| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 29.02.2024 |
ÜNAL KARAMAN (Konya) - Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifinde görüşmelerin başından itibaren çokça tartışılan Tazminat Komisyonu hakkında düzenlemeler yapılmaktadır. Bu düzenlemelerle yargının alanına giren bir konu Tazminat Komisyonu vasıtasıyla idari bir alana çekilmektedir. Anayasa'mız 9'uncu maddesinde "Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır." hükmüyle yargı kararlarının hangi kurum tarafından verileceği açıkça ortaya konulmuştur. Tazminat Komisyonuyla alakalı olarak görüşüne başvurduğum uzman hukukçular "Bir yargı makamının yetkisinin alınıp tamamen ve sürekli olarak bir komisyona verilmesi açıkça yargı yetkisinin devridir. Haksız fiilin tazmini yargılama faaliyeti gerektirir. Zarara sebebiyet veren idarenin Tazminat Komisyonu üyelerini de ataması ve tazminat miktarının bu Komisyon tarafından belirlenmesi doğru değildir." açıklamasında bulunmaktadır. Yine, hukukçularımıza göre, aslında olması gereken, Tazminat Komisyonu yerine bir uzmanlık mahkemesi kurulması ve bu görevin o mahkemeye verilmesidir. Böylece idare kendi işini, yargı kendi işini yapacak, herhangi bir yetki devri yaşanmayacaktır.
Kıymetli milletvekilleri, bu kanun teklifinde görüştüğümüz bir diğer konu ise bayram ikramiyesidir. Temel ihtiyaç malzemeleri başta olmak üzere tüm ürünlere neredeyse haftada bir gelen zamlarla artan hayat pahalılığı artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Alay eder gibi "emekliler yılı" olarak ilan edilen 2024'te emekliye verilen en düşük maaş 10 bin Türk lirası, ikramiye ise 3 bin Türk lirasıdır. Milyonlarca emekliye "Bu maaşla kiranı, faturalarını öde, evini geçindir, çocuklarını okut, üstüne bir de evlendir." diyorsunuz. Bu maaşla ay sonunu değil, ay ortasını getirmek bile imkânsızdır. Elinizi vicdanınıza koyun, milletin vekili olarak sizler bu maaşla bir ay geçinebileceğinizi hayal edebiliyor musunuz? Hayal bile edemeyeceğiniz bir durumu millete reva görüyor, "En düşük emekli maaşını asgari ücrete eşitleyin." dememize de "Emeklileri tahrik ediyorlar." cevabını veriyorsunuz. Biz kimseyi tahrik etmiyor, büyük bir mağduriyet yaşayan emeklilerimizin hak mücadelesine omuz veriyoruz. 2024 yılında yalnızca faize harcadığınız parayı emekliye çok görmeyin diyoruz. "Düne kadar büyük bir para olan 10 bin Türk lirası nasıl pul oldu?" demek emeklileri tahrik midir? Açlık ve yoksulluğu siyasi rant alanı olarak görmenize karşı durmak emeklileri tahrik midir? Allah rızası için soruyorum: "Emeklilerin maaşını en azından açlık sınırına yaklaştırın." demek emeklileri tahrik midir? Asıl tahrik, emekliye bu maaşları reva görmektir. Asıl tahrik, emekliye "Maaşın çok düşük ama benden bir şey bekleme." demektir. Asıl tahrik, emekliyi çaresizliğe itmek, kimsesiz bırakmaktır. Oysaki Türk devlet geleneği, insanı yaşatmayı devleti yaşatmanın ilk adımı olarak tanımlamış, halkı refaha kavuşturmayı yöneticiler için kutlu bir vazife olarak görmüştür.
Sayın milletvekilleri, bayram ikramiyesi konusunda da durum farklı değildir. İkramiye ödemeleri başladığında asgari ücret 1.603 lira, ikramiye bin liraydı; bugün asgari ücret 17 bin lira oldu, bu artışa göre ikramiye de en az 10.625 lira olmalıydı ama teklif yalnızca 3 bin lira. Yani "emeklilere müjde" diye sunduğunuz bir zam değil, özünde hak kaybıdır. Emeklilerimiz tahta geçen padişahın dağıttığı cülus bahşişi gibi ikramiye almak değil, ağız tadıyla bir bayram geçirmek istiyor; onu da çok görüyorsunuz.
Peygamber Efendimiz bir hadisinde "Adalet güzeldir, yönetende daha güzel durur." derken Anadolu ruhunun gönül eri bizim Yunus ise "Fukara kalbine her kim dokuna, dokuna sinesi Allah okuna." diyerek anlayana mesajlarını iletmişlerdir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)