda mücadele edeceğiz. Fikirlerin tartışılması, fikirlerin ifade edilmesi bir ülkeyi bölmez ama Kürtlere karşı, muhaliflere karşı valiliklerin veya idarelerin ayrı bir tutum alması ülkeyi bölen, ayrıştıran bir zihniyetin devam ettiğinin açık göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMURAN TANHAN (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun.
KAMURAN TANHAN (Devamla) - Teşekkürler.
Cumhuriyetin 2'nci yüzyılında bu resmin ortaya çıkmaması için en azından Meclis olarak bir sorumlulukla görev alınması kanaatindeyiz.
Evet, bu haritayı eğitimde görebiliriz, sağlıkta görebiliriz, ekonomide görebiliriz ama yasakçı zihniyetlerde ve diğer şeylerde görmek istemiyoruz. Artık ülkede Kürt-Türk ayrımı yapmayın, ülkenin güneydoğusunu, doğusunu kürdistan haritasına denk gelecek şekilde ayırmayın; biz DEM PARTİ olarak bunun mücadelesini vereceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(DEM PARTİ sıralarından alkışlar)