GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turist Rehberliği Meslek Kanunu ile Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:71
Tarih:16.04.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin elbette temel problemleri var. Bunlardan bir tanesi de turizm sektörünün içerisinde bulunduğu problemler. Turizm sektörü, ülkemiz açısından özellikle cari açık veren bir ülke olarak cari açığı kapatma noktasında çok önemli bir sektör. Turizmde dünyadaki turizm gelirinden yeterince pay aldığımızı ya da katma değeri yüksek bir turizm hizmeti verebildiğimizi söylemek elbette mümkün değil. Maalesef, buraya gönderilen yasa tekliflerinin birçoğunda olduğu gibi burada da turizm sektörünün temel sorunlarını ele almaktan ziyade, palyatif, günübirlik, sadece sektörün içerisindeki iş dünyasının ihtiyaç duyduğu maliyet azaltıcı tedbirlerle bir yasa teklifini burada görüşmek durumunda kalıyoruz. Oysa turizm sektörünün bunu aşan sorunları var. Maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu "Kervan yolda dizilir." hesabı birçok sorunu günübirlik çözümlerle halledip bir sonraki çözümü de bir başka gün ortaya koyan, temel yaklaşımlardan ziyade detaylarla uğraşan bir durumla karşı karşıya.

Buradan öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Elbette 2001 yılında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi ve 2002'de iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisinin içerisinde muhalefet partilerinde milletvekilliği yapan çok değerli milletvekili arkadaşlarımız vardı. Dolayısıyla hem masanın kürsü boyutunda hem de masanın diğer tarafında bulunmaları hasebiyle Meclisin önemini, muhalefetle diyaloğun önemini ve "Ben iktidarım, her istediğimi yaparım." yaklaşımıyla meselelerin çözümünün çok da mümkün olmadığını bilen bir çalışma kültürüne sahip arkadaşlardı. Zamanla hem muhalefeti hem iktidarı tadan milletvekili sayılarında ciddi bir azalma olduğu için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda şu an neredeyse muhalefetin ne demek olduğunu yaşayarak görmüş milletvekili arkadaşlarımızın sayısı çok azaldı, dolayısıyla bu da beraberinde çalışma kültüründe bir diyalogsuzluğu, çalışma kültüründe muhalefeti yok sayan bir yaklaşımı ortaya koyuyor.

Elbette Mart 2024 seçimlerinde birçok önemli belediye meclisinde Adalet ve Kalkınma Partisi muhalefete düştüğü için -belki bunda da bir hikmetiilahî vardır- kendileri muhalefetteyken seslerinin duyurulmasının ne kadar önemli olduğunu, meclislerde çoğunluk olanların muhalefeti dikkate alarak sorunları konuşmanın o beldeye, o şehre ne kadar fayda getireceğini yaşayarak görecekleri için inşallah o çalışma kültürü bu Meclise de yansımış olur. Yavaş yavaş kendi verdikleri grup önerilerinin belediye meclislerinde reddedilmesinin, hatta makul tekliflerinin dahi reddedilmesinin ne kadar bir duygusal kopuşa yol açtığını eminim Adalet ve Kalkınma Partisindeki arkadaşlar yaşayarak görecekleri için buradaki muhalefet partileriyle diyalog kurmanın ne kadar önemli olduğunu belediyelerde bizzat yaşayarak göreceklerdir çünkü şimdiye kadar "Nasıl olsa belediye meclislerindeki çoğunluk bizde." diye muhalefetin dediklerine kulak tıkayan bir yerel yönetim anlayışları vardı.

Siyaset bu, bir gün iktidarda olursunuz, yarın muhalefette olabilirsiniz. 2028'e kadar nefesleri yeterse 2028'de, yetemezse bir erken seçimde belki bu Meclis sıralarında kendileri muhalefette olacak ve o zaman aslında iktidarların muhalefetle diyalog kurarak bir yasama faaliyetinde bulunmasının ne kadar önemli olduğunu anlayacaklar ama hani eskilerin tabiriyle bade harabül Basra, Basra yıkılmadan önce inşallah bu çalışma kültürünü elde edebilirsek burada çok daha faydalı işler yapma imkânımız söz konusu olmuş olacak.

Bu kanun teklifi, turizm sektöründeki emekçilerden ziyade, turizm sektöründeki patronların ve şirketlerin ihtiyaçlarını temel alan bir kanun teklifi. Sizin Turizm Bakanınız turizm sektörünün ana işverenlerinden birisi, iş adamlarından birisi olursa elbette onun inisiyatifiyle, onun tetiklemesiyle hazırlanacak bir turizm kanununda turist rehberlerinden, emekçilerinden ziyade, elbette turizm şirketlerinin, seyahat acentelerinin ihtiyaçlarına, onların maliyetlerini düşürücü tedbirlere öncelik verilmesini beklemekten başka bir şey söz konusu olamaz.

