GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumartesi Annelerinin 1.000'inci haftasına, Norveç, İspanya ve İrlanda'nın Filistin devletini tanımalarıyla ilgili açıklamalarına, Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki'nin sahil şeridindeki bölgelerle ilgili beyanına, Emniyet içerisinde mafyayla mücadele eden Emniyet görevlilerinin tasfiye edildiğine dair bir intiba olduğuna, organize suç örgütü liderinin bugünlerde yapılan yargılamasına, İçişleri Bakanının organize suç örgütleriyle mücadelede kimlerle birlikte olacağına ve yirmi iki yıllık bir iktidarın geldiği süreçte konuşulanlara ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:22.05.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cumartesi Annelerinin başlatmış olduğu haklı eylemin 1.000'inci haftası 25 Mayıs 2024 tarihinde anılacak. Elbette devlet olarak biz, hiçbir vatandaşımızın kayıplarına sevinecek bir durumda değiliz ve acılarını yaşayan annelerimizin de bu acılarını yaşayabilecek demokratik ortamları oluşturmak demokratik bir hukuk devletinin ana vazifelerinden bir tanesidir. Dolayısıyla, başta İçişleri Bakanımız olmak üzere İstanbul Valimizin bu 1.000'inci hafta vesilesiyle 25 Mayısta Galatasaray Lisesi önünde Cumartesi Annelerinin anmalarını yapabilmesi, acılarını yaşayabilmesi için gerekli tedbirleri alarak kendilerine canlarının parçası olan kayıplarını teslim edememiş olmakla birlikte hiç olmazsa barışçıl bir şekilde acılarını yaşayabilecekleri uygun, demokratik zeminleri hazırlamayla ilgili bir çalışma içerisine girmelerini ve Cumartesi Annelerinin acılarını daha da artıracak güvenlik tedbirlerinden ziyade o güvenlik tedbirlerinin yerine bu annelerin acılarını tazeleyecekleri, yaşayabilecekleri, bir nebze de olsun sakinleşebilecekleri ortamı hazırlamanın devletin görevi olduğunu hatırlatarak buradan İçişleri Bakanımıza ve İstanbul Valimize hassaten çağrıda bulunuyorum.

Bir diğer husus: Norveç, İspanya ve İrlanda devletlerinin Filistin devletini tanımalarıyla ilgili açıklamalarını bizler de sevinçle karşıladığımızı bir kez daha ifade ediyorum. Gerçekten dünyanın hemen hemen her yerinde ırkı, mezhebi, dini ne olursa olsun milyonlarca insanın özellikle bu son süreçlerde Filistin hadisesiyle ilgili insancıl bir tavır ortaya koyması ve Filistin davasını anlayarak siyonizmin sadece Filistinliler için değil bütün insanlık için nasıl büyük bir tehlike olduğuna dair dünyadaki ciddi uyanış bizleri de ziyadesiyle memnun etmektedir. Özellikle iktidarın da dünyada yükselen bu Filistin desteğini görerek bu süreçlere öncülük etmesi ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin de Filistin davasının uluslararası platformlardaki haklı davasını onlardan geri kalmayacak şekilde, hatta onların da önüne geçecek şekilde, sadece sözde değil diplomatik başarılarla mutlaka ve mutlaka taçlandırması gerekir.

