GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:01.03.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Ekrem ne diyor?

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sende utanma nerede, utanma!

BAŞKAN - Sayın Günaydın... Sayın Günaydın...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Tarihini anlatıyorum, bilmediğin tarihini anlatıyorum. Senin yaptıklarını anlatıyorum. Bir tanesine "Yapmadık." de. Utanmazlık!

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - "Erdoğan Bey'i Türkiye'deki dostlarımızla devireceğiz." diyenlerin dostları kimler acaba? Kimler acaba?

BAŞKAN - Sayın Özer, Sayın Günaydın, lütfen...

Meramlar anlatıldı, herkes duydu duyacağını, söyledi söyleyeceğini.

Sayın Kaya, buyurun.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Ekrem İmamoğlu'nu ara...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ulan, sen... İftiracı herif! İftiralarına cevap veriyorum, hâlâ alçakça dolaşabiliyor musun orada? Terbiyesiz adam!

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - En son konuşacak adam konuşuyor, şuraya bak ya! En son konuşacak adam ya! Laf atıyor, gidiyor.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Terbiyesiz! İftiracı hırsız! Utanmadan her şeyi yüzüne söylüyoruz, yüz yok, yüz! Babasında da yoktu, bunda da yok.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Pişkin Osman! Pişkin Osman!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Aile boyu hırsızsınız.

OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Ekrem İmamoğlu'na seni şikâyet edeceğim, Ekrem İmamoğlu'na.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Utanmadan yüzüne söylüyoruz gerçekleri. Allah'ın hırsızı! Aile boyu hırsızsınız siz! Aile boyu hırsızsınız!

OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Seni Ekrem İmamoğlu'na şikâyet edeceğim.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Terbiyesiz herif! Açıkça anlatıyoruz, hâlâ konuşuyor!

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Pişkin Osman, bu Meclise gelmeye utanmalısın!

BÜLENT KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; keşke kısır polemikleri değil de 28 Şubat sürecinin aslında Türkiye'yi nereye götürmek istediğini, 1 Martın aslında 28 Şubat sürecinden başlayarak Türkiye siyasetini dizayn etmek isteyen, Türkiye'yi Orta Doğu'da kendilerine stratejik ortak yapmak isteyen insanların nasıl bir Türkiye oluşturmak istediklerini konuşabilsek. 1 Mart öncesinde, 11 Eylül 2001 tarihindeki ikiz kule saldırılarıyla Irak ve Afganistan'ın işgalinin aslında gerekçeleri oluşturulmaya başlandı. Bu işgale katılan İngiltere'nin Başbakanı Tony Blair Chilcot Raporu'yla rapor verdi çünkü kimyasal silah olmamasına rağmen böyle bir katliama ortak olduğu için kendi ülkesinde hesap verdi hesap ama Türkiye'de 1 milyondan fazla Iraklının ölümüne sebep olup İncirlik'ten o uçakları kaldıranlar, maalesef, yirmi iki yıldır hâlâ hesap vermediği gibi, sütten çıkmış ak kaşık gibi burada millîlik ve yerlilik taslamaktadırlar.

Peki, 1 Mart sürecini çok konuştuk, sonrasında ne oldu? 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye'de Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup subayların başına çuval geçirildi. Niye? 1 Martta bu tezkereyi buradan çıkarmayı becerememenizin bir cezasıydı. Sonra ne oldu? Ergenekon, Balyoz süreçleri başladı. Ergenekon, Balyoz süreçleri Türkiye'de askerî vesayeti bitirmek için mi, yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki farklı eğilimdeki insanları tasfiye edip bir başka kullanışlı aparatı işbaşına getirmek için miydi?

Demin kuliste AK PARTİ'li birkaç milletvekili arkadaşla karşılaşıp biraz şakalaştık "Ya, biz, Saadet Partililerden bunu beklemiyoruz." dediler. "Ya, neyi beklemiyorsunuz? Anayasa'ya aykırı bir kanun teklifi getiriyorsunuz, Saadet Partisinin 'evet' demesini mi bekliyorsunuz? Buna itiraz ediyoruz." dedim. 1 Martta da uyardık sizi; Cumhuriyet Halk Partisi Mecliste o direnişi yaptı, Erbakan Hoca da dışarıda o direnişi yaptı. Tıpkı Kıbrıs Barış Harekâtı'ndaki gibi emperyalizme iki parti karşı çıkmıştı; Cumhuriyet Halk Partisi burada, Erbakan Hoca ve millî görüş de dışarıda sizi bu vebale ortak etmemek için mücadele etti. Kıbrıs'ta da biz millî ve yerliydik, 1 Martta da biz millî ve yerliydik. Ardından hangi süreçler başladı, Saadet Partisini neyle suçladınız ey, değerli AK PARTİ'liler? "Bunlar da aslında Ergenekon ve Balyozun dinci ayağı, bunlar da yeşil Ergenekoncu." dediniz utanmadan; diyenler için söylüyorum, söylemeyenleri tenzih ediyorum. Sonra ne oldu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Aklınız başınıza geldi, meğer Ergenekon ve Balyoz süreçleri -elbette o süreçlere katılıp suç işleyenleri bir tarafa bırakarak söylüyorum- Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir operasyon aparatıymış. Belki de birçoğunuz iyi niyetle askerî vesayet son bulacak diye destek verdiniz ama rahmetli Erbakan hocanın sürekli bir uyarısı vardı, "bu Siyonizm o kadar usta bir oyuncu ki 'Kim? Ben mi siyonizme hizmet edeceğim?' türküsünü söylettire söylettire size hizmet ettirir, çoğunuz bunun farkında bile olmazsınız." Ve nitekim farkında olmadınız; Ergenekon, Balyoz operasyonlarının başmimarlarıydınız, sonradan nedamet duydunuz ama bu ülkeyi 15 Temmuzun eşiğine kadar getirmiş oldunuz. Yani Saadet Partililer olarak bizler sizlerin dostlarınızız, tuzağa düşmemek için sizleri uyarıyoruz ama maalesef, siz hep geriden geliyorsunuz, bizim sizi uyarmamıza rağmen kafanızı duvara çarpıyorsunuz, ondan sonra bizi anlıyorsunuz.

Bugün de bu kanun teklifi görüşülürken kafanızı bir kere de duvara çarpmadan bizi anlayın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)