| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 02.05.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, yaklaşık bir hafta on gündür basında geniş yer bulan bir MGK Psikolojik Hârekat Planı üzerinde çokça yazılıyor ve konuşuluyor. Bu konu, tabii, bizim üzerinden atlayabileceğimiz bir mesele değil ama bizim değil sadece, aynı zamanda Meclisimizin de bu konuya yakından mercek tutması ve meseleye özel bir önem atfetmesi gerektiğini söylemek gerekiyor.
Şimdi, 92 yılında MGK'de hazırlanan ve dönemin Cumhurbaşkanı Özal'a sunulmuş çok gizli bir belgeden bahsediyoruz ve Özal'ın evi boşaltılınca daha sonra bir hurdacının evinden çıkmış bu belgeler ve bunu bir basın mensubu da haberleştirdi. Elbette ki belgenin önemi tabii ki Kürt sorunu ve Kürt sorunu konusundaki devletin yaklaşımını ortaya koyması açısından özel önemde. Bu belgenin adı neydi? "Psikolojik Harekât Planı" denilen bir belge ve burada Kürtlerin aslında haklı, meşru, ana sütü kadar haklı olan taleplerini, mücadelelerini şiddet ve zor yöntemleriyle bastırmak için devletin nasıl bir yönteme, nasıl bir örgütlenmeye gittiğini ortaya koyması açısından da önemli bir belge. Bu, devlet içerisinde oluşturulan Susurluk, JİTEM, kontrgerilla gibi çetelerin aslında kaynağını, özel örgütlenmelerin kaynağını nereden aldığını, bu kirli yapıların kaynağını nereden aldığını göstermesi açısından da çok önemli bir belgeydi. Bu "Gizli" ibareli belgede ne vardı? Diyor ki, Psikolojik Etkinlik Raporu'nda söz konusu ikili bir şey var: Bir, bölgedeki aşiret liderlerinin Jandarma eliyle etkisizleştirilmesi; ikincisi, Kürt iş insanlarının etkisizleştirilmesi meselesi vardı. Biz, aslında, 92 yılında başlayan Kürt iş insanlarının öldürülmesinde bu Jandarmanın nasıl bir etkisizleştirme operasyonunun parçası olduğunu çok iyi biliyoruz, onu söylememiz gerekiyor. O dönem, çok ciddi, Kürt iş insanlarının listelerinin hazırlandığını; hatta bazı kişilerin bu listeyi bildikleri için o dönem, Mehmet Ağar başta olmak üzere, bazılarına para vererek bu listeden çıkmaya çalıştıklarını dönemin birçok tanığı da konuştuğu zaman aslında ifade etmişti, yine anılarında yazanlar da olmuştu. Yani o anlamıyla bir Kürt iş insanlarını öldürme listesi olduğunu ve bu listenin de yeniden açık artırmayla bir ranta dayanarak o listeden bazı insanların çıktığını ifade edelim.
Peki, bu, sadece Jandarmayı bağlayan, MGK'yi bağlayan bir belge miydi? Hayır. Genelkurmay Başkanlığından İçişleri Bakanlığına, Dışişleri Bakanlığından Jandarmaya, MİT Müsteşarlığından Emniyete, Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünden TRT'ye, Anadolu Ajansına kadar, aslında devletin bütün kurumlarının bu MGK belgesi, bu "Gizli" ibareli belge çerçevesinde yeniden örgütlendirildiğini ve bir psikolojik savaşın kurumu hâline getirildiğini görüyoruz.
Herkes hatırlar, ben çocuktum, çok iyi hatırlıyorum Anadolu'dan Görünüm programlarını ve o Anadolu'dan Görünüm programlarının Türkiye'nin batısında, Kürtlere yönelik yapılan mezalime, Kürtlere yönelik uygulanan şiddete, köy yakmalarına, tacize, tecavüze, gözaltılara, faili meçhullere nasıl rıza üretildiğini, o programlar yapılarak rıza üretildiğini de hepimiz çok iyi anımsıyoruz sanırım. Şimdi üzerinden yıllar geçti, birçok yargılama yapıldı ama bütün bu yargılamalarda ne oldu? Ne yazık ki zaman aşımı süreci işletildi, gerçek anlamda suçluları açığa çıkarılmadı. Bir kez daha ama bir kez daha, devlet, hukuk dışı kurduğu o çete yapılanmalarını korudu, JİTEM'i korudu, kontrgerillayı korudu ve buna karşılık da bütün o davalar akamete uğratıldı, bütün bu davaların üzerinin kapatıldığını görüyoruz.
O nedenle, bugünü görmek istiyorsak, eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti 2'nci yüzyılında yeni bir başlangıç yapmak istiyorsa ve siyaset kurumu yeni olan bu başlangıca öncülük yapmak istiyorsa o zaman dönüp geçmişle hesaplaşılmalı ve geçmişle yüzleşilmeli yani devlet, hukuk dışına çıktığını kabul etmeli; Kürtlere karşı, bu ülkedeki muhaliflere karşı Teşkilat-ı Mahsusadan başlayan, İttihat ve Terakkiyle devam eden, Özel Harp Dairesinden JİTEM'e kadar uzanan ve en sonunda çöktürme harekât planıyla yeni bir aşama kaydeden bütün bu hukuk dışı örgütlenmelerini, hukuk dışı yapılanmasını masaya yatırmak ve bunun hesabını Türkiye halklarına vermek zorundadır. Eğer verilmezse ne olur? Eğer verilmezse, bütün bu süreçle yüzleşilmezse, eğer hesaplaşılmazsa yeni bir başlangıç yapma imkânı da yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O nedenle bir kez daha ifade edelim: Kürt sorununu antidemokratik yöntemlerle, hukuk dışı yöntemlerle, çetevari kontrgerilla yöntemleriyle bastırmak bu ülkede çözüm sağlamamıştır. Bugün yeniden eğer çözüm konuşulacaksa Kürt sorununun demokratik, barışçıl yöntemlerle çözülmesi meselesine bakmamız gerekiyor. Yoksa İsrail'den, Tamillerden ya da İngiltere'den kopyalanıp bu ülkeye uyarlanmaya çalışılan ve bu ülkedeki Kürt halkının mücadelesini bastırmak için kullanılan yöntemlerin aslında sonuç almadığını o ülkeler gördüler ve terk ettiler. Bugün İsrail katliamla süreci devam ettiriyor ve herkes kınıyor bu Mecliste ama İngiltere barışmayı, sorunu çözmeyi tercih etti. O nedenle, bir kere daha bu kürsüden demokratik barış için bu sürece yakından bakmak ve bu gerçeklerle yüzleşmek gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Genel Kurula saygılar sunuyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)