GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:84
Tarih:21.05.2024

CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, bu durum size gerçekten garip gelmiyor mu? Yani neredeyse çeyrek yüzyıldır iktidarda olan bir parti var ve biz bu süre içerisinde sürekli yargıyı konuşuyoruz, toplu davaları konuşuyoruz, toplum bunun üzerinden ikiye bölünüyor -kim haklı, kim haksız- ve birçoğunun da kumpas olduğu sonra ortaya çıkıyor. İçinizde bu dosyaları okuyanlar var mı? Eminim vardır ama eminim en çok bağıran, dosya hakkında aslında hiç bilgi sahibi olmayan. Bakın, ben satır satır bu dosyayı da okudum tıpkı diğer dosyaları okuduğum gibi. Şimdi size bir iki tane soru soracağım, çok net: Değerli arkadaşlar, bu dosyadaki ana kurgu şunun üzerine kurulmuş, iddianamede "Abdullah Öcalan'dan aldıkları talimat üzerine sosyal medya paylaşımlarıyla, demeçlerle halk sokağa çağırıldı ve onlarca insanın ölümü, yaralanması, maddi, manevi zararlar ortaya çıktı, bundan ötürü bu insanlar cezalandırılmalıdır." deniliyor değil mi? Burası net. Peki, değerli arkadaşlar, öyleyse Abdullah Öcalan niye bu dosyada sanık değil? Bakın, çok net bir soru soruyorum size. Öyleyse Abdullah Öcalan niye bu dosyada sanık değil? Niye biliyor musunuz? Cezaevinde olması engel değil yani bunu da mı biz söyleyelim. Çünkü yargının bir siyasi operasyon olarak kullanıldığının onlarca delilinden biri. Bakın, size bir şey daha söyleyeceğim; bunun cevabını veremeyeceksiniz, biliyorum, bir şey daha söyleyeceğim: Değerli arkadaşlar, bu dosyaya ilişkin kamuoyunda çok tartışma oldu ve bütün tartışmalarda "Yasin Börü'nün katilleri, katilleri..." dendi. Bakıyorsunuz, o, 40'a yakın ilde, o kadar vatandaşımız hayatını kaybetti, yaralandı, postaneler yakıldı, okullar yakıldı; bunlara ilişkin kurulan bir hüküm yok. Demokratik bir ülkede ne olması lazım? Bütün bunları yapanların faillerinin cezalandırılması lazım. Nerede? Suçun işlendiği yerde. Öyle değil mi? Yani demokratik bir ülkede olması gereken bu değil midir? Peki, değerli arkadaşlar, bunu da geçtik.

Mesela ben merak ettim, Ahmet Türk niye bu davada sanık, on yıl da ceza aldı? Niye, biliyor musunuz: İddianamede gerekçe olarak gösterdiği Abdullah Öcalan'a övgüsü... 2012'den başlayarak bazı tarihler vermiş, anı olarak da bunu koymuş. Peki, değerli arkadaşlar -bu doğru bir şey değil, yaptığı yanlış, tabii ki ben tasvip etmiyorum, çok yanlış ama- öte yandan şuna ne diyeceksiniz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Sayın Başkanım, açarsanız...

BAŞKAN - Buyurun.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Bakın, Tayyip Erdoğan 2012'de, aynı tarihlerde ne diyor? "PKK'yla görüşme talimatını bizzat ben verdim." 2012'de AK PARTİ Milletvekili Galip Ensarioğlu: "Yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir modelde PKK seçime girsin ve seçilsin, seçilerek gelsin." 2013 Abdurrahim Boynukalın AK PARTİ Gençlik Kolları Başkanı "Şu anda binlerce Türk oğlu Türk Abdullah Öcalan'ın mesajıyla duygulanıyorsa artık gerçekten yeni bir dönem başlamış demektir." Devam edelim: Yasin Aktay, Genel Başkan Yardımcısı: "Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor." Ya, devamını okumak istemiyorum ama bir mantık ortaya koyuyor. Ya, bir şey ya suçtur ya değildir. Suçsa buraya suç, buraya serbest olmaz. Madem bu olay suçtu, bütün bu gerçekleşenler de sorunlardı, hangi gerekçeyle aylar boyunca çözüm sürecine devam ettiniz ve Dolmabahçe mutabakatında o imzayı attınız?

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)