Üzerinde durmak istediğimiz bir diğer önemli husus ve hemen hemen birçok konuda garabet olarak önümüze çıkan bir husus var. Gören de zannedecek ki yeni işbaşına gelmiş bir iktidar var, oysa ısrarla üzerinde durmamız gereken bir husus var ki bu ülkede yirmi iki yıldır -her ne kadar son dönemlerde Cumhur İttifakı olarak belli partilerin desteğiyle seçiliyor olsa da- tek başına bir AK PARTİ iktidarıyla karşı karşıyayız. Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Özhaseki sanki ilk kez iktidara gelmiş bir hükûmetin bakanıymış gibi birkaç gün önce bir beyanatta bulundu, mafyavari tutumlarla sahil şeridindeki bölgelerin işgal edildiğinden yakındı ve "Artvin'den Hatay'a doğru bir hilal çizin, bütün kıyılarda mafyavari tutumlarla sahil şeritlerinde bazı bölgelerin işgal edildiğini görürsünüz; buna izin vermeyeceğiz, hukuk dışı yapıları, mevzuata aykırı tüm uygulamaları, bütün kaçak yapıları yıkacağız." diyor. Günaydın Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanı! Yirmi iki yıldır kimin gözetim ve denetimi altında bu kaçak yapılaşmalar oldu? Bu sahilleri mafyavari işgal etmeler hangi hükûmetin döneminde oldu, sizin Hükûmetiniz döneminde olmadı mı? Siz yirmi iki yıldır hangi mafyavari örgütlere bu kıyı şeritlerini haksız kazanç elde etmek için kullandırıyorsunuz? Bundan şikâyet ederken beyefendi bir de sahil şeridindeki otelleri savunarak "Hiç olmazsa bunlar gelen geçene mâni olmuyor." diyor. Siz o beş yıldızlı otellerin işgal ettiği sahil şeridinde sade bir vatandaşın denize girip o denizin ve kıyının imkânlarından istifade edebileceğini düşünebiliyor musunuz? Anayasa'mız, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ve kullanmada kamu yararının öncelikli olduğunu söylerken maalesef yirmi iki yıldır başta İstanbul'un Yenikapı'dan ta Bakırköy, Ataköy taraflarına kadar birçok sahil şeridinin, Muğla'da, Bodrum'da, değişik turizm beldelerinde maalesef kıyı şeritlerinin iktidara yandaş olan birçok kişiye de usulsüz bir şekilde kullandırıldığını görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Beş dakikanız bitti.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bir diğer önemli gündem maddemiz, yine sanki yeni bir iktidar, yeni bir İçişleri Bakanıyla karşılaşmışız gibi... Evet, biz de İçişleri Bakanımızın özellikle organize suç çeteleriyle mücadelesini önemsiyoruz ve geçen yayınlanmış bir bilanço var: On bir aylık süre içerisinde, 1 Haziran 2023'ten 6 Mayısa kadar toplam 1.281 operasyon yapılmış organize suç örgütleriyle ilgili. Burada bu mafya çetelerinin el konulan mal varlığı 92 milyar. Bakın, bu Hükûmetiniz âlâyıvalayla tasarruf tedbirleri açıklayarak 100 milyarlık tasarruf etmek isterken bu ülkenin 92 milyarlık mal varlığı haksız bir şekilde mafyanın eline geçiyor. Bu, ele geçen kısım, bunun devede kulak olduğunu dikkate aldığımızda sizin iktidarınız döneminde bu mafyavari çetelerle bırakın mücadele edilmesini, yer yer korunduğuna dair intibaların ortaya çıkması sebebiyle ülkemiz âdeta bir organize suç örgütü merkezi hâline geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) -Başkanım, bir dakikada toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Daha önce ulusal olan bu örgütlerin artık uluslararası insan kaçaklığı, uyuşturucu ve benzeri örgütlerin merkezi hâline geldiğini üzülerek görüyoruz. Bunlarla mücadele eden Emniyet görevlilerinin ise bir kısım operasyonlara tabi tutulduğunu görüyoruz. Şayet devlet içerisinde hukuk dışı bir yapılanma varsa elbette devlet bunlarla mücadele etmeli ama Emniyet içerisinde, sanki, mafyayla mücadele eden Emniyet görevlilerinin tasfiye edildiğine dair bir intiba var. Bu intiba mafyayla mücadelede çok ciddi manada sıkıntı oluşturacak bir durumdur. Bu durumun derhâl izale edilmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakikayla toparlayacağım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım ya, kaç dakika oldu!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - İlgili şahsın, organize suç örgütü liderinin bugünlerde yargılaması var. O kadar lakayıt davranıyor ki duruşmada, bir tanesine selam gönderiyor. Hâkim "Bunlar seni niçin kullanıyor?" diye sorunca "Efendim, bir tanesi..." diyor. Kim o bir tanesi, kime mesaj veriyor, kim kimlerin bir tanesi; bunların elbette ortaya çıkması lazım. Bu, duruşmada söylenmiş alelade, bir söz değil, ya o yargılamayı yapan ağır ceza reisini tahkir etmek için söylenen bir sözdür ki öyle olduğunu düşünmüyorum ya da oradan "Bakın, biz beraberdik; beni buradan bir an önce çıkarın, yoksa, bir tanesi, sen de bu sürecin altında kalırsın." diye mesaj mı verilmek isteniyor? Bunu da elbette yargımız ortaya çıkaracaktır.

Buradan son kez ifade etmek istiyorum ki İçişleri Bakanımız -ortaya koymuş olduğu organize suç örgütleriyle mücadeleyi önemsemekle birlikte- şayet siyasi destek operasyonları yapanların yanında değil de tam tersine operasyon yiyenlerle birlikte olursa Türkiye bir çete devletine doğru gider, bu da hiçbirimizin arzu etmediği bir durumdur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Selamlayıp kapatıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, yirmi iki yıllık bir iktidarın geldiği süreçte biz hâlâ darbeleri, hâlâ mafyayı, hâlâ Emniyet içerisindeki yapılanmaları konuşuyorsak bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin devlet içerisinde tutunabilmek için her gün bir kliğe, bir gruba doğru yanaştığının bir göstergesidir.

Artık hukuka dönün, liyakate dönün; mülakatla adam kayırmaya son verin; Emniyette "Şu, şunun adamı." "Şu, şuna yakın." diye yapılanmalardan ziyade gelin, hukuk devletine sahip çıkan bürokrasiyle, hukuk devletine sahip çıkan hâkimlerle bu işi, bu süreci hep beraber yürütelim ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bu süreçte mutlaka ve mutlaka etkin bir şekilde denetim rolü oynaması gerektiğini düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)