| Konu: | 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası'na ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2024 |
ERTUĞRUL KOCACIK (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve muhasebe meslek camiamızı saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, bizler ihtiyaçlarımız üzerine bir uygarlık inşa ediyoruz. İşte bu yüzden çalışmak, üretmek tarihin her döneminde kutsanan bir eylem olmuştur. Günümüzde milyonlarca çalışan binlerce iş kolunda emek vermektedir. Bu sektörlerin bir kısmı gerek insan sağlığı gerekse devletlerin bekası açısından hayati önem taşır. Saygınlığıyla öne çıkan birçok meslek erbabı ise belli tarihleri anmak suretiyle dayanışma örneği sergiler. Muhasebe meslek mensupları da her yıl 1 Mart Muhasebe Günü ve 1-7 Mart aralığını ise Muhasebe Haftası olarak kutlamaktadır. İnsanlığın hafıza kaygısını gidermek için icat edilen muhasebe, alfabeden önce hayatımıza girmişti zira harfler yokken rakamlar vardı, ardından sayılar ve hesaplama teknikleri geldi.
15'inci yüzyıl tarihçilerimizden Âşıkpaşazâde, Osmanlı Tarihi isimli eserinin "Devlet" bölümünü defter tutmakla yani muhasebeyle başlatır çünkü muhasebe demek hesaplama demektir. Hesaplamadığını ölçemezsin, ölçemediğini kontrol edemezsin, kontrol edemediğini yönetemezsin ve yönetemediğin şey de senin değildir. Bu gerçeğin farkında olan Fatih Sultan Mehmet ise çıkarmış olduğu Kanunname-i Âli Osman Yasası'yla hem muhasebecileri hem de gelir giderleri Hazine-i Amire adlı kurum çatısı altında örgütlemişti. Muhasebe filozoflarından ilki olan Koçi Bey mali idareye çekidüzen vermiş, fiyat mekanizmasını elden geçirmiş ve tımar sistemini ıslah etmişti. Söz konusu reformlar kırk yıl boyunca devlet muhasebesinde görev yapan Defterdar Sarı Mehmed Paşa döneminde de devam etti. Bu reformların başında gayrimüslimlerden alınan cizye miktarının değiştirilmesi gelir zira, kişi başına alınan basit vergi sisteminden kazancına göre adil bir vergi sistemine geçilmişti. Çok önemli bir paradigma değişikliği olan bu sisteme göre edna yani dar gelirliden az evsat yani vasat getirilen orta ve âlâ yani yüksek gelirliden ise yüksek vergi alınmaya başlanınca hazine tekrar dolmaya başladı. Kâtip Çelebi ise Osmanlı Devleti'nin en gözde muhasebe filozofu olarak dünya çapında haklı bir şöhrete sahip olmuştu. Bizler, Kâtip Çelebi'yi meşhur eseri Cihannüma'yla biliriz.
Kâtip Çelebi'nin gerçek ismi Mustafa'dır. Dolayısıyla "kâtip" ve "çelebi" tabirleri Osmanlı kültürünün kendisine uygun gördüğü birer sıfattı. Peki, neden bu iki sıfat verilmişti kendisine? Öncelikle "kâtip" mahlası inancımıza göre sevap ve günahları kaydeden, sağ ve sol omzumuzdaki Kirâmen Kâtibîn meleklerine yapılan bir ithaftı. Başka bir ifadeyle "düz memur" anlamına geldiğini zannettiğimiz "kâtip" kavramı aslında "melek" yani "kutsal iş yapan" demekti. Kirâmen Kâtibîn meleklerinin ayırt edici 4 özelliği vardı; her şeyi kayıt altına alırlar, yazdıkları silinmez, şerefli ve şuurlu bir şekilde görev yaparlardı. Osmanlı muhasebe kültürü, bu yazıcı meleklerin özelliklerini muhasebecilere isnat ederek bir nevi onurlandırma yapmıştı çünkü bu 4 vasfa sahip olmadan Hazine-i Amirede çalışamazdınız. Kâtip Çelebi'nin diğer sıfatı olan çelebi ise "yüce insan" ve "centilmen" manalarına gelirdi; semantik anlamı ise muhasebecilerin mesleki bilgisi haricinde, entelektüel bakımdan donanımlı, kültürlü, vizyoner, adabımuaşeret kurallarına vâkıf, yabancı dil bilen ve toplumda örnek gösterilen erdemli bir kişiliğe sahip olduklarına ilişkin bir yakıştırmaydı. Kısacası, kâtip "işini iyi bilen", çelebi ise "iyi insan" demekti.
1850 yılında yüzlerce yıllık merdiven yönteminden hâlen kullandığımız çift taraflı kayıt yöntemine geçerek dünyayla entegre olan Türk muhasebe kayıt sistemi yaklaşık yüz elli yıllık bir suskunluk dönemi yaşadı. Nihayet 1989 yılında 3568 sayılı Muhasebe Meslek Kanunu yasalaştı; rahmetli babam Halil Kocacık'ın da büyük emekleri olan kanun otuz beş yıldır yürürlüktedir.
Yıllardır bu mesleği ifa eden bir meslek mensubu olarak yüce Meclis kürsüsünden böylesine değerli bir haftayı kutlamaktan, Kâtip Çelebi gibi üstatlarımızla aynı mesleği icra etmekten ötürü gurur doluyum. Yeri gelmişken, mesleğimizin yasallaşma sürecinde ve sonrasında emeği geçen büyüklerimizi de rahmetle ve minnetle andığımı ifade etmek isterim.
Son olarak Türkiye Cumhuriyeti hazinesi başta olmak üzere Türk devletinin ekonomik bağımsızlığında ve şirketlerimizin uluslararası başarılarında kritik misyon üstlenen, ruhsatlı 130 bin muhasebe ofislerimizde ve şirketlerimizin muhasebe departmanlarında çalışan 1 milyona yakın meslektaşımızın Muhasebeciler Haftası'nı tebrik eder, daha nice yıllar başarıyla katkı sunmalarını canıgönülden dilerim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)