| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2024 |
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
18'inci maddede verilen önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetleri yirmi iki yıldır zaman zaman kanunlarda değişiklik yapıyorlar. Ama maalesef, ekonomide olduğu gibi yargıda da sürekli, iki yılda bir, maksimum iki yılda bir revizyon yapmak gerekiyor. Çünkü AK PARTİ bu kanunları düzenlerken muhalefetten, sivil toplum kuruluşlarından, bütün bileşenlerden bilgi almadığı için zamanla yeni ihtiyaçlar doğuyor ve bu yeni ihtiyaçlar çerçevesinde yeni revizyonlar yapmak gerekiyor. Yirmi iki yılda ne Anayasa kaldı ne hukuk kaldı. "Tweet" atan insanlar, "tweet" atan siyasetçiler, slogan atan gençler ve herhangi bir paylaşım yapan insanlar tamamen gözaltına alındılar. Cezaevleri tıklım tıklım dolu, 314 bin kişi cezaevinde. Son yedi yılda 276 tane yeni cezaevi yapılmış yani şu anda cezaevleri kapasitelerinin çok üstünde. 300 tane hırsızlık dosyası olan, tecavüzden yargılanan, hırsızlıktan yargılanan insanlar dışarıda ama bir "tweet" atan insan içeride yatıyor. Baktığınız zaman işte, AK PARTİ'nin adalet anlayışı bu.
Türkiye'nin adalet sistemini bir de verilen kararlar açısından değerlendirmek lazım yani Türkiye'de verilen kararlar o kadar korku altında veriliyor ki hâkimler ve savcılar artık karar vermekten çekinir duruma geldiler. Tabii, sadece bunlar yok, ekonomik gerekçeleri de göz önüne almak lazım. Bir zamanların ünlü deyişiyle... Özellikle yargı mensuplarının ekonomik durumlarını iyileştirmemiz gerekiyor. Yargı mensuplarının ekonomik durumları değiştirilmediği zaman özellikle yargıda yeni başlayan hâkim ve savcıların "vicdanları ile cüzdanları arasında sıkışması" denilen bir deyim var; bu, hâlâ geçerliliğini koruyor.
Gelelim AK PARTİ hükûmetlerinin yirmi iki yıllık atamalardaki yaptığı, referans aldığı şeylere. AK PARTİ'li arkadaşlarımız konuştukları zaman Osmanlı'yı her zaman örnek gösteriyorlar. Osmanlı altı yüz yılda 207 tane savaşa girmiş ve bu savaşlardan 170 tanesini kazanmıştır. Bu 170 savaşı kazanmış ve dünyada baktığınız zaman yedi düvelle mücadele etmiş olarak geçer ve dünya referansları her zaman Osmanlı'yı liyakate önem veren bir imparatorluk olarak ön plana çıkarmıştır. Kanun-ı Esasi'den beri, 19'uncu yüzyıldan beri Türkiye'de tüm anayasalarımızda "Liyakat, liyakat, liyakat" denilir ama maalesef Türkiye'de son yirmi iki yılda liyakatsizliğin zirvesine ulaştık. "Liyakatsizlik" dedik, neler oluyor biliyor musunuz? Örneğin, güreşçiden banka yönetim kuruluna atama yapıyoruz. Örneğin, inşaat mühendisini Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı yapıyoruz. Örneğin, güreş hakemini götürüp Şehir Tiyatroları Genel Müdürü yapıyoruz. Örneğin ne yapıyoruz biliyor musunuz? Başçavuşu TRT Şeş Haber Müdürü yapıyoruz. Dolayısıyla baktığınız zaman liyakatsizlikler zirve yapmış durumda. Evet, bu liyakatsizliklerin üzerine bir de biliyorsunuz, AK PARTİ'de ne kadar kayıtlı avukat varsa bunların hepsi hâkim ve savcı yapıldı. Geldiğimiz noktada evet, sınavlara giren insanlar var, bunların atamaları yapılıyor ama bunların atamaları yapılırken bir de mülakat yapılıyor. Biliyorsunuz -tırnak içinde- "başarılı insanları" yerleştirebilmek için mülakatlar yapılıyor. Mülakatlarda ne soruluyor biliyor musunuz? "Van Gölü'nde kaç kova su vardır?" Sorulardan bir diğeri şu, ilginç olduğu için unutuyorum tabii: "Sepet havası çalmak ne demektir?" Bir diğeri ise "Paris Hilton'un köpeğinin adı nedir?" Arkadaşlar, sorulara bakın: "FIFA standartlarına göre bir futbol topunun ağırlığı nedir?" Baktığınız nokta işte bu. Dolayısıyla, baktığınız bu soruları cevaplarsanız, evet, elenmiyorsunuz, başarılı insan oluyor ve atanıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, liyakat çok önemli. Sosyal bir devleti, hukuk önünde bütün vatandaşlarını eşit tutan bir devleti ortaya çıkarmak istiyorsanız mutlaka liyakati göz önüne almanız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kanko, lütfen tamamlayın.
MÜHİP KANKO (Devamla) - Çünkü adalet toplumun gücüdür, çünkü adaleti yok sayan hükûmetler zalimleşirler.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)