| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 29.02.2024 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yoğun bir mesai yapıyoruz ve bu yoğun mesainin içerisinde meram anlatmakta gerçekten bazen zorlanıyoruz. 21'inci yüzyılda, 2024 yılında, uzay çağında -bir ayağımız demiyoruz çünkü artık "Uzaya gittik." diyorsunuz ya- bazı konularda konuşmayı gerçekten zül sayıyoruz. Hâlâ burada bize, kendimize ait olan iki cümleyi çok gören bir anlayışa karşı sözümüz yok yani söz bitiyor, bizim sözümüz çok da, sözün bittiği yer. Burası bizim de ana vatanımız değil mi, bunu inkâr etmiyorsunuzdur sanırım. Biz Kürtler buradaydık hep, hep buradaydık. Hatta Malazgirt'in kapılarını biz açtık. Bizans ordusunun yenilmesinde Kürt süvarilerinin önemini herhâlde hiç kimse reddetmeyecektir. Sonra binlerce yıl birlikte yaşadık, yan yana, iç içe. Sonra, bu ülke işgal edildiğinde Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşı verildiğinde Atatürk ilk nereye gitti? Samsun'a gitti, Erzurum'a gitti, değil mi? Kim vardı Erzurum'da? Kim vardı Sivas'ta? Kürtler vardı, değil mi? Kürt beyleri vardı ve o Kürt beylerinden ve aşiretlerinden yardım istedi. "Ülke işgal altında, gelin, el ele verelim, ülkeyi kurtaralım." dedi. Sonuç? Sonuç; Çanakkale'ye Kürtler de gitti, Kürtler de savaştı ve bu ortak vatanı, bugünkü sistemi beraber kurduk ama ne oldu? Sonra döndünüz dediniz ki: "Ya, siz iyisiniz hoşsunuz, vallahi Malazgirt'in de kapılarını, Anadolu'nun da kapılarını siz bize açtığınız, bizimle de her zaman yan yana durdunuz, omuz omuza kanınız aktı ama bugün artık buraya kadar çünkü biz artık yeni bir devlet kurduk ve bu devletin içerisinde Kürt'e yer yok, statü de yok."
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Arkada kim oturuyor ya?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bunu dediniz, bunu dediniz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - O sizin kuruntunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) Şimdi, bir dinleyin, bir dinleyin sayın vekiller.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Yalan söyleme de dinleyelim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Şimdi, ben size söyleyeyim mi? Biz diyoruz ki: Biz burada varız, hep vardık.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Ben de varım, biz de varız.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Bak, biz de varız burada.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Hep vardık. Burası bizim yurdumuz ve siz, bizi öz yurdumuzda, kendi vatanımızda dilsiz bırakmak istiyorsunuz, haksız bırakmak istiyorsunuz, hiçbir hakkımız olmasın istiyorsunuz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Yazık! Yazık!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Biz belediyeleri yönetmeyelim, biz seçilmeyelim, biz seçmeyelim, biz hiçbir yere gelmeyelim istiyorsunuz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Doğru konuşun, doğru değilsiniz.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Geldin Meclise. Nerede konuşuyorsun? Mecliste konuşuyorsun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Ha, gelmemiz için bir koşul sunuyorsunuz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Doğru değilsiniz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Evet, bir koşul sunuyorsunuz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Şu anda Mecliste konuşuyorsunuz, bakın.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Biz, siz diye bir şey yoktu zaten.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Ne diyorsunuz biliyor musunuz? "Evet, vekil olabilirsiniz, belediye başkanı olabilirsiniz, bir yere gelebilirsiniz ama bir şartla, Kürtlüğünüzü inkâr edeceksiniz."
