GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:66
Tarih:29.02.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime Diyarbakırlı yaşlı bir kadının sitemiyle başlayarak herhâlde meramımı daha iyi anlatabilirim. Diyarbakırlı yaşlı kadın der ki: "Ben ne kadar bahtsız ve şanssız bir kadınım ki kaynanaların zalim olduğu zamanda gelin oldum, gelinlerin zalim olduğu zamandaysa kaynana oldum." Bizler de AK PARTİ'nin özgürlükçü ve demokrat olduğu, Bekir Bozdağların, Cemil Çiçeklerin, Ahmet İyimayaların, Bülent Arınçların hukuk politikalarına yön verdikleri dönemlerde milletvekili değil, bugün ise Mehmet Uçum'un yön verdiği bir dönemde milletvekilliği yapıyoruz. Bu da herhâlde bizim şanssızlığımız olsa gerek Sayın Başkan. Dolayısıyla, burada, bunları niçin söylüyorum? Evet, gerçekten, AK PARTİ 2002'de Anayasa'ya saygı duyan, Anayasa Mahkemesinin vesayetçi tutumuna karşı Anayasa Mahkemesini özgürleştirmek isteyen bir partiydi. Elimde bir Anayasa değişiklik teklifi var, ilk imza sahibi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2'nci imza sahibi Sayın Cemil Çiçek, 5'inci imza sahibi Sayın Bekir Bozdağ, 6'ncı imza sahibi Sayın Ahmet İyimaya. Anayasa Mahkemesini yeniden yapılandıran, üye sayısını artıran, bireysel başvuru hakkını getiren bir anayasal değişikliği ilgili milletvekilleri vermişti. Keşke bizim dönemimizde de bu kadar özgürlükçü AK PARTİ'li politikacılar olsaydı da bizler de bugün onlara katkı sunmak üzere burada konuşuyor olsak, onların özgürlüklerin önüne ket vuran vesayetçi tutumlarıyla mücadele etmek zorunda kalmamış olsaydık diyorum.

Şimdi, Anayasa'nın 148'inci maddesi Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini tanımlıyor. Der ki: "Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler..." Yani, eğer bu Meclis bir anayasa değişikliği değil, bir kanun değişikliği ya da bir iç tüzük değişikliği yapıyorsa Anayasa'ya uygun bir düzenleme yapmak zorundadır. "Benim salt çoğunluğum var, ben istediğim kanunu çıkarırım; benim salt çoğunluğum var, ben istediğim iç tüzük değişikliğini yaparım." diyemez çünkü Anayasa Mahkemesi yapılan düzenlemeyi hem şekil hem esas ve içerik bakımından inceleme yetkisine sahiptir. Bunu Anayasa Mahkemesi durumdan vazife çıkararak yapmadı, yüce Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkardığı Anayasa'yla vermiş oldu Anayasa Mahkemesine bu yetkiyi.

Madem böyle, Anayasa Mahkemesi Ceza Kanunu'nun az evvel 10'uncu maddedeki değişiklik teklifini görüştüğümüz 220'nci maddesini de iptal etti, 314'üncü maddesi de benzer mahiyette; biri silahlı terör örgütü, diğeri suç işlemek amacıyla organize suç örgütü kurmayla ilgili madde. Şimdi, Anayasa Mahkemesi kendi gerekçesinde "Ey Meclis, sen bunu yaparken belirlilik ilkesini ihlal ettin. Bir kuralın keyfîliğe yol açmayacak bir içerikte olması şart, bunu ihlal ettin. Temel hakların sınırlandırılmasına ilişkin kanuni düzenlemenin içerik, amaç ve kapsam bakımından belirli ve muhataplarının hukuksal durumlarını algılayabileceği açıklıkta olması gerekir; senin getirmiş olduğun düzenleme bu açıklıkta değil." diyor. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması lazım; senin Ceza Kanunu'ndaki bu maddeler bunu karşılamıyor. Anayasa'ya aykırı bir kanun çıkarttım, iptal ediyorum, sana da bir süre veriyorum, bu Anayasa'ya aykırılığı gider. Siz ne yapıyorsunuz ey Adalet ve Kalkınma Partisindeki değerli milletvekili arkadaşlarım? Sadece Anayasa Mahkemesinin verdiği o bir yıllık süreyi -şeklen doldurmayla ilgili- 8 Nisan tarihi sıkışmaya başlayınca neredeyse virgülüne, noktasına dokunmadan, aynen -Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği düzenlemeyi- buraya, önümüze getiriyorsunuz. Bu mudur Anayasa'ya saygı? Bu mudur hukuk devleti? Bu mudur Anayasa'nın üzerine yemin içme? Buna itiraz ediyoruz, siz oralı olmuyorsunuz. Ya, Anayasa Mahkemesinin bu itirazlarını karşılayalım diyoruz "Yok, bizim sayısal çoğunluğumuz var." O zaman, buyurun, sayısal çoğunluğunuzla bu kanunu getirin. Anayasa 96 ne diyor: 200 toplantı, 151 karar yeter sayısı; o zaman da sinirleriniz geriliyor, o zaman gerilmeyeceksiniz. Anayasa'ya aykırı olduğunu bile bile... Biz Anayasa'ya sadakat vazifemizi yapacağız, siz de partiye sadakat vazifenizi yapacaksınız; birbirimizi de normal karşılamış olacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayayım.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bunun için, burada ifade etmek istediğim şey, aslında sizlerin de hukukunu savunan bir şey. Ey AK PARTİ, siz bu değildiniz! Bekir Bozdağların, Cemil Çiçeklerin, Bülent Arınçların hukuk politikalarına yön verdiği AK PARTİ olmuş olsaydı, emin olun bu madde bu şekilde çıkmazdı ama maalesef, takıldınız bir Mehmet Uçum'un peşine "ulusal yargı" diye bir şey çıkarttı, size her kanunu Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulunda paralel yapılanma şeklinde hazırlıyor; biz de burada, üzerinde bu kavgaları yapmak zorunda kalıyoruz. Gelin, bu düzenlemeleri burada tartışalım diyoruz. Onun için, burada lütfen bize Diyarbakırlı yaşlı ninenin yaptığı sitemi yaptırmayın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.