| Konu: | İmralı'da tecrit rejiminin uygulamaya konulduğuna ve tüm ülke sathına yayıldığına, bununla ilgili olarak İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna başvurduklarına ve kendilerine verilen cevaba, "Tecrit yok." demekle tecridin yok olmadığına, Yargıtayın ÇHD üyesi Avukatlar Selçuk Kozağaçlı ile Barkın Timtik hakkındaki hapis cezalarını onamasına ve yargıya figüranlık rolü verenlerin her gün yargı skandallarına imza attıklarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 30.04.2024 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, İmralı'da bulunan Sayın Öcalan ve arkadaşlarına dört yıl bir aydır aile görüşü yaptırılmıyor ve dört yıl sekiz aydır da avukat görüşleri yaptırılmıyor. İmralı'da günün koşulları neyi gerektiriyorsa, iktidarın tercihleri neye evriliyorsa hiçbir hukuki kaygı, ahlaki tutum dikkate alınmadan ne yazık ki tecrit rejimi uygulamaya konuluyor.
Hapishanenin inşasından bu yana hayata geçirilen keyfiyete ve işkenceye dayanan İmralı sistemi devletin zihinsel devamlılığını yansıtan bir turnusol kâğıdı olması açısından da önemlidir. Devlette bir devamlılık olduğunu Öcalan üzerinde uygulanan tecrit politikalarından rahatlıkla anlayabiliyoruz. Özel yasalarla işleyen İmralı istisna hâl rejimi Türkiye hukukunun kara deliğidir. Biz biliyoruz ki Sayın Öcalan'ın üzerindeki tecrit sadece güvenlik amaçlı değildir; onu ayırmayı, farklılaştırmayı, tekilleştirmeyi, çözümlemeyi ve ayrıştırmayı hedeflemektedir. İşte tam bu açıdan tecrit sistemi bir cezalandırma rejimi değil bir yönetme tekniğidir ve İmralı'dan bütün ülke sathına da yayılmış durumdadır.
Bu tecrit rejimine karşı çokça burada söz kurduk, çokça başvurular yaptık; daha önceki ve bu dönem milletvekillerimiz, yine, hep beraber İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna başvuru yaptık. Bakın, bize nasıl bir cevap göndermişler; demiş ki Bakanlık: "'Tecrit' kavramından bahsedebilmek için mahkûmun avukatı, yakınları veya diğer mahkûmlarla olan iletişiminin tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor." Peki, soruyoruz: Aile ve avukat görüşleri yasaklı değil mi? Sanki yıllardır görüşme bizzat iktidar tarafından engellenmiyormuş gibi bize dönüp Bakan Bey "tecrit" kavramını anlatmış. O zaman söyleyin, 7 Ağustos 2019'dan beri kaç kez avukat görüşü yapıldı? Neden avukatlar İmralı'ya gidemiyor? Neden aileler İmralı'ya gidemiyor? Neden vasisi İmralı'ya gidemiyor? 2019'da Sayın Abdulhamit Gül de bir gecede avukat yasağını kaldırmış ve avukat yasağı koyan hâkimlik kararını kaldırmış "Yasak yok." demişti. Kendisi bugün burada ve mevkidaşım; kendisine de sormak istiyorum: Bir gecede hâkimlik kararını kaldırıp görüşmeler yaptırmadınız mı? Yaptırdınız, hem de 5 defa. O zaman, demek ki bugün de siyasi olarak bir karar aldınız ve bu kararı uyguluyorsunuz. En son görüşmeler o zaman yapıldı ve o günden bugüne avukatlar her hafta başvuru yapmasına rağmen görüştürmüyorsunuz yani devletin yalanı, iktidarın yalanı bugün komisyon cevabında resmîleşmiş oldu çünkü tecridin savunulacak bir yanı yok, tecridi elbette ki savunamazsınız çünkü tecrit bir işkencedir, işkence bir insanlık suçudur...