GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:80
Tarih:09.05.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de ekranları başında bu Genel Kurulu izleyen bütün halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Başlarken, geçtiğimiz hafta içerisinde Diyarbakır'da dolu yağmıştı, bu dolu sebebiyle birçok çiftçinin ürünü zarar gördü. Buradan onların talebini iletmek istiyorum. Bu tip doğal afetlerde sigortalarının en az yüzde 50'sinin devlet tarafından kapsanması ve doğal afete dair uygun bir düzenlemenin yapılması, değişen iklim krizi dikkate alınarak buna dair düzenlemelerin yapılması ricaları var; bunu buradan iletmek istiyorum.

Yine konuşmaya başlamadan önce, öğrencisi tarafından katledilen İbrahim Oktugan'ı saygıyla anıyorum, ailesine başsağlığı diliyorum.

Bu mevcut müfredata bakarken tabii müfredatın niye oluştuğu ihtiyacını, niçin bu müfredatın hazırlandığını anlamaya çalıştım ve buna dair bir okuma yapmaya çalıştım çünkü birçok hazırlık, birçok yeni önerme bir ihtiyaçtan doğar. Şimdi bu müfredatın ihtiyacına baktığımızda bir nevi mevcut iktidarın ileriye dönük bir yatırım yapma ihtiyacı olduğu görülüyor. Yani bir sonraki seçimlerde olmama ihtimalini dikkate alarak bundan sonraki en az bir jenerasyona, iki jenerasyona ideolojik bir dayatma yaparak bir nevi kuluçka, bir nevi kış uykusuna yatırdığı yeni ideolojik bir kitleyi inşa etme ihtiyacı olduğunu görmek çok da zor değil ve buna dair bir hazırlık yapıldığı söyleniyor. Bu müfredatı bize satmaya çalışan eğitim bakanları diyorlar ki: "On yıldır hazırlanıyorduk." On yıldır sarı sendikalarla hazırlandıklarını görüyoruz ancak müfredatın temeli yani işte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli dedikleri model, tıpkı 12 Eylül darbe anayasası gibi 12 Eylül eğitim sistemini esas alan, odağına bunu koyan bir müfredat teklifidir. Bu 19 milyon öğrenciyi ilgilendiriyor ama 19 milyon öğrencinin velisini dikkate alan, bu öğrencilerin velilerine soru soran bir hazırlık göremiyoruz. Neyi görüyoruz aslında? Chicago modelini görüyoruz. Naomi Klein'ı okuyanlar bilir, ABD'de 2000'lerden sonra özel okul dayatmasında bulunmak için o zamanki Katrina fırtınasını fırsat bilerek okulları özelleştirmişlerdi ve yoksul insanları, yoksul kesimi kamu okullarına yani kalitesi olmayan kamu okullarına maruz bırakmışlardı, şimdi tam da bunu görüyoruz. Neoliberal politikaları esas alan, insanları parası olanı özel okula, parası olmayanı devletin kalitesiz okuluna mahkûm eden bir sistemi görüyoruz.

Burada bir oylama yapmak istiyorum, bunu da bildiğim bir dedikodu üzerinden yapmak istiyorum. Aslında dedikodu değil doğru olduğunu biliyorum ama oylama yapacağım. Kaçınızın çocuğu buradaki yabancı ülkelerin okullarında okudu veya okumaktadır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Sen onu kendi grubuna sor.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ama bizimki devlet okuluna gidiyor.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Ben biliyorum kimin olduğunu, gerekirse söylerim. "Kaçınızın çocuğu özel okulda okuyor, el kaldırın." desem utanırsınız, eliniz kalkmaz. Bizim savunduğumuz eğitim sistemi niteliklidir, bilimseldir, özgürdür, özgürlükçü laikliği esas alır, demokratiktir, ana dilde eğitimi savunur, cinsiyet eşitliğini savunur, parasız, kamusal ve geçmişiyle yüzleşen -bu müfredatta diyor ya köklerden geleceğe- köklerindeki ayıpla da yüzleşen bir eğitim sistemini savunuruz biz.

Tekrar, bütün halkımızı selamlıyorum. Bu sisteme karşı mücadele edeceğimizin sözünü de bir kez daha veriyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)