Bugün Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bir diğer garabeti ve AK PARTİ'nin iş tutuş tarzının bir diğer garabeti de şudur ki: Turizmle ilgili bir konuda devletle iş yapmaması ya da kamuyla iş yapmaması gereken yöneticilerin tam da turizm sektörünün ana oyuncularından birisi olarak yürütme erkinin başında olması. Hatta Sayın Turizm Bakanı bir sözünde "Ya, ben kaç para maaş aldığımı dahi bilmiyorum, maaşın bir önemi yok ki." demişti. Ben de "Bir iş yerine iş müracaatında bulunan bir kişiye patron şunu sorar: 'Kaç para maaş istersin?' diye, kasanın başında olacaksam maaş fark etmez." demiştim. E, siz de turizmle ilgili teşviklerin başında bulunuyorsanız elbette sizin kaç para maaş aldığınızın bir önemi yok, kasa sizin çünkü. Dolayısıyla bu yasa da sizin maaşınızı kat kat çıkaracak şekilde kendi şirketlerinize, kendi seyahat acentelerinize olumlu katkılar sunacak bir yasa. Bu sistem yürümez değerli arkadaşlar. "Kamu gücünü elinde bulunduran kişilerin kamudan uzak kalması gerekir." diye siyasi etik yasası varken, daha doğrusu etik kuralı varken maalesef sağlık sektöründe olduğu gibi, turizm alanında da sektörün ana oyuncularından bir tanesini biz sektörle ilgili karar veren kamunun başında tutuyoruz. Dolayısıyla onların hazırlayacağı kanun, onların öncelikleri milletin önceliği asla olmaz, kendilerinin ve kendisi gibi iş adamlarının önceliği olur.

Görüşülmekte olan Turist Rehberliği Meslek Kanunu ile Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde bir kısım öneriler getiriliyor; turist rehberi olma şartlarının çeşitli üniversite bölümlerinden mezunları kapsayacak şekilde genişletilmesi, yabancı dil şartlarının ortadan kaldırılması yani mesleğe kabul şartlarının kolaylaştırılmasını merkeze alan bir yasa. Elbette bununla, turist rehberi olmak isteyen birçok kişiye istihdam alanı sağlandığı şeklinde bir savunma yapılabilir ama bunun beraberinde rekabeti artıracağı, dolayısıyla turizm sektöründeki emek yoğunluklu çalışan kişilerin ücretlerinde çok ciddi düşüşlere ve dolayısıyla onların vasıflarında da çok ciddi düşüşlere yol açacağını görmemek için herhâlde turizm sektöründe faaliyet gösteren bir iş adamı olmak lazım.

Dolayısıyla evet, burada, turist rehberleriyle ilgili bir kısım düzenlemeler yapılıyor ama temel olarak bu turist rehberlerinin uzmanlığı, yeterliliğiyle ilgili koşullarının hafifletilmesi Türkiye'nin dünya turizmindeki rekabetine imkân sağlamaktan daha çok, o şartları ortadan kaldıran bir kısım handikapları beraberinde barındırdığını üzülerek görüyoruz. Dolayısıyla turist rehberlerinin Türkçe tur düzenleme zorunluluğunun gevşetilmesi ve yabancı dil yeterliliğinin ön koşul olarak fiilen kaldırılması elbette -ifade ettiğimiz gibi- mesleğe girişlerde bir nevi kolaylık sağlar ama yabancı dil gerektiren turizmin kendine has rekabet koşullarını özellikle -dediğim gibi- cari açığı kapatma konusunda iç turizmden ziyade dış turizmin etkili hâle getirilmesiyle ilgili hususlarda maalesef ülkemizin elini gevşeten hususlar olarak ortaya çıkabilecektir.

Burada, sektörün ihtiyaçlarını karşılamak yerine seyahat acentelerinin kârlılığına öncelik verildiğini ifade etmiştim. Dolayısıyla turist rehberlerinin birden fazla dilde tur sunabilmeleri ve kendi alanlarında uzmanlaşmış bilgiye sahip olmaları, küresel turizm pazarında elbette ülkemize avantaj sağlayabilir. Ancak yabancı dil şartının kaldırılması ve ilgisiz alanlardan gelen rehberlerin turist rehberleri olarak işe alınması, uzun vadede Türkiye'nin uluslararası turistler için cazibesini zayıflatabilir ve bu, bir turizm destinasyonu olarak maalesef ülkemize zarar verebilir. Düzenlemeler ideal olarak giriş standartlarını sulandırmak yerine, mesleğe giren iş gücünün niteliklerini geliştirmeyi hedeflemelidir. Turizm de dâhil olmak üzere Türkiye'deki çeşitli sektörlerde gözlemlenen profesyonellik erozyonu, sektörün bütünlüğünü ve rekabet gücünü korumak için yüksek standartların korunmasının önemini ortaya koymaktadır. Turizm sektöründe yer alan iş gücünün vasıfsızlaştırılması yönündeki eğilim, turizm sektörünün karşılaştığı zorlukları çözmek yerine maalesef daha da artıracaktır. Özetle, önerilen kanunun başarısı, uygulanmasına ve turizm sektöründeki paydaşların getirdiği değişikliklere uyum sağlamasına bağlıdır. Turist rehberliği konusunda uzmanlık eğitimi almamış kişilerin mesleğe girmesine izin verilmesi olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Yasa teklifi ve önerisinin, özellikle iktidar grubu ve iktidar grubuna destek veren milletvekili arkadaşlarımız tarafından yönelttiğimiz eleştiriler dikkate alınarak, Genel Kurulda ülke turizmimizin dünyayla rekabet edebilir ve Türkiye turizmini dünyada katma değeri yüksek bir sektör hâline getirici yapıcı eleştirilerimizle birlikte dikkate alınarak yasalaşmasını temenni ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)