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen toparlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...ve bu insanlık suçunu her gün ama her gün uyguluyorsunuz, bunu pratikleştiriyorsunuz. Biz soruyoruz: 2020, 2021, 2022, 2023 yıllarında hangi avukatlar ziyaret edebildi Sayın Öcalan'ı ve orada bulunan diğer mahpusları? Hiçbiri ziyaret edemedi. Bakın, mektup yasağı var, faks yasağı var; biz bunu söylüyoruz, "Hayır yok." diyorsunuz. Peki, avukatların yazdığı mektupların ya da ailelerin yazdığı mektupların ulaşıp ulaşmadığını nereden bileceğiz? Hiçbir bağımsız denetleme mekanizması yok. CPT geliyor, İmralı'ya gidiyor, dönüyor, rapor tutuyor, raporunu açıklasın diyoruz, Türkiye buna da izin vermiyor. Biz soruyoruz: İmralı'da neyi gizliyorsunuz? İmralı'dan neyi kaçırıyorsunuz? İmralı'ya niye tecrit uyguluyorsunuz ve bu İmralı tecridiyle ne yapmaya çalışıyorsunuz? İktidarın bizzat kendisinin önce bu soruların cevabını vermesi gerekiyor. "Tecrit yok." demekle tecrit yok olmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen toparlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
İmralı'da koyu bir tecrit var, İmralı'da işkence var ve ben bir kez daha Parlamentoda çağrı yapıyorum: Bu ülkenin milletvekilleri, kendi ülkelerindeki işkenceye, kendi ülkemizdeki işkenceye sessiz kalamayız. Birimizin hakkı ihlal edildiğinde, birimize hukuk dışı bir uygulama yapıldığında bu, bütün ülkenin hakkına, bütün ülkedeki yurttaşlara yapılmış demektir. İstisna hukukunu tanımıyoruz, istisna hukukuyla bu ülkeyi yönetme biçimini tanımıyoruz; bunun bir kez daha altını çizelim.
Şimdi, Sayın Başkan, müsaadenizle ve hoşgörünüze de sığınarak yargının skandallarından bir örnek daha vermek istiyorum. Yargıtay, ÇHD üyesi avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik hakkındaki on yıl on beş ay ve on iki yıllık hapis cezalarını onadı. Bu davada ÇHD üyesi avukatların tabii ki devrimci avukatlık pratikleri yargılandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın, son kez uzatıyorum.
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Katliam davalarını, işkence davalarını, insanları evsiz bırakan kentsel dönüşüme karşı olan davaları takip ediyordu ÇHD üyesi avukatlar. Bu nedenle İstanbul siyasi şubenin hedefi oldular. Cemaatçi polislerin bu sürecin içerisinde bizzat olduğunu biliyoruz, delil yarattıklarını biliyoruz ve o dönemde aslında adil yargılanma hakkı için açlık grevine giren Ebru Timtik'in de yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Ben, bu vesileyle Sayın Ebru Timtik'i bir kez daha saygıyla anıyorum. Bu davanın hâkimi kimdi? Akın Gürlek'ti. Ne yaptılar? AKP Bakan Yardımcısı olarak ödüllendirildi; aynı zamanda Demirtaş'ın ve Gezi davasının hâkimiydi, hukuksuzlukları terfiyle ödüllendirildi. Buradan Sayın Selçuk Kozağaçlı'nın hapis cezalarıyla tutsak edilmesine karşı mesajını okumak istiyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
"Kapatmanın neredeyse sekiz yılını 'tutuklu' soytarılığıyla idare ettiler; ellemeyin, şimdi biraz da 'hükümlü' desinler. Öldürerek yenemediler, kapatarak mı korkutacaklar? Hapishaneleri de kesin hükümleri kadar hükümsüz bizim açımızdan. Aklımız ve irademiz hep özgür; sizin hükmünüz bizi biçmez, biçemez. Bu ağacın budaklı gövdesi avukatlığını yaptığı yoksul halkların ve işçi sınıfının içinde köklenmiştir; bu hikâyenin kahramanı biziz, avukatlar siz sadece figüransınız."
Evet, yargıya figüranlık rolü verenler her gün yargı skandallarına imza atıyorlar. Biz şunu söyleyelim: Cezaevinde olan Sayın Selçuk Kozağaçlı ve bütün özgür tutsaklara buradan selam olsun. Özgür bir ülkeyi, demokratik bir ülkeyi mutlaka inşa edeceğiz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)