Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 77 |
Tarih: | 02.05.2024 |
BİLAL BİLİCİ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizde yer alan kanun teklifinin 9'uncu maddesi üzerine grubum adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, ülkemizin kalkınması için çalışan tüm fedakâr emekçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü de bu vesileyle kutluyorum. Ayrıca, bugüne kadar meydana gelmiş maden kazalarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızı da rahmetle anıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, madencilik konusu ülkemizin bugününü ilgilendirdiği gibi yarınlarını da ve gelecek kuşaklarını da yakından ilgilendirmektedir. Dolayısıyla her konuda olduğu gibi ve hatta çok daha titizlikle, kamu yararı çerçevesinde tartışılması gerektiğini de düşünüyorum. Enerji kaynaklarının ve her bir madenin tam kapasiteyle, en verimli şekilde kullanılması önemlidir. Madencilik faaliyetleri genellikle çevresel ve toplumsal tartışmalara neden olur, bu da çok doğaldır. Çevresel ve toplumsal olumsuz etkileri minimuma indirmek ve doğru bir denge kurmak ekonomik faydaları amaçlarken kamuoyu nezdinde bir uzlaşma yakalamak da önemlidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında madencilik sektörüne verilen önemin son yıllarda giderek azaldığını da görmekteyiz. Ülkemiz, madencilikte ham madde üreticisi konumundan hızla sıyrılmalı ve cevherleri işleyerek değerlendiren bir ülke konumuna gelmelidir. Madencilik endüstrisi akılcı ve vizyoner bir şekilde yönetilmelidir. Yatırımcıya gereken güven ve desteğin verilmesi, teknolojik gelişmelerin sektöre hızla entegre edilmesi de gerekmektedir. Madencilikten elde ettiğimiz gelirin dış ticaret dengemize olan katkısını artırmak için çalışmalar da yapmak zorundayız.
Sayın milletvekilleri, ayrıca seçim bölgem Adana için önem arz eden bir konuya da buradan değinmek istiyorum. Narenciye üreticisi çok büyük sıkıntılara rağmen bir sezonu daha tamamladı demek isterdim ancak birçok üretici sezonu tamamlayamadı bile. Birçok üretici üretim maliyetlerinin artışı ve ürünün para etmemesi dolayısıyla üretimden vazgeçti, ağaçlarını kökünden söktü. Üretici, Adana'da portakalı, limonu 2-3 liraya bile satamadı ve ürünler dalda kaldı. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde ortalama 30 liraya tüketiciye sunulan portakalın kilosunu Adana'daki çiftçi tarlada 3 liraya bile satamadı.
Geçtiğimiz aylarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde görülen turunçgil yeşillenmesi -greening hastalığı da- üreticiyi ve dolayısıyla Türk tarımını ciddi anlamda tehdit etmektedir. Hastalığa sebep olan vektör böceğin ülkemize girmemesi için sadece biyolojik mücadele yetmez, karantina uygulamalarının gerektiğini de dikkatinize buradan sunuyorum. Maalesef, Tarım Bakanlığına, bu konuyla ilgili şubat ayında verdiğim soru önergeme henüz cevap alamadım. Ancak umuyorum ki ilgili kurumlarımız bu tehlikeye karşı gerekli tedbirleri alırlar.
Narenciye üreticisi birçok sıkıntıyla mücadele ediyor. Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik'le yüzde 6 ve daha az eğime sahip olan alanlarda sert çekirdekli meyve ağaçlarının dikilmesi engellenmişti. Bu yönetmeliğin, çiftçinin serbest piyasa ekonomisiyle hareket etmesini engellendiğini de buradan ifade etmek istiyorum. Ülkemize katma değer sağlayan meyve üretiminin ve ihracatının teşviklerle desteklenmesi gerekirken üretilmesi yasal izne bağlı tarım ürünü hâline gelmesi de anlamsızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bilici, lütfen tamamlayın.
BİLAL BİLİCİ (Devamla) - Tabii.
Değerli milletvekilleri, çiftçiyi üretime küstürmemek gerekir. Tarım Bakanlığının mutlak suretle bu konuda bir alternatif üretmesi gerekiyor. Önümüzdeki aylarda başlayacak buğday hasadı için TMO fiyatı minimum 15 lira olarak belirlemelidir. Çukurova'da 1 dekar maliyetinin 4.500 lira civarında olduğunu düşünürsek daha düşük bir fiyatın çiftçi için yine hayal kırıklığı yaratacağını da buradan belirtmek istiyorum. Üreticiye destek olmak aslında ülkemiz ekonomisine de destek olmaktır. Dünyada gıdaya ulaşmanın zorlaştığı bu dönemde adaletli ve sürdürülebilir tarımsal desteklere her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir gerçektir diyor, Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)