| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2024 |
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8'inci yargı paketiyle ilgili maddeleri burada müzakere etmeye devam ediyoruz. Tabii, bu yargı paketinin asıl amaçlarından bir tanesi, Türkiye'de yargının sorunlarını sona erdirmek ve adalet duygusunu daha da pekiştirmek. Burada, yargıyla ilgili en temel sorunlarından bir tanesini, Anayasa Mahkemesine yapılan başvurulardaki değerlendirmelere dair istatistikleri paylaşarak niçin sorunlu bir hâlde olduğumuzu ifade etmeye çalışmış olacağım.
Adalet ve Kalkınma Partisinin bir ağır travmadan geçtiğini elbette biliyorum. Ağır travmadan geçen kişiler bazen geçici hafıza kayıpları veya bazı konuları hatırlamama gibi bir ruhsal durumla karşı karşıya kalabiliyorlar. Dolayısıyla ara ara onlara o hafıza kaybıyla ilgili şeylerini hatırlatmak lazım ki tekrar tekrar o yüklemeler yapılmaya devam etsin.
Adalet ve Kalkınma Partisinin özgürlükçü ve demokrat olduğu dönemlerde bireysel başvuru hakkına dair bir reformu vardı. Teklifin 19'uncu maddesiyle Anayasa'ya bireysel başvuru hakkı getirildi ve onun gerekçesinde de bireysel başvuru ya da Anayasa şikâyeti kamu gücü tarafından temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen bireylerin başvurdukları olağanüstü bir kanun yolu olarak tarif edildi yani bir kanun yolu ve olağanüstü bir kanun yolu. Bütün temyiz süreçleri geçtikten sonra artık mahkeme kararı da bir kamu gücüne dönüştüğü için o bir mahkeme kararı gibi değil bir kamu gücü olarak görülüp ve bu da bir hak ihlaline yol açtıysa Anayasa Mahkemesi bunu da incelesin yetkisini sizler verdiniz. "Türkiye'de iyi işleyen bir bireysel başvuru sisteminin kurulması haklar ve hukukun üstünlüğü temelindeki standartları yükseltecektir." diye Anayasa değişiklik teklifinin gerekçesine yazmışsınız. Türkiye'de bireysel başvuru yolunun kabul edilmesinin bir yandan bireylerin sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerinin daha iyi korunmasını sağlayacağını söylüyorsunuz, öte yandan da kamu organlarını Anayasa'ya ve kanunlara daha uygun davranma konusunda zorlayacağını bir gerekçe olarak önümüze getirdiniz ve bunun için "Ey millet, referandumda 'evet' verin çünkü bu bireysel başvuru çok iyi bir şey. Bu amaçlarla yapılan değişiklikle bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasının teminat altına alınması için vatandaşlara bireysel başvuru hakkı tanınmakta ve Anayasa Mahkemesi de bu başvuruları inceleme ve karara bağlama göreviyle görevlendirilmektedir." diyerek milletten oy istediniz. Günün sonunda ne oldu, Anayasa Mahkemesine bu bireysel başvuru hakkı tanındıktan sonra? 2002'den bu yana tam 579.754 vatandaşımız Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Bu hakkı getirmemiş olsak ve etkin bir şekilde uygulanmasına imkân sağlamasak ne olacaktı? 579.754 vatandaşımız Avrupa'ya gidip Türkiye Cumhuriyeti devletini şikâyet edecekti. Bu vesileyle en azından 579.754 kez bu ülkeyi Avrupa'da mahcup olmaktan kurtarmış oldunuz. Bunlardan da 484.711'i karara bağlanmış ve yüzde 83'lük bir başarı. Şu an bireysel başvuru sayısı ne? 2013-2020 arası kalan 2.700 dosya, 2023'te ise 59 bin; toplam, şu an hâlâ 95 bin vatandaşımız Anayasa Mahkemesi kapısında hak arıyor, adaletin tecelli etmesini bekliyor.
Yine, hani yargı reformu getiriyoruz ya, en temel hak nedir? Makul sürede yargılanma hakkıdır; gecikmiş adalet adalet değildir diye. 143.696 vatandaşımız ki Anayasa Mahkemesine müracaatın ne kadar teknik ve zor olduğunu bilen bir hukukçu olarak söylüyorum, bu kadar vatandaşımızın başvuruyor olması demek bu ülkede milyonlarca insanın makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin bir ispatıdır. Dolayısıyla bütün bu süreçleri iyi bir şekilde inceleyen bir kişi görecektir ki Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla aslında hem devletimizin uluslararası arenada itibarını artırmakta hem de vatandaşlarımızın devlete olan inancı pekişmekte ve yine rahmetli Erbakan Hoca ve millî görüş geleneğinin milletin hizmetinde olan devleti tarif etmek için söylediği "garson devlet" nitelemesine daha uygun bir niteleme olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Burada iki tane tabloyla geldiğimiz noktayı özetleyerek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Şimdi, bu da en az bir hakkın ihlal edildiğine dair başvuru sayıları. Bakın, 2013 yılında sadece 75, 2014 yılında 786, bir de sizin meşhur Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminiz var ya 2.167; sonra 2020'den itibaren 5.680, 2021'de 11.830, 2022'de 35 bin, 2023'ün de henüz verileri bitmediği için 11.206. Yani siz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra vatandaşlarımızın özgürlükle ilgili sorunları artmaya başlamış.
Makul sürede yargılanma hakkı. Bakın, burada da 2020 ve 21'den sonraki artışları görüyorsunuz. Sizin yeniden hafıza yüklemenizle ilgili âdeta çekilen bir MR olarak bunları size gösteriyorum değerli AK PARTİ'liler. Siz bu değilsiniz, nasıl olmanız gerektiğini bu tablo ortaya koyuyor.
Bu MR'ı defalarca göstermeye devam edeceğim diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.