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Yapma, yapma! Öyle bir şey yok, yok öyle bir şey! Kürtler üzerinden siyaset yapıyorsunuz, yapmayın!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - "Kürtlüğünüzü inkâr edip geleceksiniz, tam biat edeceksiniz, tam teslim olacaksınız. Eğer bizim Kürt'ümüz olursanız, itaat eden Kürt olursanız o zaman siz baş tacısınız ama hakkınızı savunursanız, dilinizi savunursanız, tarihinizi savunursanız, kültürünüzü savunursanız, kökünüzü savunursanız, işte, o Kürt'e tahammülümüz yok." O zaman, o Kürt, bölücü oluyor. Şimdi, ben söylüyorum: Avrupa'da, dünya kadar ülkede hem dünya kadar resmî dil hem de her kantonun neredeyse birden fazla dili var. Siz Avrupa'da bir bölünme paranoyası duydunuz mu? Ya tamam, anlıyoruz, Osmanlı koca bir imparatorluktu, dağıldı; geldi, geldi, Anadolu'ya sıkıştı; evet, bir travma var, bu travmayı anlıyoruz ama arkadaşım, yüz yıl geçmiş ya, kurtulun bu travmadan artık, kurtulun. Şimdi, biz gelip burada kendi dilimizi konuştuğumuzda kalkıp oradan bize nasıl "bölücü" dersiniz ya!
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - Senin diline kimse karışmamış.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Benim dilim senin ülkeni, benim ülkemi, yaşadığımız ülkeyi nasıl böler ya, nasıl böler? Siz burada Baba Tahir-i Uryan'ın bir Kürtçe şiirinden, siz burada Ahmed-i Hani'nin bir dizesinden, siz burada Ciğerhun'un 2 mısrasının Kürtçe okunmasından nasıl çekinirsiniz, nasıl bunu yasaklarsınız?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Sen bırak onu da kitabı bile yasaktı o zaman, kitabı yasaktı, kitabı; onları serbest bırakan grup burada.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Biz burada Kürtçe konuştuğumuzda siz hangi yasadan...
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Dediğin şeylerin hepsi yasaktı. O kitaplar yasaktı, onu biz bastık, biz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Ya, bir yasa, bir Anayasa halkın dilini yasaklayabilir mi?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - O kitapları basan grup burada.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Ya, siz Allah'a inanıyorsunuz, hep öyle diyorsunuz, "Biz Allah'a inanıyoruz, iman ediyoruz." diyorsunuz.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Kürtçe Kur'an-ı Kerim'i dahi biz bastık.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - PKK'ya inanmıyoruz, teröristlere inanmıyoruz!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - İkiyüzlülük siyasetini bırakın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Peki, Allah "Ben sizi çeşit çeşit yarattım, farklı farklı dillerde yarattım birbirinizle anlaşın, konuşun." demiyor mu?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Doğru, senin konuştuğunu anlamıyoruz.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Madem yasak, propagandalarınızı Kürtçe niye yaptınız?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Peki, ben farklı bir dil olan kendi dilimde konuştuğumda niye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Anlamıyoruz senin konuştuğunu.
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Şimdi, bakın, derdiniz ne biliyor musunuz?
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Hizmet, hizmet; derdimiz hizmet.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Kapalı kapılar arkasına gideceksiniz, halkın karşısına gidiyorsunuz, seçim zamanı "..."(*) Vallahi Kürtçe "..."(*) ibaret değil; bu, bir.
Siz -Kürtlerin dilini- burada mikrofonu kapattıktan sonra gidip orada "..."(*) demenizin beş kuruşluk bir değeri yok, bu da iki. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Biz burada Kürtçe konuştuğumuzda, burada Kürtçe bir mısra, Kürtçe bir şiir, Kürtçe bir ninni, Kürtçe bir ezgi söylediğimizde bu sizin zorunuza gidiyorsa vallahi hiç kusura bakmayın, söyledik, söyleyeceğiz, bundan sonra da Kürtçeyi bu kürsülerden duyacaksınız; buna alışsanız iyi olur.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Sen de bunlara alışacaksın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bunun çözümü nedir biliyor musunuz? Tahammül etmektir, empati geliştirmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bizim halkımız -bir kez daha söyledik, söylüyoruz- Kürtler köle değil, bu ülkenin özbeöz halkıdır. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)