GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:84
Tarih:21.05.2024

DOĞAN DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde son yıllarda esnaflarımızın darboğazdan geçtiğini, hem alıcının hem de satıcının ne kadar ağır ekonomik koşullardan geçtiğini görmek için çarşıda pazarda sadece beş dakika vakit geçirmek yeterlidir. Pandemi sürecinde esnafımız çok zor zamanlar yaşadı. Sonrasında, tam pandemi sona erdi, işler açıldı derken ülkece ekonomik olarak bir kriz ortamı başladı, enflasyon aldı başını gitti, paramızın alım gücü düştü. Tüm bu zor koşullara rağmen yazın geliyor olmasıyla birlikte yeni bir umut yeşerdi esnaflarımızın içinde. Bu kez de esnaflarımızın geçmişte kullanmış olduğu kredilerin faiz oranlarına yapılan ciddi artışlar geldi vurdu esnafı. Değerli milletvekilleri, bu duruma bir an önce müdahale etmemiz şart. "Kamuda tasarruf" diye yola çıkıp bu kötü gidişatı esnafın, vatandaşın sırtına yüklemek vicdana sığmaz. Empati yapın, bir düşünün: Devlet bankası size bir kredi veriyor, faiz oranına, ödeyeceğiniz taksit tutarına göre hesap kitap yapıp kredi çekiyorsunuz, aradan belli bir zaman geçiyor, bir sabah uyanıyorsunuz, kredi çektiğiniz kamu bankası size diyor ki: "Çektiğin kredinin faizini yükselttim." Dönüp sorun kendinize, ne düşünürsünüz? Bir günde alınan karar sonucu yapılan bu artış, esnafın çoğunun beslenme çantasını etkiliyor, bir iş yerinin kepenginin bir daha açılıp açılmayacağını belirliyor. "Önce Halk, Sonra Banka" sloganı kullanan bu bankanın halktan kastı kim? Esnaf halktan değil mi? Bundan sonraki süreçte esnaf kredilerini değişken veya yüksek faizli yapabilirsiniz, bu ayrı bir tartışma konusudur fakat geçmişe dönük borçlara faiz artırımı yapmak esnafın kepengini kapatmaktır. Bu karardan dönülmesi için de "Milletin vekiliyim." diyebilen herkesin elini taşın altına koyması şarttır.

Bankaların faizleri, Hükûmetin bu faiz politikası insanlarımızın artık canına yetti. Adına "kamuda tasarruf" diye yola çıkıp esnafın ve vatandaşın sırtına yük yükleyeceğinize israfı kendine yol edinmiş Diyanetten başlayın mesela. Diyanet İşleri Başkanlığının yılın ilk dört ayında yapmış olduğu harcama 31 milyar TL. Bu harcamaya göre Diyanet İşleri Başkanlığının günlük gideri 250 milyon TL'yi geçiyor. Biz insaf dedikçe Diyanet israf ediyor. Bir şey daha belirteyim buradan: Diyanet İşleri Başkanımız yedi yılda 42 ülke gezmiş ama Anıtkabir'e bir kere gitmemiş yani Diyaneti kuran Atatürk'e düşmanlığını da biliyoruz özellikle.

Değerli arkadaşlar, öte yandan, konut kredilerinin faizi aldı başını gidiyor. Bugün yüz yirmi ay taksitle 3 milyon liralık bir konut kredisi kullanacak vatandaşımız yüz yirmi ayın yani on yılın sonunda toplam 11,5 milyon TL geri ödeme yapmak zorunda kalacak. Orana bakar mısınız? Vatandaş on yılda ana paranın tam 4 katına yakın bir toplam geri ödeme yapmak zorunda kalıyor. Aylık taksit tutarı yaklaşık 100 bin liraya denk geliyor. Bu ülkede kaç kişinin evine aylık 100 bin lira para giriyor? Ev almak isteyen vatandaşlarımız, özellikle gençlerimiz nasıl ev alacak, nasıl yuva kuracak? Bu gidişat, gidişat değil. Bu ülkenin insanları bunları yaşamayı hak etmiyor. Ülkede esnaf kan ağlıyor, çiftçiler, hayvancılar, emekliler, memurlar kan ağlıyor. Vatandaşlarımız bu ağır ekonomik şartlardan artık bıkmış durumda. Bir yanda çifte maaş alıp gününü gün edenler var, diğer yanda asgari ücretin altında özel okullarda öğretmenlik yapmak zorunda kalan atanamayan öğretmenlerimiz var. Bir yanda günlük 250 milyon lira harcayan Diyanet var, diğer yanda sabah çocuğunun beslenme çantasına ne koyacağını düşünürken uykusu kaçan anneler var. Ülkeye saman ithal ediliyor, hayvan ithal geliyor. İki yıl önce 200 bin lira olan traktör bugün tam 2 milyon lira olmuş, siz hâlâ yükü vatandaşın omzuna yüklüyorsunuz.

Bir an evvel vatandaşlarımızı rahatlatacak şekilde tasarruf tedbirlerinin alınmasının kaçınılmaz son olduğunu bildiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)