GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dolmabahçe mutabakatının 9'uncu yıl dönümüne ve bu mutabakatın heba edildiğine, 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümüne, ülkede darbelerin olması istenmiyorsa tecridin kalkması ve çözüm masasına dönülmesi gerektiğine, kadına yönelik şiddetle ilgili etkin politikaların geliştirilmediğine ve Yaşar Kemal'in ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:65
Tarih:28.02.2024

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, bugün 28 Şubat 2015 tarihinde imzalanan Dolmabahçe mutabakatının 9'uncu yıl dönümü ve o mutabakatın kendi, o gün demokratik çözüm için gerçekten atılan cesur adımdı ve taraflar arasında sağlanan anlaşma aslında Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorunlara barışçıl ve demokratik bir çözüm arayışının en temel göstergelerinden biriydi. Ancak ne yazık ki anlaşmanın getirdiği umutlar siyasi çıkarlar uğruna heba edildi ve Türkiye aslında yeniden güvenlikçi ve savaşçı bir konseptin güdümüne girdi. O gün Sayın Öcalan'ın demokratik çözüm çağrısına karşılık verme şansını reddeden AKP yönetimi, ne yazık ki yeniden Kürt sorununda savaş ve güvenlikçi politikaları esas aldı. Oysaki Kürt ve Türk halkının birlikte yaşama iradesi ve ortak vatanda gelecek tahayyülü açısından çok önemli bir dönemeçti; Türkiye'nin özlediği bir fotoğraftı, Türkiye halklarının özlediği bir fotoğraftı, umudu büyüten bir fotoğraftı ama ne yazık ki demin de ifade ettiğim gibi AKP'nin iktidarda kalma hırsına heba edildi ve bugün 9'uncu yılını geride bıraktık. Fakat bununla ilgili şunu da söylemek gerekiyor ki hâlihazırda, bugün geldiğimiz noktada yani cumhuriyetin çokça ve sıkça hatırlattığımız 2'nci yüzyılında Dolmabahçe mutabakatının ruhunu canlı tutma ve yeniden çözüm masasının kurulması için, herkesin elinden geleni yapması için de önemli bir eşikte olduğumuzu tekrar burada hatırlatmak istiyorum. Dolmabahçe mutabakatı gerçekleşmiş olsaydı, çözüm gerçekleşmiş olsaydı bu ülkede 2016 yılındaki darbe olmayacaktı, darbe girişimi olmayacaktı ve bu ülkede bugün bambaşka gündemlerle bu Meclis toplanıyor olabilirdi ama demin de ifade ettiğim gibi heba edildi.

Bugün, bir başka 28 Şubatın da tarihi aynı zamanda, 1997 yılındaki postmodern darbenin de yıl dönümü. Bugün üzülerek şunu ifade etmek istiyorum ki o günkü darbenin mağdurları bugün iktidar koltuğunda oturuyorlar ve bugünün zalimleri oldular. O gün bizim İstanbul Milletvekilimiz Hüda Kaya darbeci anlayış tarafından tutuklanmış ve cezaevine gönderilmişti, bugün AKP iktidarı tarafından haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklandı ve hâlâ cezaevinde. Demek ki sadece burada darbeleri kınamak yetmiyor, darbeci akıldan, darbeci zihniyetten arınmak ve darbeyi önleyecek mekanizmalar kurmak gerekiyor. O mekanizmaların başında da Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü ve toplumsal barışın tesis edilmesi, demokratik, çoğulcu bir anayasanın inşa edilmesi geliyor ama bütün bunlardan uzak bir iktidar olduğunu biliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ama ben buradan, bu önemli günde şu tarihî çağrıyı Meclisten yeniden yapmak istiyorum: Yeni 28 Şubat darbelerinin olmasını istemiyorsanız, yeni 15 Temmuz darbelerinin olmasını istemiyorsanız hızlı bir şekilde tecridi ortadan kaldırın, çözüm masasına dönün. Bu ülkenin, bu Türkiye halklarının tek çıkarı barıştır, demokrasidir, adalettir, hak ve özgürlüklerdir.

Sayın Başkan, tabii, ülke yangın yeri; çokça gündemimiz var, bir taraftan güvenlikçi politikalar, bir taraftan da kadın düşmanı politikalar alabildiğine gidiyor. Son yirmi dört saat içerisinde 7 kadın erkekler tarafından katledildi; 1 kadın erkek şiddeti sonucunda hastanede yaşam mücadelesini yitirdi yani tam 8 kadın -bildiğimiz, basına yansıyan, bizim öğrenebildiğimiz 8 kadın- katledildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu nedir? Bu bir kadın kırımıdır, bu bir cins kırımıdır; bunu görmemeyi ben bir zül sayıyorum. Bu Meclis hâlâ buna ses çıkarmıyor, hâlâ kadına yönelik şiddetle ilgili etkin politikalar geliştirilmiyor, ne yazık ki bu ülkede bir gece yarısı bir imzayla İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı. Şimdi, yeniden 6284 tartışmaya açılıyor ve 6284 tartışmaya açıldığı için de etkin uygulanmıyor, etkin bir şekilde kadınlara koruma sağlayamıyor. Ama biz, bunu çok iyi biliyoruz ki bütün bu yaşanan kadın kırımının, bütün yaşanan bu cins kırımının arkasında AKP'nin kadın düşmanı politikaları var. Ben burada, yaşamını yitiren bütün kadınları anıyorum ve ne olursa olsun bu erkek akla, bu erkek devlet aklına teslim olmayacağımızı, bir kişi daha eksilmemek için kadın özgürlük mücadelemizi yükselteceğimizi de Meclisten yeniden ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son kez uzatıyorum Sayın Kılıç Koçyiğit.

Buyurun.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün yine önemli bir gün, Türkiye'nin büyük, duayen yazarı sevgili Yaşar Kemal'in ölüm yıl dönümü. Yaşar Kemal aslında adaleti, barışı ve insanlığa olan inancını sadece hikâyelerinde ifade etmedi; bununla beraber, bütün konuşmaları, bütün yaşamı boyunca da adaletsizliğe karşı çıktı, zorbalığa karşı çıktı. Bunu hem eserlerine, hikâyelerine, romanlarına yansıttı hem de bütün konuşmalarında, bütün metinlerinde bunu ifade etti. Bir konuşmasında bunu şöyle ifade ediyor: "Benim hikâyemi okuyanlar hiç kimse için kötülük düşünmesinler, barışçıl olsunlar, insanları aşağılamasınlar." Evet, yine, bir başka sözünde "Dağlar, insanlar, hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir barıştır." diyor sevgili Yaşar Kemal. Biz bir kez daha buradan ölüm yıl dönümünde Yaşar Kemal'i saygı ve sevgiyle anıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, teşekkür için açıyorum.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Eserlerindeki ve bütün sözlerindeki barış çağrısının rehberimiz olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum ve Türkiye'nin daha fazla Yaşar Kemallere ihtiyacı olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Yaşar Kemallerin sesi kısıldıkça savaşın sesi, çatışmanın sesi, kanın sesi yükseliyor. Ben Yaşar Kemal'e herkesin bu kritik günlerde kulak kabartması, dönüp yeniden konuşmalarına ve eserlerine bakması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Birkaç husus daha var Sayın Başkan, Genel Kurulun gündemine ifade edeceğiz ama şimdilik burada tamamlıyorum.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)